Buna izin vermeyecektim
Eşimle 8 yıldır evliyiz. Bir kızım var.
Flört dönemimizde de bitirmek istediğim ama eşimin ısrarlarıyla bir türlü bitiremediğim (...) evliliğe mecbur kaldım. Yıllarca da bu olayı içimden atamadım. Ben onu sevmiştim ama bunun böyle olmasını hiç kabullenemedim. Eşim özünde iyi bir insan ama evlendiğimden beri ayrılmak istiyorum. Şu anda aileme açtım, çok tepkililer ve çok yıpranıyorum açıkçası... Onu seviyorum, ama "koca" olarak göremiyorum, soğudum. Şu anda uzakta, iş için ondan uzak olmam, kararımı daha kesinleştirdi. Benden ayrılmak hiç istemiyor, senelerce oturup konuşmama rağmen, sadece dinleyip "Sözün bitti mi" demekle yetindi. O çok mutlu ama ben değilim. Nasıl bu işin içinden çıkacağımı bilmiyorum. (Rumuz: Tutsak)
İçinize attığınız, bir türlü çözemediğiniz, ruhunuzu kemiren, zihninizi alt üst eden, bir yerde affedemediğiniz, affetmek de istemediğiniz o halin sizi çok yıprattığını anlıyorum.
Fakat bu kişiyle şu anda evlisiniz, 8 yıldır berabersiniz, annesiniz, bir de kızınız var.
Bu zamana kadar evlilik hayatını sürdürmüş, bugüne kadar taşımış, getirmişsiniz. Eşiniz de sizi seviyor, boşanmak, ayrılmak istemiyor ve mutlu bir insan...
Siz üzerine gittikçe hatasını, suçunu kabul ediyor, mahcubiyet duyuyor, eziklik yaşıyor, sessiz kalarak size hak veriyor; haliyle ve tavrıyla özür de diliyor.
Eşinizin yaptığı o hatadan dolayı evlenmeye mecbur kalmışsınız. Şimdi artık geriye dönmeniz mümkün mü? Değil.
Flört döneminde böyle bir olayın yaşanmasında sizin de kusurunuzun olduğunu nefsinize kabul ettirirseniz, rahatlarsınız. Çünkü buna meydan vermemek için mesafeli duracaktınız, dikkatli davranacaktınız, duygularınıza yenilmeyecektiniz.
Şimdi aradan bu kadar yıl geçtikten sonra konuyu ailenize açmanız da isabetli olmamış, anlatmamanız daha doğru olacaktı. Ailenizin haberdar olması olayın çözümüne bir fayda getirmediği gibi sorunun giderilmesine de bir katkı yapmıyor.
Öncelikle kendinizi bu psikolojik baskıdan, bu ruhi işkenceden, bu takıntıdan, vesveseden kurtarın, geriye dönerek olayı tekrar bugüne getirmeyin. "Bir kazaydı, bir yanlıştı, bir kâbustu" deyin, üzerini kapatın, sürekli kafanızda evirip çevirmeyin, indirip kaldırmayın, aklınızdan silin, hayalinizden temizleyin, şöyle bir rahatlayın.
Daha açık söylemem gerekirse, iyice unutun, bitirin gitsin. Biraz daha rahatlamak istiyorsanız, bir psikologdan destek alın. Boşanma çare değil, daha çok sıkıntı yaşarsınız.
Vebal altında kalmış mıyım?
Ailesinin izniyle bir kızla tanıştırıldım. 2 ay görüştük, anlaştık. Ben aileme konuyu açtığımda ailem istemediğini söyledi. Sevdiğim halde ayrılmak zorunda kaldık. Kıza karşı vebal almış mıyım? (rumuz: Ustaki)
Bir an için kendinizi o kızın yerine koyarsanız, aradığınız cevabı bulmanız daha kolay olacaktır.
Şu hadisi hatırlayın bir an için: "Sizden biriniz kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olamaz."
Kızın ailesi görüşmenize izin vermiş, görüşmüşsünüz, iki ay süreyle konuşmuşsunuz, kendi aranızda anlaşmışsınız, kızcağıza umutlar vermiş, gönlüne girmişsiniz.
Olayı kendi âleminizde bitirdikten ve karar verdikten sonra da gidip meseleyi ailenize açmışsınız fakat aileniz karşı çıkmış, razı olmamışlar.
Burada vebal de vardır, bir yerde "aldatma" da söz konusu, verdiği sözde durmama da mevcut. Sevdiğiniz halde ayrılmak zorunda kalmışsınız.
"Bir gençlik hatasıydı" deyip geçmeden önce, kızın hem ailesine hem de kendisine bir mektup yazarak özür dileyin, haklarını helal etmelerini isteyin, böylece helalleşin. Bundan sonra da bu tür hatalara girmemeye dikkat edin.
Evlilik olayı ciddi bir meseledir, önemli ve hayati bir konudur. Bunun için olayı "his-heves" şekline getirmeyin, yakınlarınıza haber vererek, onların rızasını alarak yola çıkın. Ailenizle birlikte hareket edin.
Öyle ki, genç kızlar bu tür olumsuz görüşmeleri yaşadıkça evlilikten soğuyorlar, içlerine kapanıyorlar, hayatta küserek ailelerini de üzüyorlar.