İTİBARSIZLAŞTIRMA!
Birileri Türkiye’yi 12 Eylül’ün kasvetli havasına yeniden döndürme görevini üstlendi. Bakalım önümüzdeki günlerde ne ilginçliklerle karşılaşacağız…
Cumhuriyet kutlamaları CHP eliyle suikasta uğradı, ayrılık tohumları ekildi! Ulusal bütünlüğümüzün sembolik değeri olan Cumhuriyet kutlamaları, bu tür suikastlara kurban gidecekse vay halimize…
Bu süreçte MHP, vakarlı duruşunu gösterdi. Genel Başkan Devlet Bahçeli; “alternatif yürüyüşün Cumhuriyet'in fikrine ve faziletine açık bir
suikast olduğunu” söyledi. …
Aynı gök kubbe altında al bayraktan kimse rahatsız değil…
Cumhuriyet hepimizin ortak paydası…
O halde sorun ne?
Bu nümayişler kime ve neye?
Üstelik Başbakanın “gelin, birlikte bu kutlamaları yapalım” teklifine rağmen!
Bu çok önemli!
Emin olun biz sıkıntının ne olduğunu biliyoruz. Sadece adını koymuyoruz. “Zihniyet problemi” diye geçiştiriyoruz. Zira adını koymak, safları ayırmak, karşı cephe oluşturmak anlamına gelir…
Millet olarak kuru gürültüye alıştık. Bu sıralar savaş naraları da moda oldu…
Bu millet, bir daha 12 Eylül öncesine dönmeye müsaade etmeyecektir...
Bu topraklarda özellikle son 200 yılın çatışmacı zihniyeti “itibarsızlaştırma politikası” gütmektedir. Devamlı halkını aşağılayan, halkın değerleri ile savaşan bir zihniyet problemi var!
Bu itibarsızlaştırma politikalarının ucu nereye dayandığını acı tecrübelerimiz göstermiştir. Yıllardır darbelerle ırkçı emperyalizmin oyuncağı haline gelmiştik. 12 Eylülde sağcıların ve solcuların elindeki silah numaralarının peşisıra gelmesi, oyunun hangi amaçla kurgulandığını göstermiştir. Şimdi onlar hesap verme aşamasında iken, “vatan-millet-Sakarya” sloganlarıyla millet mandepsiye basmayacaktır.
Bu zihniyet; ülkenin geri kalmışlığını dine bağlayıp, dini değerleri ve dindarları aşağılayan bir zihniyet olarak süregelmiştir. Şimdi de “Cumhuriyet” diyerek halkın huzurunu bozuyorlar…
Bir zamanlar, Ankara Kızılay Meydanı’na köylünün kılık kıyafetlerinden dolayı kendi vatandaşını sokmayan bir zihniyetten bahsediyoruz. Şimdi bu zihniyetin temsilcileri sırça saraylarından çıkamaz oldular. Kendilerine fikir danışılarak işleri yürütemez oldular. “Boyalı çizmeleriyle” artık itibar kazanamıyorlar. Askerden de medet umuyorlardı ama onlarda sivil postallıların emir eri olmadığını gösterdiler. Cumhuriyet tarihinde ilk kez askere “Cumhuriyete siz sahip çıkmanız gerekirken biz sahip çıkıyoruz” hakaretleri yapıldı ve cevaben; “mademki Cumhuriyeti asker koruyacak tabelanı indir ve partini kapat” denilmek suretiyle “darbetötlerin” trajikomik durumu ortaya çıkmıştır.
Hiçbir şeyi kalmamış müflis tüccarın edasıyla askerimize hakaret ediyorlar. Çünkü fikri temelleri iflas etmiştir…
Şimdi tek çare olarak halkın bir kesimini cadde ve sokaklara taşımak!
Kuşkusuz hükümet, cadde ve sokaklarda yapılan gösterileri palyatif polisiye tedbirlerle durdurmaya muktedirdir. Peki, sorun bitecek mi?
Hayır…
Çünkü 200 yıllık saltanatları elden gidiyor, kolay değil!
