Burhan OKUTAN

Burhan OKUTAN

CHP, YENİ BİR KAPI ARALADI!

CHP, YENİ BİR KAPI ARALADI!

Aslında polemik gazetecilerin, yazarların işidir. Sağ olsun siyasilerimiz bu işi de elimizden aldılar ve “polemiğin önde koşanı” oldular…

Latife bir yana; bu ülkede, bu topraklarda yaşıyorsak, siyasi parti liderlerinin sözü de “halkın gündemi” açısından çok önemli. 

“Medya bombardımanı” o kara yoğun ki, hiçbir şey gizli kalmıyor…

Bazen   “Tek Parti dönemini niçin bu kadar eleştiriyorsunuz” diye eleştiri oklarına  maruz kalıyoruz. Bu sefer “CHP düşmanı” ilan ediliyoruz. Yazdıklarımızla "şuna buna yakın, şucu bucu” diye kategorize edilmekteyiz. Olsun, “o da onların heyecanıdır” deyip geçiyoruz…

Emin olun dünya görüşümüzde “düşmanlık” diye bir kavram varsa sadece “Allah düşmanlarının çirkefliğine karşı” olur…

“Tek Parti zihniyeti” derken, bir dönemi anlatmak için bu tabiri kullanıyoruz. Bir “zihniyet” telakkisinden bahsediyoruz. Aynı özeleştiriyi CHP’nin en “etkin ve yetkin” kişisi yapınca bu “özeleştiri” olmakta, bizimkisi ise “düşmanlık ve tenkit” sayılmaktadır. Olsun! 

Demek ki “ezber ötmemek” lazım, “aklımızı ve fikrimizi kiraya vermemek” lazım…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geçen hafta katıldığı bir televizyon programında(Kanal A, Görüş Farkı), CHP’de alışılmamış bir kapıyı aralayarak “hele şükür” dedirtmiştir. “Atatürk’ü Koruma Kanunu’nun DP döneminde çıktığını” söyleyerek “bu kanunun kaldırılabileceğini, Atatürk’ü Koruma Kanunu’na gerek olmadığını” söylüyor. Benzer bir yaklaşımla bir hafta önceki yazımda; “bırakın halk Atatürk’ü istediği gibi sevsin, emin olun Atatürk sevgisi şu anki sevgiden daha fazla olacaktır” demiştim...

Kılıçdaroğlu; bir zamanlar Cumhuriyet Gazetesi’nin “Tükürün bu adamın yüzüne” dediği Nazım Hikmet için “Nazım Hikmet’i CHP sürgün etmedi mi?” diyor.  Yine;   “Sabahattin Ali’yi CHP öldürttü” özeleştirisini yapıyor...

Aslında günümüz CHP’si “kadim CHP’yi, dönemin özel şartlarında değerlendirseydi” bu polemiklere de gerek kalmayacaktı…

CHP şunu diyebilirdi;  1946’da Demokrat Parti gökten zembille inmedi.   DP; Cumhuriyet’ten olma, CHP’den doğma bir partidir…

Hatta AK Parti için de aynı şeyi söylenebilirdi. Böylece Tek Parti Dönemi’nin “mutlak muhatabı” sadece CHP olmadığını, bir dönemle “mukayyet” olduğunu, DP ve günümüz siyasi partilerin de ‘kadim CHP’nin muhatabı olduğunu söyleyerek polemiklerin odağı olmaktan da büyük ölçüde kurtulurdu.

Daha gerilere gidersek; bu gün Cumhuriyet’in, “tarihi süreç itibarıyla birçok kurumsal yapısını Osmanlı’dan miras aldığı” gerçeğini hala kavrayamamışız. CHP, “tarihi reddi mirası bir kenara kaldırıp” eski ile yeniyi buluşturacak söylemlerde geliştirmelidir…

CHP, iktidarın ve kendisi dışındaki siyasi partilerin “siyasi oklarına hedef” olurken, bu durumun müsebbibi kendisi olduğunu anca farkına varabildi. Tarihi özeleştiriyi “CHP+Cumhuriyet düşmanlığı” olarak algılayan CHP’den bir fayda gelmeyeceğini anlamış olmalılar ki, bu gün  adeta “devleti kendisiyle özdeşleştiren hami” konumundan uzaklaşma reflekslerini görmekteyiz. Daha önce Deniz Baykal genel başkanlığı döneminde bu refleksleri görmüştük. Baykal’ın “Kutlu Doğum Konuşması” buna en bariz örnektir. Ama bu kadar radikal bir çıkışı ilk kez Kılıçdaroğlu’nda görmekteyiz. Kılıçdaroğlu, hangi hesapla yaparsa yapsın, bu açılım ülkenin menfaatinedir…

Tarihi yanlış okuduğumuz için,   çağa ayak direttiğimiz için, geçmişin yanlışları üzerinden bir gelecek inşası çabaları güttüğümüz için bu gün siyasi partilerimizde de sıkıntılar ve tarihsel polemikler bitmiyor.  Enerjimizi bunlarla tüketmek zorunda kalıyoruz. “Hesaplaşmayı” bitiremiyoruz. Hesaplaşma ne kadar erken biterse, toplumsal barışta o kadar köklü ve kalıcı olur…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir yandan “İsmet İnönü’ye dokunulmazlık zırhını” giydirse dahi, bu son açıklamalarıyla, özeleştirilerini çok manidar buluyorum. Parti içinde  “statükoyu kutsayanlara” karşı etkili bir cevap olmuştur. Umarım CHP, bu kapıları aralamakla kalmayıp ardına kadar açar...

Katkı olsun diye önümüzdeki hafta CHP’nin ‘Tek Parti Dönemi’ni bir olaydan hareketle “zihniyet” bazında değerlendireceğim.  Şimdilik kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Burhan OKUTAN Arşivi