İyi ile Kötünün Vasat'ta Buluşması
“İyi” nedir?
İyinin ne olduğunu bize öğreten nedir?
Hadi diyelim şöyle bir soruyla muhatap olduk.
Sen iyinin ne olduğunu nerden bileceksin?
Sorunun ve cevabın en iyi şekilde sorulduğu ve cevaplandığı kaynakla muhatap olduk.
İyi nedir öğrendik.
Aynı şey her şey zıddı ile kaimdir anlayışından “kötü”hakkında da iyi kadar bilgimiz olmuş olur.
Sadece iyiliği bilmek kötünün ne olduğunu mantık kurallarıyla bile bize anlatır.
“İyi olmayan kötüdür.” deriz en başta.
Mefhumu muhalifinden(aksi ile kanıt) gideriz.
Madem yoldaki bir engeli kaldırmak iyidir bir engele sebep olmak kötüdür deriz.
İş buraya kadar kolay anlaşılır ve pek sorunla karşılaşmamız söz konusu olmaz.
İş iyilik nedir kötülük nedir? deyince başkaca disiplinlere pratiklere ihtiyacımız olduğunu anlarız.
Hatta iyilik ve kötülük dediğimiz bir şey nasıl somutlaşır?
Ne yaptığımızda iyilik ve kötülük yapmış oluruz? diye ekleyelim ve devam edelim.
Ya da iyilik yapmak amacıyla ortaya koyduğumuz bir davranış sonuçları itibariyle nasıl bir kötülüğe sebep olabilir veya tam tersi.
Aslında iyi niyetle, iyi diye bildiğim bu şeyi yapmakla aslında kötülük yapmışım.böyle durumları dahi analiz yapar anlamlandırabiliriz.
Ya aynı anda iyilikle kötülük iç içeyse birini hissederken diğeri kendini saklıyorsa ne yapacağız?
Buraya kadar herkesin/okucunun kendi muhayyilesi, bilgisi, yaşamsal tecrübesi, inancı birbirinden bağımsız değerlendirmeler yapmıştır elbet.
Kimi evet iyilik ve kötülük kavramı ve yaşamdaki karşılığı Antik Yunandan beri tartışılan bir konudur.Sokrates böyle dedi ve sonra Pavlus şöyle değiştirdi.Ve Kant devreye girdi, Spinoza da böyle eklemeler yaptı.
Kimi iş Antik Yunandan daha eskiye gider. Hind diyarı, Mısır diyarı Çin diyarı iyilik ve kötülük üzerine daha anlamlı şeyler söylerler hatta pratikleride daha sağlam ipuçları verir. Bakınız Budha, Konfüçyüs, Musa, Hızır vb. örnekler de verirler.
Daha başkaları her medeniyetin iyilik ve kötülük kavramı farklılılar arz eder bir kültürün normatif yaklaşımı olarak olaya bakılmalıdır diyebilir.
Bu bakış açılarını daha fazla kategorileştirmek mümkün.
Bütün sadeliği ve kolayca anlaşılabilir olanın başına geldiği gibi iş gittikçe karmaşık hale gelebilir.
Peki bu yazıyı yazmaktaki bizim muradımız nedir biz ne diyoruz?
Elbetteki başka bir kategori oluşturma ve disiplin kurma iddiasında değiliz. Sadece bu karmaşıklığın giderilmesini dert edinmiş ve uzun bir zaman bunun üzerinde okumalar yapmış kafa yormuş biri olarak işi yalın bir halde paylaşmak ben benzerlerinin ömürlerinden biraz tasarrufa sebep olmakla bir iyilik yapabilir miyim ve bununla meşgul olurken kendimi bir kötülükten uzak tutabilir miyim amacından başkaca bir şey değildir.
Konuyla doğrudan ilgili olmasa da bir soyutlama olsun diye bir tecrübemi arz etmek istiyorum.
İnsanlık tarihi dinlerin tarihidir.Dinlere insanın müdahalesi sonucu oluşmuş sapmaların tamamına mitoloji diyoruz.İdrak edilmeyenin idraksizlik üzerinden somutlaştırılması hali yani.
