Mecburuz! Ve Muhtacız!
Bismillahirrahmanirrahiim
Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allahımıza hamd; Başöğretmenimiz, Önderimiz, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehl-î Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Mümin kardeşlerimize, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olanlara, Din ve Vatan muhafızı Gazi ve Şehidlerimize salat ve selam olsun!
İnsanların tamamı, Hz. Âdem (a.s) ile Hz. Havva (r.anha)’nın evlatları olarak kardeştir! Onun için bıkmadan usanmadan tüm İnsanları Allah’a ve Dini İslam’a davet ve tebliğ sorumluluğu, İmani ve İnsani görevimizdir!
Ayrıca İman bağı gereği de Mü’minler birbirlerinin kardeşleridir! Bu sebeple de Mü’minlerin arasını bulmak, ayrılıklarına son verip barıştırmak, Mü’minlerin acılarını paylaşmak, şeytan ve hilelerinin tuzaklarına düşmememiz için çok çalışmak ta İmani ve İhvani (kardeşlik) görevimizdir!
Mevlana’nın “Hatasız dost arayan, dostsuz kalır” dediği gibi günahsız ve hatasız kardeş arayan kardeşsiz kalır! Yalnızlaşır! Bunalım ve buhrana duçar olur!
Firavun sihirbazlarının yeni platformları; tv, radyo, internet, dijital ve sosyal medya gibi fitne kanalları aracılığıyla evlerimize, yuvalarımıza ve nefislerimize pislik akıtmaya devam ettikleri, algılarımızı değiştirdikleri bu çağda, birbirimizi uyarmaya, birbirimize sahib çıkmaya, iyilikte ve sadece Allahımıza kul olabilmede (takvada) yardımlaşmaya dünden daha çok muhtacız! Ve mecburuz!
Hele tüm kıtalarda ve özellikle Müslüman Coğrafyada canların, malların ve namusların tarumar edildiği, şehirlerimizin harabeye çevrildiği ve canavarlar sofrasında hepimizin yutulmaya devam edildiği bu çağda; mazlumların kurtuluşu ve sıranın bizlere gelmemesi adına kardeşliğe, birliğe, dirliğe, dayanışmaya ve çalışmağa daha çok muhtacız! Ve mecburuz!
Dünyamızı, Aile yuvamızı, Kabir ve Ahiret Yurdumuzu Cehenneme çevirmek isteyen nifak, şirk ve küfür ehli zalimlerin sinsi ve aşikâr oyunlarını bozabilmek adına İslami İlkelere dayalı Maddi ve Manevi sahalarda çok güçlü adil bir hukuk Devletini oluşturmak için kardeşliğe, birliğe, dirliğe, dayanışmaya ve çok çalışmaya daha çok muhtacız! Ve mecburuz!
Sel, zelzele gibi afetlerde evimiz yanarken, trafik kazalarında canımız yanarken, başımıza hastalık vs. şahsi bir bela ve musibet geldiğinde Din, Irk, Mezhep, Meşreb, Cemaat, Tarikat ve Parti ayırımı yapmadan nasıl birleşip yardımlaşıyorsak; Dinimizin, Vatanımızın, Mukaddes Beldelerimizin, Canlarımızın, Namuslarımızın ve Nesillerimizin muhafazası ve mutlu geleceğimiz için kardeşliğe, birliğe, dirliğe, dayanışmaya ve çalışmaya daha çok muhtacız! Ve mecburuz!
Siyon-Haç silahlı İşgal güçleri ve içimizdeki piyonları karşısında dimdik ayakta durabilmek ve hayatta kalabilmek adına hatalarımız ve yanlışlarımızla birbirimizi Allah için sevmeye, Allah için uyarmaya ve Allah için desteklemeye daha çok muhtacız! Ve Mecburuz!
Bu yangınlar, bu işgaller, bu arşı alayı titreten zulümler; ayılarak, birbirimizle uğraşarak, yangına körükle giderek ve yeni partiler kurarak asla söndürülemez ve sonlandırılamaz gerçeğini yaşayarak gördüğümüz için; kardeşliğe, birliğe, dirliğe ve dayanışmaya daha çok muhtacız! Ve mecburuz!
At izinin it izine karıştığı, kurunun yanında yaşların ve zalimlerin yanında mazlumların yandığı bu karanlık fitne döneminde ayıklamaları dikkatle yapıp, tüm mazlumlara ve mağdurlara umumi bir af çıkararak yeniden huzuru ve barışı tesise, güveni tazelemeye ve halkımızın desteğini sağlamaya dünden daha çok muhtacız! Ve mecburuz!
Yeni partilere, yeni ayrılıklara ve yeni kardeş kavgalarına değil, yeniden Milli Mücadele için yeniden ittifaklara, yeniden birliklere ve yeniden danışmaya daha çok muhtacız! Ve mecburuz!
Niçin muhtacız ve mecburuz?
Zira devletlerin savaşla, kavgalarla ve ihtilaflarla değil iç ve dış barışla, birlik ve dirlikle büyüdüklerini asla unutmayalım!
Mübarek 3 ayların başlayacağı bu günlerde bir kez daha kardeşlik hukukunu derinden hatırlayalım! Ensar ve Muhacir’in kardeşliğini, Cahiliye döneminde Evs ve Hazveç kabileleri arasında ki onlarca yıl süren düşmanlık ve savaşların İslam Nimetini yaşama sayesinde bitebildiğini; kucaklaşmanın, helalleşmenin mümkün ve kolay olduğunu tekrar tefekkür edelim.
Allah (c.c), hepimizi, “Ey Müminler! Hep birlikte, Allah’ın yeryüzüne uzatmış olduğu Kur’an ipine ama tümüne birlikte sımsıkı sarılın; sakın ondan ayrılmayın!.. (Ali İmran S. 103)
“Bir de, Allah’a ve Elçisine gönülden boyun eğerek itaat edin ve sakın birbirinizle çekişmeyin; aksi hâlde korkuya kapılırsınız da, bütün heybetiniz, kuvvetiniz, gücünüz ve Devletiniz kaybolup gider. Ve en sıkıntılı anlarda bile, zorluklara göğüs gererek sabredin! Unutmayın! Allah, daima sabredenlerle beraberdir.”(Enfal S.46) ilahi mesajlarına hakkıyla iman eden Müslüman kullarından eylesin! Amiin…
‘’Allahım! Receb ve Şaban’ı hakkımızda mübarek kıl! Ve bizi Ramazan-ı Şerif’e ulaştır!’’ Amin.
27 Şubat Perşembe akşamı ifa edeceğimiz Regaib Gecemizi şimdiden tebrik ediyorum. Ve rağbetimizin birlik, kardeşlik ve barışa, topyekûn uyanış ve dirilişe vesile olmasını niyaz ediyorum.
Salı Akşam saat 20.30’da Akit TV ve Kanal 68 TV’den canlı olarak yayınlanan “MİLLİ DİRİLİŞ!” programında buluşmak ve daha kapsamlı konuşmak duasıyla Allah›a emanet olunuz.
Hak, Adalet, İlim, İman ve Terbiyeyle oluşacak ahlak ve İrfan toplumuyla Fethin sembolü Ayasofya’mızın açılması, Mescid-i Aksa’mızın özgürlüğü ve tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız kutlu olsun.
Selam, sevgi ve duayla...