Paralelciler, kendilerine özgürlükçü... Bize, yağsın dâvâlar!
“Bağırtı”larına bakarsanız, zannedersiniz ki; “etlerinden et koparılıyor!”
Ama, mesele şu:
Adamlar; “haber” veya “yorum” gibi “gazetecilik faaliyetleri”nden dolayı değil, “ortaklarını maddi zarara uğratmak”tan dolayı yasaya takılmışlar!..
Fakat, bağırıyorlar:
“Medyaya baskıııı!..”
“Basına sansür!”
İstiyorlar ki;
Medya “özgür” olsun, herkes her istediğini yazsın!.. Hatta, “ispiyonculuk, casusluk” bile yapabilsinler!..
“Bu yoğurdun bolluğu nerede?” diye sormadan önce, diyelim ki; “tamam, medya özgür olsun!.. Gazeteciler, casusluk bile yapsa, haklarında dâvâ açılmasın!.. Hele hele, hiç tutuklanmasınlar!”
Anlaştık mı?..
“Anlaştık!”
Herkese mi?..
“Herkese!”
Peki ama, sizin yaptığınız “kendine Müslümanlık” ya da “sahtekârlık” değil mi?..
Diyeceksiniz ki; “Nasıl yani?”
Nasılı şu efendim:
Bu “Paralelci”ler var ya, “medya özgür olsun!.. Basına sansür uygulanmasın!” diyorlar ya, bunu “sadece kendileri için” istiyorlar, iyi mi?..
Başka gazeteler, başka televizyonlar ne olursa olsun ama “Paralelci Medya”ya dokunulmasın!.. Hele hele Fetullah Gülen’e tek lâf edilmesin...
Edersen ne olur?..
Doooğru mahkemeye!..
9 DAVADAN 4’Ü BANA!
Efendim, dün Bakırköy Adliyesi’nde “Akit’in 9 duruşması” vardı... 8’i Paralelci’lerin açtığı dâvâlar idi... Bu “8 dosya”dan 4’ü de benimdi!.. Avukatımız Ali Pacci ile birlikte; “tam 3 saat” duruşma salonunda kaldık...
Öncelikle şunu söyleyeyim:
Fetullah Gülen’in dâvâlarını, artık Orhan Erdemli, Hasan Günaydın ve Nazif Aktaş gibi “usta”lar değil, “çömez”ler yürütüyor!.. Elbette, “genç”lerin de önü açılmalı ama bu “çömez”lerin olan-bitenden haberleri yok ve baltayı taşa vurduklarının farkında bile değiller!..
TMSF”NİN HABERİ VAR MI?
Haa, bir çift söz de, Bank Asya’ya el koyan TMSF’ye!..
Bankaya el konuldu ama, “Bank Asya’nın eski avukatları” hâlâ görevde ve “eski dâvâları takip ediyorlar!”
TMSF’nin bundan haberi var mı?..
Varsa, niye müdahale etmeyip “TMSF adına hareket etmelerine” göz yumuyorlar?.. Haberleri yoksa da, işte haber verdim... Araştırsınlar bakalım; “Abla-Avukat” hanımı kim görevlendirmiş?..
ALÜFTE DİYEN KENDİSİ!
Dedim ya, dün Bakırköy Adliyesi’nde “4 duruşma”ya katıldım... 3 dâvâyı Fetullah Gülen açmış, bir dâvâyı da, Bank Asya!..
Meselâ, 7 Mart 2014 tarihli ve “Ses kasetleri tutmadı... Seks kasetleri verelim” başlıklı yazımda şunu sormuşum:
Tekrar sorayım; “Mut’a zinadır, zina da haramdır... Peki zina kasetlerini yayınlamak helâl midir?”
Bu sorunun neresinde “iftira” var, neresinde “hakaret” var?..
Ve neresi yalan?..
Malûm, bir de “Alüfte” meselesi vardı... Fetullah Gülen’in, kendi internet sitesinde şöyle bir konuşması yayınlanmıştı: “Bana akşamüstü bir telefon geldi. Burada (Pensilvanya’da) akşamdı. Türkiye’de de gece yarısıydı sanıyorum. Dediler ki nefsine uyarak bir yerde bir alüfte (fahişe) ile buluşmaya gidiyor ve aynı zamanda birilerinin de komplosu söz konusu olabilir. Türkiye’de onu tanıyan bir arkadaşa telefon ettim. Kalk dedim, gece yarısı deme evine koş git. Bu bir komplo meselesi ise şayet, günümüzde geldiği konuma gelemezdi... Bu mevzuda belki 10 tane hadise sayabilirim...”
Malûm, bu konuşma çok eleştirildi...
Herkes; “Bir Cemaat liderinin bu işlerle ne alâkası olabilir?” diye sordu...
Öyle ya;
Bir Cemaat lideri; Türkiye’de birinin, gecenin bir vaktinde bir “Alüfte” ile buluşmasını nasıl bilebilir ya da “benzer 10 tane hadise”yi nasıl önleyebilir?..
Demek oluyor ki; Fetullah Gülen bu işlerle ilgileniyor...