O zaman iyi ve kötü nedir? Nasıl öğreniriz? Nasıl da iyi ve kötü olur veya iyilik ve kötülük yapabiliriz? sorularını kendi zaviyemizden açıklayalım.
İyi ve kötü kavramları insan dışındaki hiç bir canlının muhatap olmadığı bir şeydir. Yani irade sahibi, akıl sahibi, gönül sahibi olmakla ilgilidir.
Bitkiler fotosentez yapmakla iyi ve kötü yaptıkları konusunda bir tavır içerisinde değillerdir.
Bugünde güneşten kaçınayım diyen bir hıyar fidesi gördünüz mü? Ya da hele su içmeyipte solayım diyen bir buğday başağı duydunuz mu?
Hayvanlar yaşamları buyunca iyilik ve kötülük üzerinden devinmezler. Yaptıklarını tartmazlar.Sahibine kötülük yapmak için yere çalan bir at veya hele şu kötü yola gitmesin diye sahibini ayağını ısıran bir itten bahsedildi mi?
İyi ve kötünün ne olduğunu bize bildiren bizi var edendir.
İyilik ve kötülüğün nasıl gerçekleşeceğini de bize bildirenlerle öğretmiştir.
İster inanın ister inanmayın gerisi boş lakırdıdır.
İyiliği ve kötülüğü birbiri içerisinde saklayan ve kimini öne çıkaran da Yaratandır.
Şimdi bir kaç hadise ve örnek üzerinden iyi ve kötü tahlilleri yapalım?
Hatta günceli de bu işin içine katalım.
İk örnek bu yazı olsun.İğneyi kendimize batırmak iyi bir öneri çünkü.
Bu yazıyı yazmakla iyi bir şey mi yapıyorum yoksa iyi bir niyetle bir kötülüğe mi sebep oluyorum?
Yahu iyi ve kötü kavramı gibi daha insanlığın çözüme kavuşturamadığı ve bu yüzden bir sürü belalarla karşılaştığı, filozofların ve nice ilim adamlarının ve hatta çok meşhur sosyal bilimcilerin içinden çıkamadığı bir konu sana mı kaldı? Hem sen hukukçu değil misin çeyrek asırdır avukatlık yaparsın sanki alanında ne tür bir iş balardın(iyilik) da kalkmışsın burnunu bu işlere sokuyorsun. Şurda bir kaç ay çalışmazsan ele muhtaç olacaksın. Sen kendi işine bak ahkam kesim durma iyiliği buralarda arama. Evet bu şekilde baktığımızda ben bir hayır yapmıyorum gibi değerlendirilir gerçek payı da vardır. Bir de öyle diyorsun ama bu işle ilgilenecek nice ilim adamının zihni tutsak amelleri kendi menfaatlerinin içgüdüsel davranışları haline gelmiş, hakikat görevlisi diye tanımlanan adı bile bir ruhbanlık kötülüğünü çağrıştıran uyarıcılar varken, iyiliğe arka dönülürken, hakikatten yeni bir mitoloji oluşturulurken, uydurulmuş iyilik(bidati hasen)lerin hakikat diye arzı endam ettiği bir anda nasıl sadece işine hatta bir de gücüne bak diyebilirsin. İyilik bir meşgale midir? ki bana kendi menfaatimi öneriyorsun. Etliye sütlüye karşıma neme lazımcı ol diyorsun. Ey utanmaz ben artık kendine gel diyerek bahsetmeye yazmaya devam etmek bir iyiliktir sonucuna varabilirim.
Çocuğunuzun yetişmesinden sorumlusunuz.Doldurudunuz cebini para iyilik yapmış bir baba mı oldunuz.İyi bir babasınız belki ama eyleminizle belki kötülük yaptınız.
Doktorsunuz. Hastanız kanser yaşamak için dirence ihtiyacı var. Bişeyiniz yok diyerek yalanı tercih etmiş ve kötülük yapmış gibi görünürüsünüz. Gerçekte hayata tutunmak için bir teşvikle bir iyiliğe imza atmış olursunuz.