Halkın iktidarını tahammül edemiyorlar…
Vaziyet bundan ibaret…
Mesele Ak Parti meselesi değildir. Ak Parti ilelebet kaim olacak bir parti değildir! Bu gün dünyada Müslüman halkların uyanışı var. Arap Baharı’nın kelebek etkisi devam ediyor. Biliyorsunuz; bir kelebeğin kanadının çırpmasıyla fırtınalar kopar, kasırgalar çıkar. Bunlar, “bu dalgalanmadan Türkiye’de biz de nasipleneceğiz ve iktidarı alaşağı edeceğiz” diye zannettiler. Defaatle ülkem insanını Arap Baharı ile korkuttular. Heyhat…
Yanıldıkları nokta; bu dalgalanmanın ruh kökeninde “demokratik açılım talepleri” olması!
Artık “İslamcıların”, yani Müslüman gibi düşünenlerin dünyada aktör olma talepleri var. Ak Parti; Müslüman coğrafyalarındaki bu tarihi seyir itibariyle bu toprakların kaderini belirleyen aktörlerden bir tanesi olmuştur. Yarın bu rolü CHP’nin üstlenmeyeceğini kimse iddia edemez. Bu durum hangi hükümet gelirse gelsin, değişmeyecek devlet politikası olmak zorundadır. Bu, Türkiye’nin tarihi misyonu gereği bir zorunluluktur.
Türkiye’de cereyan eden iç politik olaylar, dışarıdan bağımsız mütalaa edilemez. Tıpkı Osmanlı’da olduğu gibi!
Evet, tarih tekerrür ediyor…
Malkolm X “Eğer dikkatli olmazsanız, gazeteler sizin mazlumlardan nefret etmenizi, zalimleri ise sevmenizi sağlar” der. Alternatif Cumhuriyet kutlamalarında Türk bayrağı elinde polis copuyla kovalandığı iddia edilen çocuğun fotoğrafını milyonlarca insan gördü. Külliyen yalan olduğu da ortaya çıktı. Montaj…
Evet, bu sefer bu tür dezenformasyonlara pabuç bırakmayacak, politik algı düzeyi gelişmiş bir Türkiye halkı var!
Türkiye, son 200 yılın en büyük tarihi dönüşümüne tanıklık ediyor. Ömrü kifayet edenler, bu gerçeği 20 yıl sonra daha net görecektir. Bu sebeple, bu tarihi dönüşüme direnç gösterilmesi normaldir! Doğum sancılarıdır…
Osmanlı’nın son dönemleri, “Şeriat istiyoruz, Şeriat elden gidiyor” yaygaralarıyla çalkalandı ve yıkılma süreci işletildi. Şimdi “Cumhuriyet istiyoruz, Cumhuriyet elden gidiyor” diye vaveyla kopartılıyor. Benzerlik ilginç değil mi?
Ancak bu sefer, “Müslüman, bir delikten iki kere ısırılmaz” uyanıklığındayız…
Artık bu millet, fısıltı edebiyatına kulak kabartmıyor. “Şeriat”, bu milletin itikadıdır, iman bariyeridir. Bunun ötesinde “Şeriat devleti, Cumhuriyet elden gidiyor” gibi korku bariyerleri inşa edenlerin inandırıcılığı kalmamıştır…
Milletin enerjisini bu tür kısır çekişmelerle bitirmeye çalışanlar, “gaflet ve dalalet” içindedir. Sizin hiç mi sosyo-ekonomik projeniz yok da bu milletin enerjisini bu tür kısır çekişmelerle bitiriyorsunuz?
Birazda projelere kafa yorulsa, emin olun Türkiye’nin önünü hiç kimse alamayacak…
Bunlar kendi başbakanına, dışişleri bakanına küfretmeyi “itibar” sayan bir zihniyete sahiptir. ABD Başkanı yabancı misyon karşısında ayakta nasıl alkışlandığını görseler, utançlarından küçük dillerini ısırırlardı. Nerde o milli gurur!
Türkiye’nin içte ve dıştaki itibarını “itibarsızlaştırma” politikalarıyla bu milletin enerjisini tüketenler, tarih önünde hesap vereceklerdir. Tıpkı bugün kadim CHP zihniyetinin kamuoyunda hesap verdiği gibi!
Artık Türkiye’nin “postal devleti” olma devri bitmiştir. Türkiye’miz, ordumuzun sığınağı CHP olacak kadar küçük bir ülke olmaktan çıkmıştır. Cumhuriyeti “tekelleştirerek itibarsızlaştırma” gayretleri beyhude çabalardır. Cumhuriyet, hepimizin ortak paydasıdır.
Selam ve dua ile.