“MİSAFİRHANE-İ ASKERİ”
23-24 Şubat günlerinde Rize İsmail Kahraman Kültür Merkezinde gerçek bir manevi ziyafet vardı. Gelemeyenler, büyük bir kayıp yaşadıklarını neden sonra anlayacaklardır.
İki gün devam eden, Kaynak Kültür Yayın Grubu ve Rize Kültür Sanat ve Dostluk Derneği tarafından düzenlenen konferans, seminer, okur-yazar buluşması, kermes, resim sergisi gibi etkinliklerin yer aldığı organizasyonlar tek kelime ile MUHTEŞEM’ di.
Katılımcıların her biri verdikleri bilgiler ile Rizeliler’i adeta doyurdular. Kendilerine tekrar hoş geldiniz ve Allah razı olsun diyoruz. Oradan aldığımız dersleri belki onlarca kitap okusak alamazdık!
Ben bir katılımcıdan tek bir örnek vermek istiyorum. Konuşmacılardan Seyit Nur Fethi ERKAL beyefendi “Risale-i Nur’u Okuma ve Anlama” konusunda bilgilerini dinleyici ile paylaştı.
Çok doyurucu bir konferanstı. Kendilerinin çokça üzerinde durduğu ve Risale-i Nur’da sıkça geçen bir tabirden kısaca bahsetmek istiyorum. Fakat öyle bir tabir ki, sanki Risale-i Nur’un özeti gibiydi.
Oda şuydu: “MİSAFİRHANE-İ ASKERİ”
Hem misafirhane hem askerlik. Misafir, misafir olduğu yerde nasıl hareket etmeli ve askerliğin genel kuralı nedir? Sanki dünyanın hikmet ve mahiyeti bu iki kelimede saklıydı.
Misafirlikten ziyade Askerlik üzerinde biraz durmak istiyoruz. Biliyorsunuz askerlikte işler emirle olur. Yani emredildiği için yapılır. Emirler sorgulanmaz, niçin neden soruları pek sorulmaz. Sorulursa emredenin pek de hoşuna gitmez. Emirden sonra duraksamak bile hoş değildir.
Evet dinimizdeki emirlere de bu açıdan bakarsak işi biraz anlamış oluruz. Yani bir işi “emredildiği için” yapmak!
İşte “İhlas” ve “samimiyet” derecesi bundan anlaşılır!
Bu meselenin dinimizdeki karşılığı “Taabbüdi” dir. Yani, bir emri, bir işi sadece ve sadece “emredildiği için” yapmaktır. Emir hemen yerine getirildikten sonra sorgulama yapılabilir! Yalnız sorgulama kelimesini “hikmetini anlama” şeklinde değiştirirsek daha doğru olur kanaatindeyim…
Emir hemen yerine getirildikten sonra hikmetini anlamak için faaliyete geçilir. Her emrin hikmetini anlamayabiliriz. Hikmetini anlamadık diye kafamıza şüpheler gelmemeli. Şayet şüphe ve tereddütler gelirse, emredene itimadımız tam değil demektir. Aynen askerlikteki gibi.
İşte Aziz Dostlar!
Bizleri yaratan, her şeyi yaratan, yaşatan, canlı cansız her şeyi yaratmaya her an devam eden Rabbimiz’in emirlerine bu çerçeveden bakmamız gerekiyor. O zaman “Misafirhane” ve “Askerlik” kelimelerini tam yerinde söylendiğini anlıyoruz.
Tekrar bu manevi şöleni bizlere yaşatan ve organizasyonda görev alan herkese teşekkürlerimizi bir kez daha bildiriyor ve kısa zamanda tekrarını diliyoruz.
Etkinlik aralarında Mustafa Hocamızın okuduğu Kur’an tilavetlerini de zikretmeden geçmememiz gerekiyor. Allah kendisinden razı olsun!
Cenab-ı Hak herkese dünyanın niçin yaratıldığını anlayıp “Misafirhane-i Askeri” tabirini hazmetmeyi nasip etsin!