Müslümanca Yılbaşı Nasıl Kutlanır
Hristiyanlık gelenekleriyle özdeşleşen miladi yılbaşı aslında Hristiyanlık öncesi bir kültün devamıdır. Evvelen Güneş tanrısının doğum günü olarak kutlanan yılbaşı, Bizans İmparatoru Konstantin zamanında (324-337) İznik’te toplanan konsülde pagan bayramı tarihi yerine Hz. İsa’nın doğum tarihi olarak 25 Aralık kabul edilerek pagan bayramı, Noel bayramına devşirilerek Hristiyanlıkla özdeşleştirilmeye başlanmıştır.
Noel Baba olarak bildiğimiz kişi aslında Antalya’nın Patara kasabasında yaşamış Aziz Aya Nikola’dır. Nikola özellikle XVI. yy’dan sonra Almanya’da Noel’in temsilcisi olarak ön plana çıkartılmış ve zamanla Avrupa ve Amerika’da yaygınlaşarak popüler kültür ve çeşitli teknik alt yapılarıyla yılbaşı modeli olarak Hristiyanlık dışı dünyaya da pazarlanmaya başlanmıştır.
Netice itibariyle Hristiyanlıktan olmayan bir kült, Noel başlığı altında Hz. İsa’nın doğumuna atıfta bulunularak Hristiyanlaştırılmaya çalışılmış ve dahası Hristiyanlaştırılan bu gelenek misyonerlik maksatlı kullanılmaya başlanmıştır.
%99’u Müslüman olarak tanımlanan Türkiye’de de yılbaşı eğlenceleri batı meşrepli ya da özentili sanat-basın çevreleri tarafından, özellikle sosyetik camia tarafından benimsenmiş. Ve dahası sanki bize ait bir gelenekmiş gibi insanlarımıza sunulmuştur. Öyle ki aksi ses çıkartanlara da gerici yaftası layık görülmüştür.
Bütün bunlar bir kenarda dursun. Biz şimdi meselenin başka bir tarafına vurgu yapalım.
Bizler Müslümanlar iman ederken Allah’ın peygamberlerine de iman eden bir ümmetiz. Dolayısıyla iman ettiğimiz peygamberlerden biri de Hz. İsa’dır. Hz. İsa’nın doğumuna atfedilen bir tarihi hayırla yâd etmek yadırganacak bir durum değil.
Fakat böylesi manevi içeriği olan bir anı zevk ve eğlence ile sınır tanımadan çılgınlarca, hesapsız, günah tereddüdü olmadan, din ile uygunsuz duran bir şekilde kutlamak bir Peygambere yapılabilecek en büyük hakaretlerin başında gelir.
Eğer bir peygamberin dünyaya gelişi kutlanacaksa onun ve onun Rabbinin razı olacağı güzellikte ve edepte kutlanmalı. Dualar, ibadetlerle bezenmeli…
Hele bir Müslüman ben de Hz. İsa’nın dünyaya gelişini kutlamak istiyorum diyecekse Mevlit Kandilinde olduğu gibi Müslümanca kutlamalı. Bizde böyle güzel bir adet var.
Gelgelelim kendi dünyama…
Kaderciyim biraz. Yaşanan hiçbir şeyin gereksiz ya da sebepsiz olduğunu düşünmem. Ben genelde her yıl yeni yıla girerken Kuran okur ya da namaz kılarım. Bir şeyin başlangıcı, devamının işareti olduğuna inanmışım diyelim. Fakat geçen yıl ilginç bir şey oldu. Bir program vesilesiyle Polonya Başkonsolosu ile tanışmış, karşılıklı telefonlarımızı almıştık. 2015 yılı Noel kutlamaları sebebiyle beni doğrudan arayıp Sent Antuan Kilisesine davet etti. Adamın nazik davetine istinaden biraz da merakla davete icabet ettim. Oradan başladık 2015’e. Ama 2015 bana hiç yaramadı. Çok sıkıntılı, bol imtihanlı bir yıl geride kaldı.
Dedim ya kaderci bir insanım. Demek ki bir güne başlarken hayırla başlanmalı… Bir haftaya başlarken hayırla başlanmalı… Bir aya başlarken hayırla başlanmalı… Bir yıla başlarken hayırla başlanmalı…
Ve Bediüzzaman Said Nursi’nin meşhur giriş kelamı aklıma geldi şimdi: “Bismillah her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız.”
Evet kardeşlerim, eğer Müslüman isek, eğer hayırlı bir yıl bizi karşılasın istiyorsak, eğer bir peygamberin dünyaya gelişine hoş geldin diyeceksek bunu Müslümanca yapalım…
Bismillah ile başlayalım, hayırla başlayalım… Alalım elimize Kuran’ı, sureler okuyalım, hayır dualarda bulunalım…
Ben öyle yapacağım inşallah…
Selam ve dua ile hayırlı başlangıçlar…