KURUMLARIMIZ SN. REKTÖRÜMÜZÜ ÖRNEK ALMALI…
“Yaptığımız işin hakkını vermek” klasik bir cümle olmasına rağmen, özellikle yetkililerin bu vecizeyi başköşelerine yazıp asmaları çok lüzumludur diye düşünüyorum.
Rize ve ilçelerine yapılan hizmetler gündeme gelince, sürekli dert yandığımız ve öz eleştiri yaptığımız şey, merkezi idareden yeterince katkı alamamamızdır. Bölge insanı olarak proje yapmıyoruz, bir araya gelemiyoruz, kurumlar olarak ortak hareket edemiyoruz. Bugüne kadar böyle gelmiş, bundan sonra da aynen devam edecek diye bir şey yok. Yanlıştan dönmek fazilettir. Niyetimiz ve gayemiz hizmet olduktan sonra bu sıkıntılar aşılır. Yeter ki iyi niyet olsun!
Yapmamız gereken şey, yanımızdakilere el atmamızdır. Bu birlikteliği sağlayacak kişi ve kurumlarda, bizleri idare eden yetkililer ve devletle bir şekilde irtibatlı olan kurum ve kuruluşlardır. Suçlu aramadan herkes üzerine düşen görevi yapmalı…
Bir kişi veya kurumla, birlikte hareket etmek için, illa da onun görüşünde olmak gerekmiyor ki… Dünya görüşümüz tamamen farklı da olsa “asgari müşterek” ler dediğimiz her birimizin menfaatine olan işlerde bir araya gelip birlikte çalışma yapmayı başarmalıyız. Bu menfaat, maddi olur manevi olur fark etmez.
Özellikle siyaset kanalını kullanırken, görüş farklılığını kesinlikle bir kenara bırakmalıyız. Her hangi bir kuyuyu kazarken, görüşünü hiç benimsemediğin birisi gelip sana yardım etse hoşuna gitmez mi? Maddi kalkınma ile ilgili hizmetlerde de bu şekilde düşünmeliyiz.
Bunun için Rize’de örnek alacağımız bir kurum ve başında bir kişi vardır: Recep Tayyip ERDOĞAN Üniversitesi Rektörü SN. Prof. Dr. Arif YILMAZ.
Kendisinden gerçekten bin kere Allah razı olsun! Kendi işini yapıyor, görevinin hakkını veriyor ve diğer kurum ve kuruluşlarla da teması son derece sıcak ve seviyeli olan bir bürokrat!
Üniversitemizin hakkı olan atılım ve projeleri yapıyor, hiçbir zaman şahsını öne çıkarmıyor, etrafı alayı valaya vermiyor. Burda yaptığı hizmetleri sayıp dökmeme gerek yok. Meraklı olan herkes neler yaptığını bilir.
Ben şunu söylüyorum ki, gerçekten bürokrat olarak örnek alınacak bir vizyona sahiptir SN. Arif Hocamız… Yaptığı hayırlı hizmetlerinin devamını dilerken kendilerine saygılarımı sunuyorum.
Son bölümde makalenin başına dönüp şunu söylüyorum ki, kurumlar, özellikle kurumların başındaki kişiler, “Hizmet Anlayışı” ve “Görevin Hakkını Vermek” prensibi ile hareket etmelidirler. Çünkü kurumlar bir “şahs-ı manevi”dir. O kuruluşu çalıştıran kişilerdir. Dinimizin de önemli bir prensibidir bu!
Son söz olarak bir Hadis-i Şerif’le bitirmek istiyorum. Her işimizde bizlere önder ve rehber-i Ekmel olan Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor ki:
“Bir kimse Müslümanların bir işini üzerine alır da kendisini gözetip koruduğu gibi onları korumazsa kendisine cennetin kokusu koklatılmaz.”
Saygılarımla…