“İsraf eden, İflas eder!”
Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allahımıza hamd; Başöğretmenimiz, Önderimiz, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olanlara, Din ve Vatan muhafızı Gazi ve Şehidlerimize salat ve selam olsun!
Allah’ın en büyük yasaklarından biri de İsraf yani nimetleri saçıp savurma haramıdır! Nimetlerin kıymetini bilmeme hastalığıdır. Ve Şükrün unutulma nankörlüğüdür!
Nehirden abdest alırken bile tasarrufu emreden Peygamberimizin Ümmeti bizler her sahada israf yarışına girdik!
“…Gereksiz yere saçıp savurma! Zira saçıp savuranlar Şeytanların kardeşleridir! Şeytan ise Rabbına karşı çok nankördür!” (İsra S.26-27)
İlahi ihtarına aldırış etmedik!
Müslümanlar arasında savurganlık hastalığı tam bir moda haline geldi!
Batılılaştıkça batmağa devam ediyoruz! Mütevazı nişan ve düğünleri özler olduk! Düğünlerimizdeki israflarla kaç fakir genç evlendirilirdi!
Hele oburlaşan nefislerimiz sebebiyle sofralarımızdaki israf sonucu çöpe atılan ekmek ve gıdalarla açlıktan ölen nice fakirlere hayat olurdu!
Emperyalist zalim Çin markalı çocuk oyuncaklarıyla israf çöplüğü haline gelen yuvalarımızda huzuru mumla arar olduk!
Evet! İsraf saçıp savurma hastalığımız bizden tasarruf ruhunu aldı! Kalplerimizi katılaştırdı! Merhamet duygularımızı köreltti! Sevgi ayarımızı mahvetti! Kardeşlik dayanışmasını katletti!
Moda ve Şımarıklıktan kaynaklanan daha çok lüks hayat, daha çok şatafat daha çok felaketlerin ve belaların yolunu açtı!
Boşanmaları artırıyor! İktidarları yıkıyor! İsraf İflası iflasta inkırazı ve intiharı tetikliyor!
İsraf; Ailenin, İktidarın ve Devletin iflasının ana sebebidir!
Devlet Dairelerinde Belediyelerde gündüz bile yanan elektrik israfı, su, eşya, makam arabası, doğalgaz, petrol ve yemek vs. israfların bedelini sadece halkımız sormayacak asıl Ahiretin Büyük Mahkemesinde sorulacak!
“Ey Âdemin evlatları! Rabbınıza her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyiniz! Yiyiniz, içiniz israf etmeyiniz. Zira İsraf edenleri Allah asla sevmez! (Araf S.31) İlahi Mesajı İsraf Ayetlerini okuyan ve halkımıza anlatan Diyanetin bile kötü örnek olmağa devam ettiği lüks otellerdeki toplantılar ve devasa israflar ticaret, siyaset ve diğer sahalardaki iflasımızın ana sebebini göstermiyor mu?
Toplanan vergilerin yarısının israf edildiği bir Ülke faiz, döviz ve enflasyon canavarını nasıl yenebilir!
Topraklarımızın çoğu ekinsiz, meralarımız hayvansız olan bir Ülke İthalat israfını nasıl ve neyle önleyip ekonomik krizleri yenebilecek! İşsizliği nasıl ve neyle önleyebilecek?!
İktidarda kim olursa olsun Faiz, Lüks tüketim israfıyla enflasyonu nasıl sıfırlayacak! Paranın Devalüasyonunu nasıl önleyecek?
Şekerini, pirincini, tahılını, tohumunu, fidanını, kâğıdını dışarı ihracat yapacak bir Ülke olmamız gerekirken bunları bile ithal eden bir Ülke İktidarı ve Muhalefetiyle topyekûn İflas etmeğe mahkûm değil midir?
Tarih, Üretim ve tasarruf ahlakı yerine israf ve tüketim haramlarını işleyen Ailelerin, İktidarların ve Devletlerin çöküşüne şahittir!
Ana Hayat Yasamızın Yusuf Suresindeki Hz. Yusuf (a.s) Efendimizin yedi yıl bolluk dönemindeki tasarruflusuyla Yedi Yıllık kıtlık dönemini bereketle ve mutlulukla nasıl atlattığını anlayabilseydik bugün her sahada iflasın eşiğine gelir miydik?!
Netice;
İktisad ve tasarruf ruhu olmadan ve Ahiretin Hesab günü İmanına dönmeden ve güzel Ahlak toplumu olmadan israf ve iflas asla önlenemez!
Çare;
İflasın ilacı tasarrufa dönmeye söz verilen Nasuh bir tövbe ile tövbe etmeliyiz! McKinsey gibi Avrupalı firmalara danışma yerine Allah’ın Kitabına ve Elçileri Peygamberlerimize danışmalıyız!
Çünkü Allah’ın Kitabı Kur’an-ı Kerim’de ve Peygamberlerimizin hayatlarında her işimiz için güzel örnekler ve berekettin müjdeleri vardır! Nasıl mı? Haftaya Cuma’ki yazımızda İnşallah!
Allah (c.c)’ın İlahi mesajlarıyla uyanarak dünya ve ahiretin müflislerinden eylemesin!
Fethin sembolü Ayasofya’mızın açılması, Mescid-i Aksa’mızın özgürlüğü ve tatil olması dileğiyle...
Selâm, sevgi ve duayla…