Kadının kocası üzerindeki hakkı ne kadardır?
Benim kocam ailesinden ayrılmak istemiyor, çok çalışıyor, benim ve çocuklarımın sorumluluğunu almıyor. Ne yapabilirim? (Rumuz: Ayşegül)
Tamam, ailesinden ayrılmasın, dirliğini düzenini bozmasın, birlikte çalışsınlar ama bir de "şen olası" hanede "evlad ü iyal" derdi; çoluk çocuğun ihtiyacı vardır.
Ailecek ortak mekânı, ortak bütçeyi paylaştığınız, belki ortak sofraya oturduğunuz için ayrıca sizin için ekstra bir harcamaya gerek duymuyor olabilir.
Anasından babasından öyle gördüğü, öyle bildiği için yaptıklarını normal sanıyordur, bir aksamanın farkında değildir.
Bir yolunu yordamını bulun konuyu kendi aranızda açın, konuşmaya çalışın. Müstakil bir aile olduğunuzu, küçük çapta da olsa paylaşımlarınızı fark ettirin, inanan bir insan ise anlatmak, paylaşmak daha rahattır ve daha kolaydır.
Sözünü ettiğiniz haklar eve ve şahsınıza ait ihtiyaç maddeleri olduğu gibi, bir eşi olarak karı koca ilişkilerinde de olabilir.
Her ikisi de önemlidir, her ikisi de ihmal edilmeye gelmez, aksatılmaması gerekir.
***
İnanan bir insan olduğuna göre bu haklara riayet etmesini istersiniz. Şu âyetler üzerinde sohbeti açabilirsiniz.
Bir kere haklar karşılıklıdır. Onun sizin üzerinizde, sizin de onun üzerinde hakları vardır.
"Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakkı gibi, kadınların da erkekler üzerinde meşru hakları vardır" (Bakara, 2:228) âyeti genel bir kuralı tespit ederken özellikle annenin hakkına riayet edilmesini ister:
"Annelerin yiyecek ve giyeceklerini uygun şekilde karşılamak babaya düşer. Kimse gücünden fazlasıyla yükümlü tutulmaz. (Bakara, 2:233)
Burada annelik öne çıkıyor. Hem sizin, hem çocuğunuzun ne ihtiyacı varsa onu ihmal etmemesi icap ediyor.
Kur'ân insan zorlamıyor, bütçesini zorlayacak biçimde harcama yapmasını istemiyor, diyor ki:
"Varlıklı kimse, imkânına göre nafaka versin; rızkı dar olan da Allah'ın kendisine verdiği kadarından versin. Allah kimseye gücünden fazlasını yüklemez." (Talak, 65:7)
Karı koca ilişkisi açısından da Kur'ân'ın getirdiği tanımlama dikkat çekicidir:
"Onlar sizin için bir elbise, siz onlar için bir elbisesiniz." (Bakara, 2:187)
Elbise bedenle bütünleşen, bedeni koruyan, sarıp sarmalayan, onsuz yaşanamayan bir özellik taşır. İnsan çıplak olarak düşünülmez, giyinmiş kuşanmış haliyle düşünülür.
Aile de böyle. Karı koca olarak bir bütünlüğü sağlamalılar, ne kadar ihtiyaç varsa, o kadarı karşılanmalıdır. Yoksa arızalar başlar, soğuk rüzgârlar eser. Muhabbete serinlik gelirse ısıtmak zorlaşır.
Bu yazı çerçevesinde konuşmayı deneyin, fikirlerinizi paylaşın, birlikteliğinizi güçlendirin, kalbinizi ve odanızı sıcak tutun.
Kul hakkından korkuyorum
Ben eşimden 13 yıl sonra ayrıldım. 2 çocuğum var. Şimdi 3 yıldır birisiyle telefonla konuşuyorum ama son 1 yıldır hakaretlere başladı. Ben de ayrıldım ama çok parasını yedik. Şimdi ayrılsam da kul hakkından korkuyorum. Ne yapmalıyım? (Rumuz: Sibel)
İlişkiniz karmaşık bir hal almış. Çelişkiler yaşanmış, inişler çıkışlar olmuş. Üstelik evli olmadığınız halde, boşanmış birisi olarak, yabancı bir erkekle 3 yıllık bir telefon trafiğinde bulunmuşsunuz.
Bu gelişmeler maddi hukukun oluşmasına da vesile olmuş, "parasını yemişsiniz", sizin üzerinize "hakkı" geçmiş.
"Ayrılmak"tan söz ettiğinize göre nasıl bir birliktelik yaşadığınıza bağlı. Görüşmeler sadece telefonla sınırlı kalmışsa, tamam numaraları değiştirirsiniz, konuşmaları kesersiniz.
Size verdiği para borç değil de, karşılıksız verilen "yardım" adında bir destek ise gönül rızasıyla vermiş, siz de almışsınız.
Fakat baştan "garip" başlayan bu konuşmaların uzunca bir zaman almasından, sizin ve o kişi açısından ciddiyet taşımadığı anlaşılıyor.
Bir hatadır işlenmiş, bir yanlıştır yapılmış; hatanın neresinden dönülürse kârdır hesabı, bu tür sonucu belli olmayan irtibatlara takılmamanız gerekirdi. Takılmışsanız da bir an önce koparmaktan başka bir seçeneğiniz yoktur.
Çünkü çocuklu bir hanım olarak bu tür ilişkilerin çocuk eğitiminde de olumsuz sonuçlar doğuracağını bilmeniz gerekirdi.