BAŞÖRTÜSÜNDE EMPATİ
Başörtü veya türban meselesini tartışmak, artık yurdumun insanlarını sıkmaya başladı. Her bir mesele tartışılabilir. Fakat tartışmanın da bir sonu ve ömrü olmalı.
Şunu yerli yerine koymamız gerekir ki, bu konuyu siyasi partilere bağlamak veya onlar üzerinden tartışmak, işi çıkmaz sokaklara sokuyor. Lütfen bunu böyle yapmayalım. Bu durum her iki grup içinde geçerlidir.
Herkes aynı görüşte olmaz, olması da mümkün değil. Farklı farklı inanır, farklı farklı düşünürüz. Bu farklılıklar her zaman ve her zeminde olacaktır. Önemli olan, fikre, düşünceye, inanca (Hangi inanç olursa olsun) saygıdır, hoşgörüdür.
Şahsen benim öyle arkadaşlarım var ki, deseler ki, onun gibi ol! Dünyayı verseler olmam. Fakat o arkadaşımla bile rahatlıkla oturup konuşuyoruz, çay içip sohbet edebiliyoruz. Olay budur!
Başı açıkmış kapalıymış, medeni insanların arasında bunlar gündeme gelmemeli. Herkesin her türlü ve farklı düşünen ve farklı yaşayan arkadaşı yok mu? Elbette var. O halde o arkadaşının hanımına veya kızına yasak koyabilir misin? Şuraya giremezsin! Burada okuyamazsın! Gibi… Düşünmesi bile ayıp!
Bunu düşünmek bile ayıp oluyorsa, daha ne zamana kadar elaleme gülünç olmaya devam edeceğiz.
Eğer serbest olursa başörtülüler, başörtüsüzlere baskı uygular gibi komik şeyler de ileri sürülüyor. Bu düşünceye ve böyle düşünen kafaya cevap vermek bile abestir. Fakat şu kadar söyleyelim ki, olmayan bir şeyi olmuş gibi gösterip bundan sonrasını o düşünceye bina etmek ne kadar çirkindir. Hem bugüne kadar başını örtenlere yapılanlar, değil mahalle baskısı, fiili zorlamalar ve engellemeler neyin nesi?Bu konuyu fazla irdelersek netice çıkmaz.
Evet, Aziz Dostlar!
“Saygı” , “Hoşgörü” ve “Tahammül” kelimelerini lütfen bir daha düşünelim. Şayet bu üç kelimeyi hazmetmez isek, kavga bitmez. Ya bekleyeceğiz ki, herkes benim gibi olsun, ya da didişmeye ve birbirimizi incitmeye devam edeceğiz.
Mesele, şu taraf bu taraf meselesi de değil, saygı ve hoşgörü meselesidir.
Kişinin tahammüllü, hoşgörülü ve saygılı olabilmesi, inandığı şeyden şüphe etmemesine bağlıdır. Şayet karşı görüşe hoşgörüsü yoksa, sıkıntı kendisinde…
Bu açıdan bakarak kendimizi değerlendirelim! Yazımızda yanlış bulduğunuz bir yer varsa, yorum yapıp bana iade edin. Memnun olacağımdan kimsenin şüphesi olmasın.
Saygılarımla…..