Evlilikte yaş sınırı ne kadar olmalı?
Ben 8 senedir biriyle görüşüyorum ve 24 yaşındayım.
O benden 30 yaş büyük. Birbirimizi çok seviyoruz. Onun ailesi de beni seviyor. Çevremiz de evlenmemizi istiyor ama ailem istemiyor. Biz çok iyi anlaşıyoruz. Ne yapmalıyım? (Rumuz: Meleke)
Böyle bir evliliğin Asr-ı Saadet'te örnekleri var. Peygamberimiz ile Hz. Âişe arasında bu kadar bir yaş farkı bulunuyordu. Diğer bazı sahabiler de kendilerinden epeyce küçük yaştaki hanımlarla evlenmişlerdi.
O dönemin şartları, âdet ve gelenekleri gereği bu tür evliliklere müsamaha ile bakılıyor, normal karşılanıyor, kimse de yadırgamıyordu.
Günümüzde de böyle evliliklerin örneklerini az da olsa görüyor, duyuyoruz. Bazı şöhretli insanlar kedilerinden 30-40 yaş küçük hanımlarla evlendikleri gibi, halk arasında da benzer örnekler mevcut.
"Alan memnun, veren/varan memnun" misali, evlenen çiftler de razı, aileler de memnun. Bu durumda bize "Allah herkesi mesut-bahtiyar etsin" demek düşüyor.
Fakat toplumun genel şartları ve âdetleri, alışkanlıkları çerçevesinde düşünülecek olursa, çiftler arasında 10-15 gibi yaş farkı normal karşılanıyor, pek lafı sözü edilmiyor, ancak, yaş farkı 20'yi, 30'u bulunca özellikle kız ailesi bu evliliğe karşı çıkıyor.
Sebep de "Baban yaşında birisiyle nasıl evlenirsin?", "Kocana amca/dayı mı diyeceksin" gibi sözler söyleniyor. "Biz kızımızı bu yaştaki bir adama nasıl veririz? Ele güne nasıl anlatırız?" gibi gerekçeler göstererek aileler razı olmuyor.
Bir de ileriki yıllarda aranızda anlaşmazlık, uyumsuzluk, geçimsizlik çıkarsa bu huzursuzluğun sebebinin yaş farkından kaynaklanacağı dile getiriliyor.
Siz ailenizi nasıl ikna edersiniz, itirazlarına nasıl cevap verirsiniz, eleştirilerine ne gibi bir karşılık verirsiniz; bilemeyiz ama 8 yıllık birlikteliğinizden bugüne kadar hiçbir şekilde ailenizin haberi olmadı mı, hiç konuyu ailenize açmadınız mı? Onlar yeni mi duydular?
Sözünü ettiğiniz kişinin konumu, iş hayatı, sosyal yeri, ailevi durumu ailenizin kabulünde veya reddinde önem taşıyabilir. Belki bunda da zorlanabilirsiniz.
Bir çözüm olarak, tanıdıklarınızdan arabulucu kişiler bulabilirseniz, belki ailenizi razı edebilirsiniz.
Böyle bir şey mümkün değilse, anne babanın rağmına, onları aşarak yapacağınız bir evlilik mutluluğunuzu etkileyebilir, ileride bir huzursuzluk olduğunda yalnızlık yaşayabilirsiniz.
Fakat meseleyi hissiyat şekline bürümez, duygusal hareket etmez de geniş soluklu düşünürseniz daha akıllıca karar verirsiniz. İşi baştan sıkı ve sağlam tutmuş olursunuz
Dışa karşı iyi bana karşı kızgın
Eşim de ben de namaz kılan insanlarız. Ettiğim dualar yeterli değil ki eşim dışarıya karşı çok iyi, bana karşı çok agresif. Sabırlı olmam mı lazım? (Rumuz: Remzi)
Sabırlı olmak güzel bir şeydir. Gerçekten sabrınızı taşırmıyorsa, dayanma gücünüzü aşırmıyorsa, bir de başka bir seçeneğiniz yoksa "Hak'tan hayırlısı" demekten başka bir şey yoktur.
Çünkü sabır, idare etmektir, hoş görmektir, tahammül etmektir, olabildiğince sineye çekmektir, fazla üstüne gitmeyip karşıyı olduğu gibi kabul etmektir.
Evlendiğinizden bu yana hep böyle gelmiş, aranızdaki ilişki bu şekilde gelişmişse "Nasıl geldiyse öyle gider, ne yapalım idare ederiz" denebilir belki, ama sonradan gelişen bir durumsa sebebini araştırmak lazım.
Karı koca arasındaki gelişen yeni durumları çözmenin, gidermenin, normal hale getirmenin en rahat yolu oturup konuşmaktır.
Tamam, dua edersiniz, derdinizi Allah'a açarsınız, Allah'tan yardım dilersiniz, ama duanın bir de "fiili hali" vardır.
Edilen dua sadece sözde kalmamalı, fiiliyata, davranış diline de dökülmeli.
Belki sizin bir hatanız, ihmaliniz var da söyleyemiyordur, belki bir beklentisi var da dile getiremiyordur. Bu adımı siz atacaksınız.
Ailenin huzurunda birinci derecede sorumlu olan bir fert olarak siz devreye gireceksiniz, bu tatsızlığı gidereceksiniz.