İstasyon
Bir yolculuk ne zaman başlar ve ne zaman biter? Adına insan dediğimiz gizemli varlık, evrenin sonsuz boşluğunda ne zamandan beri yol alıyor? Ve ne zaman duracağız? Adeta çöplüğü çevirdiğimiz yerküre son durağımız mı, ara istasyonumuz mu?Yoksa akşamın alaca karanlığının çöktüğü bu terk edilmiş istasyon da kalıp birbirimize kötülükler yapmayı sürdürecek miyiz.
Bunca kötülük, bunca zalimlik, bunca kin,bunca nefret, bunca ihtiras neden. Dünya'da hepimize bir nefeslik yer verilmemiş mi? Sonsuzlukta çakan bir kıvılcım değil miyiz hepimiz? Bir çakıp bir kaybolmayacak mıyız. Bugün yer yüzünde yarın başka bir evrende, başka bir boyutta, başka bir zamanda. Bambaşka renkte,bambaşka hayatta, bambaşka bir varlığın içinde.
O zaman geriye dönüp baktığımızda ne kadar boş ve anlamsız işlerle uğraştığımızı fark etmeyecek miyiz? İçi boş kavgalarla manasız çekişmelerle bir ömrü ziyan ettiğimizi anladığımız o anda iş işten geçmiş olmayacak mı?
Ne yazık ki öyle olacak.
Ancak öyle olmaması için hala zamanımız var. Çünkü hayat bize sunulandan ibaret değildir. Allah bize bu hayatı bahşederken kumandasını da elimize vermiştir. O kumandanın adı akıl ve zekadır.
Nasıl bir hayat yaşayacağımıza kendimiz karar verebiliriz.
Geçip giden zamanı yakalayamayız elbette. Ama geleceği daha iyi kurabiliriz.
'Rizespor'da geleceğini yeniden kuruyor. Kurulmaya başlanan bu geleceğin nasıl olacağını inanın bende çok merak ediyorum. Gelecekte bir gün gelecek. Bakalım Rizespor'un geleceği nasıl olacak'.
Bu istasyonda hepimize yetecek kadar bekleme odası mevcut. Yola çıkmadan önce yanı başımızda bizim gibi bekleyen yolcu, gelen ilk trene binip gittiğinde bir daha sonsuza kadar göremeyeceğimizi unutmayalım. Yola çıkmakla, yoldan çıkmanın arasındaki farkı da aklımızdan çıkarmayalım. Ve son olarak şu soruya cevap arayalım.
Bir yolcu ne zaman yoldan çıkar?
İhtirasın kör kuyusuna düştüğü zaman.