Bazı kavramlar vardır, pek tartışılmazken, bazıları da toz duman içinde münazara ve münakaşa edilir. Bunun doğal sonucu olarak, doğru seçenek ortada kalır, bizler ve kamuoyu da konuyu öğrenememiş olur.
Maalesef ülkemizde daha çok ifrat (aşırı ileri gitmek) ve tefrit (aşırı geri kalmak) geçerli olduğundan, tartışmalardan sağlıklı bir sonuç ortaya çıkmaz.
Bu durum sadece dini, sosyal ve siyasi konularda değil, her konuda kendini gösterir. Sporda bile bir bakıyorsunuz bir takımımız bugün Avrupayı titretirken veya tarih yazarken, hemen öbür gün aynı takım yerden yere vuruluyor. Bu huyumuzdan vazgeçmemiz gerekiyor. Bediüzzaman hazretlerinin dediği gibi, mübalağa ihtilalcidir.
Milliyetçilikte bu minval üzere geçiştiriliyor gibi geliyor bana! Hatta tefrit edilip sağlıklı bir ortamda tartışılamadığı için yanlış anlaşılıyor.
Milliyetçilik denilince, hemen ırk akla getirilmek istenmektedir. Halbuki milli kelimesinden kaynaklanan bu kavram, vatan ve maneviyat kaynaklıdır. Irki esasa değil de maneviyat ve mukaddesat temeline dayanır.
Kuran-ı Kerimde geçen Millet-i İbrahim , İbrahimin (as) ırkı ve milleti değil, başka birliktelikler kastedilmektedir.
Dikkat edersek iki bakanlığımızın önünde milli kelimesi vardır. Milli savunma ve Milli eğitim Niçin diğer bakanlıkların önünde yokta sadece bu ikisinde var? Biraz düşününce bu bakanlıklarımızın özünde mukaddesat vatan ve inanç yattığından dolayı olduğunu anlarız.
Milli eğitimin özü de, inançlı ve ahlaklı insan yetiştirmek değil midir?
Onun için kavramları yerinde kullanıp, devletimizin gücünü ve elini zayıflatmayalım. Hele bu zamanda ırki temele dayanan sistem ve oluşumların yaşamayacağını, yaşasa da dünya ile entegre olamayacağını düşünelim.
Devletimizin adının Türkiye Cumhuriyeti resmi dilimizin Türkçe olması milliyetçilik olarak algılanıyorsa, burada bir sıkıntı yok. Çünkü Türkiyedeki diğer ırk mensupları bundan gocunmaz! Gocunmaları önemli değil, doğrusu bu! Çünkü dünyadaki her modern ülkenin bir tek ismi, bir tanede resmi dili vardır, iki olmaz.
Burada önemli olan, diğer ırk mensuplarının eşit vatandaşlık haklarına sahip olmasıdır. Kaldı ki, devletimizin her kademesinde askeriyede dahil- diğer ırk ve milletten insanlar vardır ve olacaktır. Bu durum, Milliyetçiliğe engel olmadığı gibi, sağlıklı devlet olmanın da şartlarından biridir.
Evet Aziz Dostlar!
Bütün bunları derken, insanın fıtratında kendi yakınını destekleme duygusunun mevcut olduğunu tespit edelim. Fakat bu duygumuzu kullanırken hak ve hakkaniyeti ön planda tutmamız gerekiyor.
Benim Türk olarak yaratılmam, Türklerin yaptıkları iyi şeylerle övünmeme engel olmadığı gibi, göğsümü de kabartır. Fakat bunu menfi bir şekilde kullanıp ırkçılık yapma hakkını bana vermez.
Cenab-ı Hakkın bu duyguları vermesinin gayesi imtihandır. Ölçülü ve kontrollü kullanmak bizim elimizdedir.
Bütün bunlardan dolayıdır ki, his ve duygularımızı heyecana getirirken, aklımızı da dinimizin denetiminde bunlara katmamız gerekiyor.
Cenab-ı Hak, hakkı hak bilip irtikap etmeyi, batılı da batıl bilip içtinap etmeyi hepimize nasip etsin.
Önceki ve Sonraki YazılarYAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !...
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.