Arzu ve baskı
Aslında bu hafta gazetemden izin isteyecektim. Çünkü dün başlayan kötü hava şartlarının hafta sonu da devam edeceği, hatta daha da artacağı açıklandı. Bu olumsuz ortamda teknik analiz gerçekten zor. Çünkü böyle zeminlerde top oynamak kolay değildir. Bu nedenle dün gece 90 dakikadan çıkacak her sonuç benim için sürpriz olmayacaktı.
Fenerbahçe gidip gelen maçı oyunun son bölümündeki müthiş arzusu ve baskısıyla kazanmayı bildi. Özellikle son yarım saatte saha şartlarına uygun bir oyun taktiği geliştirdiler. Daum da biraz geç de olsa doğru değişiklikler yaptı. Emre, Santos ve Cristian ile yay civarına atılan uzun ve isabetli paslarla pozisyon ürettiler.
1-1’e yakalanmalarına rağmen (tıpkı Antalya’daki gibi savunma arkasına atılan topla golü yediler), Fenerbahçe takımı ön tarafta oynayan futbolcularının hareketli oyunlarıyla fırsatlar yakaladı ve bunları değerlendirerek müthiş bir üç puan aldı.
İlk yarı soru işareti
Fenerbahçe’nin son bölümlerdeki istek ve arzusu olumlu yönleri olsa da, ilk yarıda savunma ile hücum hattı arasındaki uçurum ciddi soru işaretleri yarattı. Düşünün Denizlispor takımı ilk yarıyı yorulmadan bitirdi. Savunma fazla öne çıkıp, baskı yapmayınca ne pozisyon yaratabildiler, ne de rakibi hataya zorladılar. Çok rölanti futbol oynuyorlar. Maç 0-0 giderken bakıyorsunuz tüm oyuncularda bir rahatlık var. Aslında Fenerbahçe hızlı oynadığında bu ligin en tehlikeli takımı. Ancak bu özelliğini oyunun belirli bölümlerinde sergiliyorlar. Bunun süresini daha çok artırmalılar.
Fenerbahçe gibi takımların daha atletik bir stoperi olması gerek. Ama Lugano ve Bilica tek hamlelik oyuncular. Bu yüzden geniş alanda yakalandıklarında ciddi problem yaşıyorlar. Hele rakibin orta sahasında iyi top atabilen bir oyuncu varsa pozisyon vermemeleri imkansız gibi.
Denizlispor zor bir fikstürle ikinci yarıya girdi. İşleri hakikaten zor. Dün gece de kötü saha şartlarında ellerinden geleni yaptılar. Ancak Fenerbahçe’ye direnemediler.