Hedefteki ülke!
İran, Suudi Arabistan, Yemen, Kuzey Kore, Lübnan derken, sıradaki ülke hangisi?
Son gelen haber şöyle: Avrupa Birliği, Venezuela’ya silah ambargosu, seyahat yasağı ile mal varlıklarının dondurulmasını içeren kısıtlayıcı tedbirler uygulama kararı aldı.
Geçen gün Fergana’yı yazmıştım. Türk coğrafyası da hedefte.
Ama sırada bir ülke daha var: Pakistan.
Pakistan nükleer teknolojiye sahip bir ülke. Türkiye savunma sanayii ile yakın ilişkisi olan bir ülke. Son olarak da İran ile savunma konusunda stratejik bir ortaklığa gittiler..
Pakistan’ın üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. ABD Afganistan’ı bitirdi. Şimdi sıra Pakistan’da..
Pakistan’da El Kaide var. Pakistan’daki Sünni halk Sufi geleneğe yakın. Ve Pakistan’da önemli bir Şii yapılanması, lobisi var. Bu üçü bir araya gelmişse, ülke patlamaya hazır bir bomba gibi demektir.
ABD Irak eski Büyükelçisi Zalmay Halilzad Irak’ı ve Afganistan’ı bu hale getirenlerin başında yer alan bir isim. Bu isim şimdi de Pakistan’a el atmış gözüküyor. Bu yakında Pakistan’da kopacak bir fırtınanın ilk işareti sayılabilir..
Senaryoya göre İran’ı “şamar oğlanı”na çevirmeye çalışacaklar.. Suudi Arabistan’dan sonra BAE de İran’a kafa tuttu. Pakistan’da güçlü bir El Kaideci, Vehhabi bir grub da var. Bir yandan da DAEŞ işin içine girince, işler iyiden iyiye karışacak. İçeriden Şii ve DAEŞ’çiler, dışarıda ABD ve Hindistan üzerinden Pakistan’ı boğmaya çalışacaklar.
Pakistan nükleer silah yapmak için Zülfikar Ali Butto zamanında düğmeye bastı. Butto’yu “İslamcı” bir general, Ziya ül Hak eliyle devirdiler. Devlet eli ile “İslamizasyon” çalışması başlatıldı. Bu proje başarısız oldu.
Ah Pakistan ah! 15 Ağustos 1947’de Hindistan Bağımsızlık Yasası’nın İngiliz Parlamentosunda kabulü ile İngiltere, Hindistan ve Pakistan’ın iki ayrı devlet olarak özgürlüğünü tanıdı. Büyük oyun planlandığı gibi gerçekleşti. Müslümanların yarıya yakını Hindistan’da kaldı, geri kalan yarısı Doğu ve Batı Pakistan olarak ayrıldı.
İngiltere’nin tanıdığı Yeni Pakistan’ın başına geçen Cinnah’tan sonra darbe ile başa gelen Yahya Han ülke içerindeki sorunları çözemedi.. Bir yandan da Hindistan ile Pakistan arasında çözümsüz bir Keşmir sorunu vardı. Öte yandan Pakistan’da Şeyh Mucibürrahman’ın Avami Birliği ile Zülfikar Ali Bhutto’nun Pakistan Halk Partisi arasındaki siyasi kriz her gün derinleşiyordu. Sovyet Rusya Hindistan’ın arkasında yer alıyordu, Hindistan Doğu Pakistan’ı destekliyordu. Çin de Pakistan’ın yanında yer aldı. 1970 seçimlerinde doğu ve batıda oylar iki parti arasında bölündü, kriz patladı. Pakistan ordusunun Avami Birliği’nin merkezini kapatarak Mucibürrahman’ı tutuklaması ile olaylar tırmandı.. Bu arada halk, Hindistan’a sığınmaya başladı. 3 Aralık 1971 günü Pakistan uçaklarının Batı Hindistan’daki bazı havaalanlarını bombalaması üzerine, Hindistan ordusu Doğu Pakistan’a girmeye başladı. Çatışmalar 15 Aralık 1971’de ateşkes ilanıyla sona ererken, 15 milyon nüfusuyla 26 Mart 1971 Bangladeş Cumhuriyeti kurulmuş ve Mucibürrahman ilk başbakan olmuştu. Mevlana Ebul Kelam Azad’ın Hindistan birliği içinde kalma mücadelesi başarısız olmuştu. İngilizlerin böl, yönet politikası başarılı olmuştu.
