Ne oldu, savaş bitti mi şimdi !
Savaş bitti mi şimdi? Sorun çözüldü mü?
Suriye'de meselenin esası neydi, nereye geldik ve uluslararası kamuoyu nasıl bir çözüm haritası şekillendiriyor?
Bölge ülkelerinin, ABD'nin, Rusya ve Avrupa'nın meseleyi ele alış biçimi nasıl da aşağılayıcı, küçük düşürücü. Alay eder gibi; 'bir akşam yemeğinin konusu olacak kadar' önem atfedilen bir sorun mu Suriye meselesi?
Uluslararası kamuoyu, her şeyi bu kadar mı ciddiyetten uzak ele alıyor?
Evet, öyle. Maalesef hep öyleydi. Bugüne kadar hiçbir soruna çözüm üretilemediğinden bunu bilmeliydik. Uluslararası irade dediğimiz şey, hiçbir esaslı meseleye savaş dışında çözüm bulamamıştır.
Savaşlar ise, ahlaki gerekçelerden çok çıkarlar ve güç paylaşımı ekseninde gerçekleşmiştir.
Suriye'de yüz bin insan öldü. Bu sayı bir milyona çıkabilir. Şam yönetimi hem içeride, hem bölgede hem de uluslararası kamuoyunda itibarını sıfırladı. Ayakta kalması için zımni bir işbirliği, konsensüs mü söz konusu?
Kimyasal saldırılar, uluslararası kamuoyunu zorla da olsa hareketlendirdi. Yüz bin insanın ölümünü umursamayan ABD ve Avrupalı 'müttefikler', 'sınırlı müdahale' diye bir kavramı dillendirmeye başladı.
İki gündür yeni bir durum çıktı ortaya. Şam, Moskova ve Tahran ittifakı, Şam yönetiminin kimyasal silahları teslim etmesi şeklinde bir taktik manevra geliştirdi.
'Sınırlı müdahale' kavramını ortaya atan gönülsüzler bu teklife adeta sarıldı. Sanki Suriye'yi değil de kendilerini kurtarmaya çalışır bir görüntü vermekten çekinmediler bile.
Peki mesele kimyasal silahlar mı? Kimyasal silahlar gidince iş bitiyor mu? Kimyasal silahların ne kadarının teslim edildiğini kim denetleyecek? Kimyasal silahları teslim eden Suriye yönetimi aklanacak mı? Bu manevra sonrası Suriye için nasıl bir çözüm paketi sunulacak?
Hiçbir şey belli değil.
Kimsede bir adım sonrasına ilişkin hazırlık yok, öngörü yok. 'Peki bundan sonra ne olacak' sorusuna cevap yok.
Oyun mu oynuyorsunuz?
Dalga mı geçiyorsunuz?
Kimi kandırıyorsunuz?
Kan üzerinde dans ediyorsunuz?
Suriye halkının kanı üzerinde tepiniyorsunuz!
Şimdi anlıyoruz ki, G-20 Zirvesi'nde ABD-Rusya arasında böyle bir pazarlık yapılmış. Bir pazarlık olduğunu biliyorduk ama böyle olduğunu bilmiyorduk.
ABD yönetiminin teklifi doğru dürüst düşünmeden 'evet' demesi, belki Kongre oylamasının ertelenmesi bunun göstergesi.
İsrail'in güvenliği ve İslamcı unsurlarının oluşturduğu 'tehdit' onlar için bir milyon insanın ölümünden daha geçerli bir sebep.
Ahlaksızca bir yaklaşım bu.
Suriye'de savaş mı istiyoruz? Hayır..
Suriye'ye askeri müdahale mi istiyoruz? Hayır.
Suriye halkına yönelik kıyımın devam etmesini mi istiyoruz? Hayır..
İmkansız gibi de görünse, bir çözüm paketinin zorlanması ihtimalinin bir kez daha değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Özellikle, meselenin alay edercesine, insan onurunu hiçe sayarcasına bir hafiflikle ele alındığı gerçeğinden hareketle, hiç değilse, öfkelerimizi ve kararlılıklarımızı biraz erteleyip kanın durdurulmasına yoğunlaşılmasını istiyoruz.
Şam yönetimi şunu bilmeli: Bu rejim, bu iktidar, ayakta kalabilme özelliğini çoktan kaybetti. Rusya'nın manevralarıyla, İran'ın 'esaslı' destekleriyle kaçınılmaz sonu sadece erteleyebilir. Suriye'yi kuşatıcı devlet olma ehliyetinden hiçbir zaman söz edilemeyecektir.
Muhalifler de şunu bilmeli: Dış müdahaleye ayarlı rejim değişikliği sizi zafere ulaştırmayacaktır. Müdahale, sizin önceliklerinize göre olmayacaktır. Herkes kendi oyununu kuracaktır. Oyunun kurbanı beklediğiniz gibi sadece Şam yönetimi olmayabilir. Müdahalenin kurbanı siz bile olabilirsiniz.
Öfke ile cephe savaşı verenlerin dışında ümitsizce kıyımların durdurulması yönünde çaba sarfedilmesini savunuyoruz. Bunu savunmak zorundayız. Çünkü çözüm ancak kanın durmasıyla mümkün olacaktır. Kan üzerine kurulacak çözüm, yıllarca sürecek yeni düşmanlıkları, çatışmaları besleyecek ve Suriye asla huzur bulmayacaktır.
Sınırsız bir savaş ihtimali var. Acımasız, serseri, kime ne kadar zarar verebileceği kestirilemeyen bir kriz var. Suriye'yi sadece rejim-muhalefet çatışmasına göre algılamayalım. Örgütler savaşı, bu çatışmadan çok daha uzun sürebilir, ülkeyi daha büyük yıkımlara götürebilir.
Rusya ve İran'ın tavrı ile Batı'nın tavrı, yeni yeni cepheler açabilir. Savaş kontrol edilemez noktaya gelebilir.
Hep şu hata yapıldı: Suriye meselesi 'kolay' bir mesele gibi algılandı. Şahsen bu krizin Irak işgalinden daha yıkıcı sonuçlar doğurabileceği ihtimali göz önüne alınmalı.
Özellikle, 'kimyasal silahlarını ver sana saldırmayacağım' şeklinde bir tiyatro sahneye konulunca endişe daha da artıyor.
Madem bu silahlar teslim edilebiliyor o zaman hadi biraz daha da baskı yapıp kanı durduralım. Silahları teslim alıp köşenize çekilirseniz, orada kalırsanız, Suriye'yi kendi başına bırakırsanız insanlık suçuna hepiniz ortaksınız demektir.
Türkiye, ABD, Rusya ve İran; insanlık adına atılacak en büyük adım stratejik hesaplarımız değil, kanı durdurmaktır. Bu adım atılmadıkça, hiçbir çözüm olmayacak, müdahale bile belki sorunu daha da içinden çıkılmaz hale getirecektir.
Belirlediğimiz pozisyonlar, Suriye meselesini şiddete kilitledi, hareket edilemez hale getirdi. Dostluklarımız veya düşmanlıklarımız olduğu yerde kalsın. Ama insanlık adına sadece bu adımı atalım.