BEDİÜZZAMAN VE PROF. NEVZAT TARHAN
Bediüzzaman hazretlerinin vefat yıldönümü münasebetiyle bu makalemi, Prof. Nevzat TARHAN hocanın yazdığı “ÇAĞIN VİCDANI BEDİÜZZAMAN” adlı esere tahsis etmek istiyorum. Bir esere, muhtevaya uygun ancak bu kadar güzel isim bulunabilir.
Nevzat TARHAN hocayı tanıyanlar bilir, boş konuşmayan, söylediği her şeyi ilmi ve mantıki çerçeveye oturtan bir kişiliktir. Bediüzzaman Hazretlerinin vefat yıldönümüne rastlayan böyle bir eseri yazmak, Sayın hocamıza gerçekten yakıştı…
Değerli okuyucularıma eseri okumalarını şiddetle tavsiye ederken, bizlere Bediüzzaman Hazretlerinin kaleme aldığı ve yaklaşık elli yabancı dile çevrilmiş olan RİSALE-İ NUR adlı külliyatı tekrar dikkatlice okuma şevki aşıladığı için kendisine tekrar teşekkür ederken, Üstadı değişik vecheleriyle anlatan eserlerine devam etmesini hocamızdan rica ediyoruz.
Bu bölümde Prof. Nevzat TARHAN’IN kitabından bir alıntı yapmak istiyorum. Şöyle diyor sayın hocamız:
“Bediüzzaman kadar yanlış anlaşılmış bir insana tarihte çok az rastlanır. Onun hakkında kalem oynatmak mayınlı araziye girmek gibiydi. Türkiye’mizin tarihinde “Psikolojik Savaş” ın kurbanı olan bu değere sahip çıkmazsak tarih bizi ayıplar diye düşündüm. Balık okyanusta doğar, büyür, yaşar ve ölür; fakat okyanusu bilemez. Bunun gibi, hakikatin kölesi olmuş Hür Adam Bediüzzaman’ı bilememişiz.
Sahici bir insan, şefkatli bir Üstad, yoksul ama kanaat zengini bir hoca, müthiş bir bellek, keskin bir zekâ, şaşırtıcı bir muhakeme gücü ili karşı karşıyaydım. Bu bilgileri okuyup kendime saklayamazdım. Çünkü kendimi borçlu ve sorumlu hissediyordum. Gerçekleri arayanlara vasıta ve vesile olmam gerekir, diye düşündüm.”
Son derece samimiyet fışkıran bu sözleri Nevzat Hoca’nın eserinde okuyunca özellikle resmi zevatın RİSALE-İ NUR eserlerini yıllarca görmemezlikten gelmesinden dolayı ahlanıp vahlanmamak elde değil…
Prof. Nevzat TARHAN’IN branşı olduğu için “VİCDAN” ın tanımını yapıp kitabın ismiyle bağlantı kuruyor ve diyor ki:
“Vicdan için, “Ne yapmak gerektiğini söyleyen iç ses, yanlış yapmaktan koruyan iç bekçi, hiçbir şey yapmama yanlışından koruyan iç ölçü, nasıl yapacağını anlatan bir iç eğilim” denilir.
Vicdanın doğru tanımı buysa “Çağın Vicdanı” dır Bediüzzaman.”
Ve bu hükmünün açılımını da yapıyor ve diyor ki:
“Çünkü doğup büyüdüğü topraklar, İslam dünyası ve bütünüyle dünya büyük acılar yüklü zorlu bir sınanmadan geçerken, maddi-manevi her türlü savrulma ve bunalımın yaşandığı bir dönemde, bunca kargaşa ve gürültüye rağmen vicdanının sesine kulak vererek çağın “Vicdani normlarını” belirlemiştir.”
Sizleri daha fazla meraklandırmadan “ÇAĞIN VİCDANI BEDİÜZZAMAN” adlı esere sahip olmanızı tavsiye ederken, kitabın giriş bölümündeki “Bu kitabı neden yazdım?” başlığındaki bir bölümle makalemi sonlandırıyorum:
“Tıp öğrencisi olduğum günlerden başlayarak, akademik yaşamımın ilerlediği yıllar içinde hep “Tesadüfi varoluş, hayatın anlamı, Darwinizm, kötülükler neden var, din ihtiyacı, inanmanın psikolojisi, ölümden sonra yaşam var mı, insanın akıl ve ruhu nasıl doyum sağlar?” gibi sorularla boğuşup durdum. Sorularıma cevap ararken “Başlangıçta anlaşılması zor”, fakat anlamaya başladıktan sonra da her okuyuşumda yeni anlamlar yakaladığım “RİSALE-İ NUR” eserleri önüme çıktı.”
Daha da orijinal tespitlerini esere havale ederek saygılar sunuyorum…