Bu da “hakaret”miş iyi mi?.. “Fetullah Gülen’in çömez avukatları” bunun için de “dâvâ” açmışlar!..
Bunu hatırlatınca, Hakim Bey’e dediler ki; “Bakın, yazısındaki hakareti, savunma yaparken de sürdürüyor!”
Ne hakareti Allah aşkına!..
Sadece “durum tesbiti” yaptım!..
“ALLAH’LA KONUŞAN”(!) KİM?
12 Mart 2014 tarihli ve “Bir türlü anlayamadığım ve içinden çıkamadığım işler” başlıklı yazımda da, “örnekler” verip, demişim ki:
Fetullah Gülen, “çıkarları” için herkesi ve her şeyi kullanmış...
(....)
Bunlar da bir şey mi?..
Adam; “hâşâ, Peygamber Efendimiz’i kullanıyor, Peygamber Efendimiz’i!..”
Hatırlarsınız... O’nu, Samanyolu’ndaki dizide, bir “kamyonet kasası”na bindirmişlerdi!..
Hatta ve hatta;
Gülen, “Allah’ı kullanıyor, Allah’ı!”
Bir defasında, yazarımız Latif Erdoğan’a; hâşâ “Allah ile konuştuğunu” söylemiş...
Cenab-ı Allah, Fetullah Gülen’e demiş ki; “Kainatı Hazreti Muhammed (sav) için yarattım, senin için de devam ettiriyorum!”
Söyleyin Allah aşkına;
“Sağlıklı bir ruh hâli” midir bu?..
Ya “ruhsal bir hastalığı” var, ya da “şizofrenik bir vak’a”dır!..
İşte böyle bir adam; herkesi ve her şeyi kullanır!..
İşte bu ifadeler, “hakaret”miş!..
Takdirini sizlere bırakıyorum!..
ANINDA SATTILAR!
Haa, bir de; “Peygamber Efendimiz’in kamyonete bindirilmesi” meselesi var ki; “Gülen’in avukatları”, bu konuda ne dese beğenirsiniz?..
Dediler ki;
“Televizyon dizilerini yapımcı şirketler çeker... O dizinin müvekkilimizle hiçbir ilgisi yoktur!”
Yüzlerine baktım, acı acı güldüm... Çünkü efendim; gördüğünüz gibi, hem Samanyolu’nu, hem Hidayet Karaca’yı anında sattılar!..
Bu “çömez”ler var ya, “genç” oldukları için, bilmiyor olabilirler... Oysa, Zaman gazetesinde “Gülen’e danışılmadan” giren, bir tek haber yoktur!.. Samanyolu’nda yayınlanan “dizi filmler”in senaryolarını ise; Hidayet Karaca’nın, Pensilvanya’daki Fetullah Gülen’e okuduğunu cümle alem bilir!.. Ama, “çömez”ler bilmiyor!..
Hayret bir şey!..
NE ZAMAN SUSTU Kİ?
18 Mart 2014 tarihli, “İhanet, iftira, gammazlama... Hepsi bu Zaman’da, hepsi Gülen’de” başlıklı yazımda “Gülen-Dumanlı röportajı” ile ilgili olarak demişim ki:
l Neymiş;
Şimdiye kadar “herkes konuşmuş, o susmuş” ama artık “o konuşacak”mış!.. Zaman gazetesi öyle diyor, Ekrem Dumanlı öyle diyor!..
İyi, hoş da;
Fetullah Gülen’in BBC’ye, Wall Street Journal ve Financial Times gibi “Siyonist medya organları”na verdiği demeçler “konuşma” sayılmıyor mu ki, “şimdi konuşuyor” olsun!..
Sahi, Fetullah Gülen, niye konuştu Zaman gazetesine?.. Bu, bir “rütbe tenzili” midir, yoksa “kayan Cemaat tabanını tutma” çabası mı?..
Yoksa, “Zaman’ın eriyen tirajını durdurma çabası” mıdır?..
Bir de, “Alvarlı Efe”den bahsetmişim ki, bu olayı ben uydurmadım... O konu, Fetullah Gülen’in “Küçük Dünyam” adlı kitabında geçiyor!..
Peki, bunun “hakaret” neresinde?..
“FİRAVUN” DİYEN KİMDİ?
Bir de, 19 Mart 2014 tarihli, “Peki o söylem ve eylemler Fetullah Gülen’e yakıştı mı?” başlıklı yazım var...
Demişim ki:
l Dün, Fetullah Gülen’in Zaman’dan Ekrem Dumanlı’ya verdiği “mülakat”ın bir bölümüne değinmiştim... Bugün de, kaldığımız yerden devam edelim.
Ekrem Dumanlı soruyor:
“Son dönemlerde zat-ı âliniz hakkında akla-hayale gelmeyen iftiralar atıldı... (...) Cevap vermediniz?”
Fetullah Gülen cevap veriyor:
“Elbette çok üzüldüm... Canım sıkıldı... O galiz tabirleri (...) mü’minlere karşı ehl-i küfrün bile tarih boyunca kullandığını hatırlamıyorum.”
