“BİR GÜN HERKES ERBAKANCI OLACAK” DENSEYDİ!
Ona “Hoca” demişlerdi. Akademik unvanı makine mühendisliği dalında profesörlüktü. Ama o daha çok “siyasi” kimliğiyle öne çıktı. Siyasetteki hizmetleri, kendi alanında yaptığı hizmetlerin katbekat üstünde seyretti.
Erbakan Hoca tüm hayatı boyunca hep engellenmeye çalışıldı. Demirel Hükümeti tarafından Odalar Birliği Başkanı seçilmesine rağmen polis zoruyla koltuğundan uzaklaştırıldı. Ardından siyasete girdi ve partileri kapatıldı. Nihayetinde Haziran 1996’da başbakan oldu.
Siyasi hayatında birçok kere “yasaklı” durumuna düştü. Başbakanlığı döneminde tek “yasakçı icraatı” ise halk sağlığı için toplu taşıma vasıtalarında “sigara yasağı” olmuştur. Bunun dışında daima “yasakçılıkla mücadele” etmiştir.
Erbakan Hoca, “Ağır Sanayi” dedi. Zaman zaman Hoca’nın “Ağır Sanayi” söylemleri kamuoyunda istihza konusu oldu. Daha doğrusu Ağır Sanayi hamlelerini akamete uğratmak adına hedef saptırıldı. Attığı temellerin, kurduğu fabrikaların önemli bir kısmı suikasta uğratıldı. Hoca, “100 bin tank üretebilecek fabrika kuracağım” deyince ufukları Erbakan Hoca’ya erişemedi…
Kıbrıs Harekâtı!
Siyonistler, Erbakan Hoca’yı tanıdı ama bizimkiler onu “tanımazlığa” verdiler. Kıbrıs Harekâtı, Erbakan Hoca sayesinde gerçekleşti. Bu gerçeği yıllarca söylemesine rağmen, sevenleri dışında kimseye inandıramadı. Hoca “Ah Semih Sancar Paşa sağ olsaydı” diye iç çekerdi. Nihayet 2010 yılında “İngiltere Devlet Arşivleri” kamuoyuyla paylaşılınca gerçekler ayan oldu...
Erbakan Hoca, hayatı boyunca asla “ketum” olmadı. Her fırsatta “hakkı tavsiye etmek” adına bir şeyleri öğretti. Gizli Dünya Devleti Siyonizm’in ne olduğunu Hoca’dan öğrendik. “İyilik” harekâtının öncüsü oldu. O, “Hoca” vasfını hep korudu...
Erbakan Hoca; siyaset arenasındaki yaptığı en ağır eleştirileriyle muhalifleri dahi etkileyebiliyordu. Partisindeki aykırı kişileri “Bu kapıdan ayrılırlarsa daha kötü olurlar” diye daima himaye etti…
“Taksim’e, Çankaya’ya cami yapılsın” diye o konjonktürde aykırı söylem ve icraatlarda bulunan partililer, daha sonra ne ilginçtir ki hocaya “parti radikalleşti” diye eleştirdiler. Daha sonra kader çizgisinde değerlendirilmesi gereken “ayrışma” gerçekleşti. Hoca buna rağmen bu insanlara şefkatle yaklaştı ve herkese hakkını helal etti…
Erbakan Hoca; “Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya” deyip İslam Birliği’nin ilk adımı olan D-8‘i kurdu…
Erbakan Hoca; “faiz” sistemini toptan reddetti, “aant ekonomisi” yerine “Ağır Sanayi” adı altında “üretim ekonomisi” dedi…
Erbakan Hoca’nın bu millete yapmış olduğu hizmetleri saymakla bitiremeyiz. Artık sağcısı da solcusu da, milliyetçisi de “Hoca’nın dediğine geldi” ve “Erbakan iyi adamdı” gerçeğinde buluştu. Moda tabir bu; Erbakan iyi adamdı!
Peki, “iyi adamdı” demek yeterli mi?
“Yiğidi öldür, hakkını teslim et” hesabı olursa doğru!
Erbakan Hoca’nın toplumsal meselelerin çözümünde siyasi deha oluşuna hemfikir olanlar, her nedense Hoca’nın Milli Görüş çizgisindeki “İslamcı” duruşunu hazmedemediler. Çünkü hocanın “milli” çizgisi, Irkçı Emperyalizm’in istenmediği bir şeydi. Yıllarca “sağcı-solcu” diye oyalanan halkın karşısında “sağcılığın, solculuğun, kafatasçı milliyetçiliğin” aldatmaca olduğunu, “öze dönülmesi gerektiğini” söyleyen bir liderdi…
Erbakan Hoca; dindarlığı asla dayatmadığı halde “Taliban” göstermeye çalıştılar. Oysa Hoca, “kırsal kesim Müslümanlığını medeni ölçeklerde yaşantısında göstermiş, inançlı insanların kamuda yer almalarını sağlamış, giyim kuşamına inene kadar muhafazakâr kesime örnek olmuş” bir liderdi.
Hoca; “kâmil Müslüman olmanın siyasal bir çizgisi de olması gerektiğini” söylerken bizim hem dünyamızı hem de ahretimizi düşünmesindendi. Bu duruşu, aslında antiemperyalist duruşun zirvesiydi! Ama maalesef bu topraklarda “Müslüman gibi düşünememenin” vermiş olduğu bazı zafiyetler var...
Elin Ernesto Che Guevara gibi gayrimüslimini “antiemperyalist” diye bayraklaştıranlar, dünyadaki birçok antiemperyalist Müslüman kimlikleri göremedikleri gibi sıra Erbakan Hocaya gelince de hocanın “dindar” kimliğini aşamadılar, komplekse girdiler. Oysa İslam, bizim varlık sebebimizdi. Bilmiyorlar ki Irkçı Emperyalizm, Türk olmayı İslam’la eşdeğer algılıyor! Sen “sağcı-solcu-ateist-İslamcı-milliyetçi” olsan ne yazar. Adamlar fırsatını bulmasın yoksa üzerimize yağdıracakları bombada “şucu-bucu” ayrımı yapmazlar. Türk müsün, bitti…
Hâsılı dün Erbakan Hoca siyasi hayatı boyunca neyi öngörüp savunduysa bu gün daha da anlam kazanmaktadır. On yıllarca savunduğu değerler ancak Hakk’a yürüdükten sonra herkesçe değer buldu. Birileri çıksa da Erbakan Hoca’nın “Herkes bir gün Milli Görüş’çü olacak” sözüne karşılık, “Bir gün herkes Erbakancı olacak” sözünü söyleseydi, bu sözü karşılık bulmuş olacaktı. O, çok değer verdiği milletinden ayrılıp rahmeti Rahman’a ulaşalı 2 sene oldu.
Rabbim bizleri de sana komşu etsin Savunan Adam. (Âmin)