Ona aşık olmam kader mi?
Ben 4 yaşında bir kızı olan dul bir bayanım. Hayatımda bekâr biri var. Beni sevdiğini söylemesine rağmen benimle "sonunun olmayacağını" dile getiriyor. Ailesinin beni kabul etmeyeceğini söylemek istiyor. Sonunda ayrıldı. Yaşadığım bu ilişkinin sorumluluğunu Allah'a yüklemiyorum.
Bu ilişkiyi yaşamak kendi seçimimdi. 3 yıl boyunca çok sevdim, her kahrını çektim. Bu ayrılık kader mi, yoksa onun kararı mı? Ben neden bu kadar acı çekiyorum, neden özlüyorum, neden hâlâ onu istiyorum? "Bizi birbirimize nasip etsin, barıştırsın" diye Rabbime dua ediyorum. Sabredip beklemekten, dua etmekten başka hiçbir şey elimden gelmiyor.
Ettiğim dualar onu bana getirir mi? Kaderimde onunla bir evlilik yoksa dualarım bu evliliği oldurur mu? "Belki de böylesi hayırlıdır, kaderdir, nasip değilmiş" diyorum ama böyle "elim kolum bağlı durmak" çok zoruma gidiyor. Birleşmemiz için Allah'a dua mı etmeliyim, yoksa her şeyi Allah'a bırakıp beklemeli miyim? Sonumuz yoksa neden kalbim, aklım, fikrim hâlâ onunla dolu? Rabbim bu aşkı içimden neden söküp almıyor? Bendeki aşk kadar onun da kalbine neden benim aşkımı vermiyor? (Rumuz: Özlem)
Sorunuzu oldukça özetledim. Çok detaya, tekrara girmişsiniz. İlişkinizin bu şekilde sonuçlanmasını, bitmesini normal görmelisiniz. Niyetiniz evlilik ise bu beraberliği 3 sene gibi uzun bir süre devam ettirmemeniz gerekirdi.
Çocuğun ailesi de onaylamıyor, kabul etmiyor ve sizi istemiyorsa, ısrar etmeniz bir fayda sağlamamış, size müspet bir dönüş olmamış.
Çünkü neredeyse çoğu anne babalar, bekâr gençlerini çocuklu dul bir bayanla evlendirmek istemezler. O kişi bunu size söylemişse, duygusallığınızı yenerek bu görüşmeye ve ilişkiye bir nokta koyup sonlandırmanız gerekirdi.
Böylece ne bir beklenti içinde olurdunuz ne de kendinizi bu kadar yorar, yıpratırdınız. Siz evlilik yapmış bir insansınız, bir çocuk annesi olmuşsunuz. Bundan sonraki hayatınızı mantık ve muhakeme üzerinde kurmaya çalışmalısınız. Çünkü burada sizin kendi geleceğiniz kadar çocuğunuzun da geleceği söz konusu...
Kaderin cilvesi nereye kadar?
"Bu bir kader mi, kısmet mi?" diye düşünüyorsanız, tabii ki kader ve kısmettir. Küçük olsun, büyük olsun insan hayatında kaderin dışında olan bir şey var mıdır? Siz nasıl bir şey istiyorsanız, nasıl bir tercihte bulunuyorsanız, kader hükmünü ona göre veriyor.
"Duanız kaderi değiştirir mi?" Değiştirmeye değiştirir de şartlara, kurallara ve usule uygun olunca değiştirir. Peygamberimizin buyurduğu gibi, "Kabul edilmeyecek duayı" da etmemek lazım.
Çünkü şartlar oluşmamış, olay sizin aleyhinize gelişmiş. Ayrıca sünnette var olan ölçülere göre hareket edilmemiş. Nikâh gibi bir akit/sözleşme olmadan 3 yıl kadar size dinen yabancı bir erkekle birliktelik kurmuş, beraber olmuş, görüşmüş, konuşmuş "gönül ilişkisi" yaşamışsınız.
Daha sonra bu yaşananlar size sıkıntı, pişmanlık ve acı dolu günler olarak dönmüş. Aşka kimsenin diyeceği bir şey yoktur, kalbinize söz geçiremeyebilirsiniz, ama aklınıza hakim olabilirsiniz.
Her olayın bir irade boyutu vardır, bir kader cephesi mevcuttur. İradenizi inancınız istikametinde kullanırsanız, kader karşınıza sürpriz/cazip gelişmeler çıkarabilir.
Bunun için "Dağ dağa kavuşamaz ama insan insana kavuşur" misali, elinizden gelmeyen, gücünüzü aşan konularda kadere teslim olmaktan, olayların seyrini Allah'a havale etmekten başka bir şey yoktur.
Kendinizi yıpratmayın, Allah'a teslim olun, O'ndan af ve mağfiret dileyin, hayırlısını dileyin, nefsinize değil de vicdanınızın sesine kulak verin. O zaman teskin olacak, sükûnete kavuşacak, sakin bir hayat yaşayacaksınız.