Bazen başkalarının kötülüğü bizim iyi olmamıza da sebep olur. Şimdi her zaman olduğu gibi ülkemize bütün emperyalistler(kötüler) saldırıyor. Nefesimizi kesmek istiyorlar. Her türlü kötülükleri bizi biraz daha birbirimizi anlamamıza sebep oluyor. Daha iyi oluyoruz değil mi? Şimdi insanlık hayrına görüntüsü ile bir çok kurum ve uluslar arası anlaşma ve metin var. İşte bunlar kötülüklerini gizlemek için giyindikleri elbiseler.Ülke olarak bunu yeni yeni görüyoruz ve gücümüz oranında dünya sizden büyüktür diyoruz.
Kötülük eden kötülük bulur.İyilik eden nihayetinde kötülüğe mahkum olmaz.İyilikten maraz doğmaz. İyiliğe rağmen gördüğün maraz iyiliğinin cilasıdır.
Saadet Partisinin kongresi oldu dün. Ak Partinin dışladığı/kötü gördüğü İdris Naim Şahin'e Saadet iyi diyerek sarıldı içine aldı. Şimdi bu konuyu ayrı bir yazı konusu yapacağım ama yeri gelmişken soralım. Her iki parti mi yoksa İdris bey mi iyi veya kötü? Başkasının iyisi benim kötüm mü? yada tam tersi. Daha da genişletelim bazen iyi bazen kötü mü?
Bu mecradan devam edelim. Şimdi Ak Partiden ayrılan ve nerdeyse herkesten çok Ak Partiden sayılan iki bakan ve bir cumhurbaşkanı milletin iyiliği için iktidarın kötülüklerini engellemek iddiasıyla bir faaliyet içerisindeler. Bende sürekli soruyorum. Siz varken iyi olan siz olmadığınız için mi kötü oldu? Yoksa iyilik sizinle mi kaim. Zaten bulunduğunuz yerin kötülüklerini sizin iyiliğiniz mi önlüyordu? Burda bir çelişki var ve ben bunu dile getiriyorum. Geçen bir televizyon programında “Bunlardan lider olmaz” diye beyanda bulundum.Belki haddi aştı ama benden bağımsız olarak gerekliliğini sürdürüyor. Ben sözümü geri alsam söz ortada durmaya yetecek kadar güçlü görünüyor. Birilerinin nezaket sınırlarını aşması bir başkalarının hakaretinden daha üzücü olabilir. Nezaketsizliğime emrediyorum nezaketine geri dönsün diye.
Kötülük çitleriyle çevrilmiş büyük bir bahçede , tevekkülü sürdüren bir iyilik kamelyasının işi zordur. Kaldıki etraftaki kötülükler hesap edilmemiş merkez iyiliğinin ayartmasından da nasibini almıştır. Sevgili ve Saygıdeğer dost.Bunu görüp cahil olmasına rağmen cesurda olmayanların gereksiz itibar görmelerinden kaynaklanan kötülüklerini engelleyip rahat bir nefes almalısın. İyiliği yaymak zor değildir çünkü zor kapıya dayandığından kolaylık hemen yanıbaşımızdadır. Sözün kutuplardan duyulurken bahçende kulaklar sağır yürekler mühürlü. Merdivenler bir bir çekilmiş altımızdan uçmaya mecbur bir uçurumun kenarından iyilerle geçilir.
Cumhuriyet bir telaşın ve çıkmazın zorunluklarından aceleyle de devşirilmiş bir imanı sundu bize. Yüceltecek ve bir inci gibi saklayacakken bir asır sonra “Cumhuriyet dekoltedir” diye biri soyu bozukluk ediyor. Ta başında secdedeki birine Gazi’nin verdiği cevabı hatırlatırım. Secde etmenin kötü bir şey olduğunu mu sanırsın be gafil.diye.
Kalın emanet, sizi suretinden var edenle ve sırrı olduğunuzla.