Pakistan´ın 15 Ağustos 1947 yılından evvelki tarihi Hind tarihidir.. “Pakistan” adı ilk olarak, 1940’da İngiltere´de öğrenim gören Müslüman öğrenciler tarafından kullanıldı.. “Pakistan” Pencap, Afgan, Keşmir, Sind ve Belucistan isimlerinin baş harflerinin oluşmaktadır ve “temiz ülke” demektir. Kullandıkları dil “İslam Ordusunun dili” anlamında “Urduca”dır.
Hindistanlıların, İngilizlerin egemenliğinden kurtulmaya çalıştıkları sırada, bölgedeki Müslümanlar bir birlik oluşturarak 1947 yılında bir dominyon kurmuşlardı.. M. Ali Cinnah liderliğindeki bu dominyon, İngiliz Milletler Cemiyetine üyeydi..
Pakistan 1956 yılında cumhuriyet oldu. İki yıl sonra General M. Eyüb Han darbe yaparak idareyi ele geçirdi. 1960 yılında ve 1965´te yeniden başkan seçildi. 1969 yılında istifa etmesi üzerine Doğu Pakistan´da ayaklanmalar başgösterdi. Daha sonra General Ağa M. Yahya Han idareye el koydu. 1970 seçimleri sonucunda Doğu Pakistan, Avami Partisi büyük çoğunluk elde etti. Fakat seçimlerden bir yıl sonra Yahya Han, Millet Meclisini dağıttı. Ve 1971 yılında da Bangladeş bağımsızlığını ilan etti.
Dün İngiltere, bugün Amerika. Şark cephesinde yeni bir durum yok..
Dikkat, Şangay’ın 3 önemli ülkesi, Çin, Hindistan ve Rusya, İslam dünyasına ve Türkiye’ye karşı kışkırtılacak. Buna hazırlıklı olalım.
Tamam, doğrudan bize yönelik bir saldırı yok gibi ama, bütün bu hamlelerin dolaylı olarak en fazla zararını biz göreceğiz. Türkiye, geniş ve dar bir çerçevede kuşatma altına alınmaya çalışılıyor.
Suudi Arabistan’daki gibi, kriz patladıktan sonra değil, bugünden hazırlıklı olmamız gerek. Türkiye, İran, Pakistan, Hindistan, Çin ve Rusya.. Çok fazla zamanımız olduğunu düşünmüyorum..
Tüm dünyada birtakım olaylar yaşanıyor. Aslında farklı coğrafyalarda yaşanan bu olayların arkasında derin bir bağ olduğunu unutmayalım..
Bu tehdit sadece İslam dünyasına karşı, Türkiye’ye karşı değil. Bu tehdit aynı zamanda Çin, Hindistan ve Rusya’ya karşıdır. Ve birileri bizi birbirimize düşürerek bulanık suda balık avlamaya çalışmaktadır. Korktukları Medeniyetlerarası savaşın fünyesini ateşlerken ön almaya çalışmaktadırlar.
Bu sorun, sadece bu ülkelerin sorunu değil, bir dünya sorunudur ve bu planın başarısız olması halinde bu ateşi tutuşturanların kendileri de ağır bir bedel ödemek durumunda kalacaklardır.
İslam dünyasına karşı başlatılan bu topyekûn savaş konusunda herkesin, özellikle Şii ve Sufilerin, Mehdi ve Mesih tartışmaları konusunda ihtiyadlı olmaları gerekir..
Hedefte biz varız. Hepimiz. İnsanlık var. Şeytan en iyi bildiği, en dehşetli tuzağını kurmak için var gücü ile çalışıyor. Şeytanın tutuşturduğu cehenneme kendi sırtında odun taşıyanlardan olmayalım diye, selâm ve dua ile.