Mehmet Emin TOPRAK

Mehmet Emin TOPRAK

ARTIK İŞ ZAMANI

ARTIK İŞ ZAMANI

Olan oldu, geçen geçti.
        

      Herşey sahada biter, önemli bir düsturdur. Maç atmosferinde tabii ki normal zamanda olmayan şeyler olur, söylenmeyecek laflar söylenebilir. Bu durum gayet doğaldır.

        

      Herkes bilir ki, O hareketi veya o sözü maçın dışında söylemez ve yapmaz. Yani son düdükle o tür şeyler biter.

        

      Elma ile armudu artık ayırmamız gerekiyor. Bu olgunluğa ulaşmalıyız.

        

      Hele Rize gibi gerçekten hizmet almaya müsait ve işsizlik oranı bayağı ilerlemiş yerlerde idarecilik makamı daha bir sorumluluk gerektiriyor.

        

      Arapçada ''keen lem yekün'' diye çok güzel bir deyim vardır. Yani anlamı şudur: Sanki hiçbirşey olmamış gibi hareket etmek. Eski defterleri ve hesapları kapatıp yeni sayfalar açmak...

        

      Bu prensip, kişinin özel hayatında çok olumlu neticeler verdiği gibi toplum hizmeti veren ve özellikle de insanların tercihleriyle o makamlara gelen idareciler için çok daha önemli olduğunu düşünüyorum.

        

      Kişi kendi özel hayatında bu düsturu uygulamaz ise, sadece kendine zarar verir ve adeta kendi kendini tahrip eder. Toplum hizmeti verenler ise bu konuda tercih kullanamazlar. Çünkü yaptıkları o yanlış hareket sadece kendisini bağlamadığı için, onay aldığı halkı için feragat ve fedakârlık göstermesi gerekiyor.

        

      Yani vatandaşın yetki verdiği idarecinin, yerine göre iki kulağı da delik olmalı. Duymayacak bazı şeyleri! Yarın bir gün normal vatandaş olur,iş yeri açar, şirket kurar vs. orayı istediği gibi yönetebilir, kimse karışamaz ona, fakat başkası adına icraat yapanın durumu öyle değil!

        

      Geçmişimize dikkat edersek iyi idareciler yönetime pek gelmek istemezlerdi. Vatandaşlar onları bulup çıkarır, gel bizi idare et derlerdi.O da çok ağır adımlarla gelip yönetici olurdu. '' Asr-ı saadet '' dediğimiz dört halifenin idareye gelmeleri bu konuda bize çok anlamlı bir örnektir.

        

       Niye böyle yaptıklarını şimdi daha iyi anlıyoruz değil mi? '' Sorumluluk '' duygusu insanı gerçekten düşündürmesi gerekiyor.

        

       Yine kendi penceremden gördüğüm şöyle bir konu var. Belediye, bir beldenin ev sahibi sayılır. Sivil toplum kuruluşları da ev sahibi sayılır, fakat esas ev sahibi belediyedir.Çünkü, bütün vatandaşlardan onay ve yetki alıyor.Bürokrasi ise zaten misafirdir.Bugün var, akşama yok!

        

       Şunu demek istiyorum; ''Kurumlararası ahenk'' diye çok güzel bir deyim vardır.Bunu sağlamaya görevli kurum tabiiki başta ev sahibi olmalıdır.o ahenkte bir bozulma varsa hemen müdahele etmelidir.

      

       Yetkisi vardır,azdır çoktur söylemiyorum,tabiiki yetkilerini aşarak kimse birşey yapamaz.Ortaya koymak istediğim,bu mantaliteyle hareket etmek ve bu şuurla düşünüp diğer kurumlara yaklaşmaktır.Bu ahengi sağlayamaz isek zarar gören bürokrasideki devlet memuru değil o bölge insanıdır.

        

       Sivil toplum kuruluşları ve belediye yetkilileri, bu hassasiyetle hareket ederlerse, üstlendikleri görevi yapmış ve aldıkları yetkinin hakkını vermiş olurlar diye düşünüyorum.Bu tür hizmetlerin sevabının ne kadar büyük olduğunu söylememe gerek yok sanırım.

        

       Toplum hizmeti veren bütün kurum ve kuruluşlarına ve yetkililerine Cenab-ı ALLAH'tan hayırlı muffakiyetler dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Mehmet Emin TOPRAK Arşivi