Gülen’in üzüldüğü ve canının sıkıldığı o tabirler şunlardı:
“Paralel Yapı!.. Paralel Devlet!.. Çete!.. Örgüt!.. Ananas İttifakı!.. Tuzluk!.. Örgüt Lobisi!.. Vaiz Lobisi!.. Çete reisleri!.. Okyanus Ötesi!.. İçi ve dışı boş alim müsveddesi!.. Haşhaşiler!.. Yalancı Peygamber!.. Kainat İmamı olduğu iddia edilen zat!.. Sen Hoca mısın, istihbarat örgütünün başı mı?.. Pensilvanya yönetimindeki Neo-Ergenekon!”
Bu tabirlerden üzülen, canı sıkılan Fetullah Gülen, ilk “galiz tabir”leri “kendisinin kullandığını” hatırlamıyor mu acaba?..
Unutmayalım ki; daha “dershane tartışmaları”nın başladığı ilk günlerde; Tayyip Erdoğan, henüz ağzını açıp, tek kelime bile etmemişken, Fetullah Gülen, bir “hoca” olarak, “en ağır küfür”leri “boca” etmişti Erdoğan’a;
“Firavun!.. Karun!..
Tımarhanelik deli!” demişti...
Erdoğan yine cevap vermeyince, bu defa “Beddua”lar yağdırmıştı!
İşte o “beddua”dan sonradır ki; Tayyip Erdoğan da ağzını açıp, Pensilvanya’ya yüklenmeye başladı!..
Ne yani; Fetullah Gülen “üzülüyor” da, Tayyip Erdoğan’ın “üzülmek” ve bu üzüntüsünü dışa vurmak gibi bir hakkı yok mu?..
BU LOGOLAR TESADÜF MÜ?
Bir başka yazımda;
Cemaat’in, “Piramit” ve “tek göz” tutkusunu sorgulayıp, demişim ki:
l Bank Asya’nın logosu da tıpkı “piramit” gibi... Al “Mısır piramitleri”ni, koy içine, cuk diye oturur!.. Ama siz; “Bank Asya’nın logosu”nun içine “Mısır piramitleri”ni değil de, yine Cemaat yönetimindeki “Kimse Yok Mu” derneğinin ambleminde bulunan “göz”ü alır, piramidin tepesine oturtursanız, “ABD’nin 1 Dolar’ı”ndaki “masonik işaret”i elde etmiş olursunuz!..
Bazı okurlarım; “Kimse Yok Mu” derneğinin amblemindeki “tek göz” için “uçuk yorumlar” yapıp; bu gözün “Deccal’in tek gözü”nü sembolize ettiğini ileri sürseler de, ben aynı görüşte değilim!..
Ama Bank Asya’nın logosu ile Kimse Yok Mu’nun amblemi birleşince, ortaya gerçekten de “Masonik bir işaret” çıkıyor!..
Bu amblem ve logolar “bilinçli” mi yapıldı, ortaya “tesadüfen”(!) mi çıktı, anlayamadım!..
Bir “bilgi verin” dedim... Herhalde yanlış anlamış olmalılar ki, tutmuşlar “mahkemeye vermişler” iyi mi?!?..
İşte bunların “medyaya özgürlük”ten, “ifade hürriyeti”nden anladıkları bu!.. Her şeyi, “sırf kendileri için” istiyorlar!..
Kendilerine “özgürlük”,
Bize “zindan” istiyorlar!..
Ama yılmak, korkmak yok!..
Sormaya, sorgulamaya devam!..
***************************************************************************
Gündem yoğun... Olaylara birer kanat çırpıp geçelim!
l “Önce Can, Sonra Canan” demişler... ABD Büyükelçisi Bass; bir-iki gün önce Can Dündar için Cumhuriyet’i ziyaret etmişti... Dün de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret edince; atalarımızı haklı çıkardı: “Önce Can, sonra Canan!”
l “Diyarbakır’daki ilk Osmanlı eseri” olan Fatih Paşa ya da Kurşunlu Camii’ni yakan PKK’lı teröristler; Ulu Cami başta olmak üzere, Sur’daki birçok camide “ezan da okutmuyor”muş, iyi mi?..
Bu ülkedeki ve dünyadaki “cami”ler neler gördü neler?.. Kimi İT oğlu İT’ler “ahır” olarak kullanıp, içine hayvan bağladı!.. Kimi “kirli postal”larıyla girdi!..
Ama PKK’nın yaptıklarını hiçbir düşman yapmadı... Bu “Marksist ve Ateist Sorospu Çocukları” hem camiyi ateşe verdi, hem de, ortamı; “camilerde ezan okunamaz” hâle getirdi!..
Bunlar “Yahudi tohumu” mudur, nedir?
l “Sınırımıza Rus uçakları, Güneydoğu ve Batı’ya Rus uşakları” saldırıyor!.. Malûm; Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde İHH ve Uluslararası Öğrenciler Kulübü’nün açtığı “Nepal’de Müslüman Olmak” isimli fotoğraf sergisi, “Rus-PKK işbirlikçisi yaratıklar”ın saldırısına uğradı!.. Putin, “Düşen uçağın intikamını alacağız” diyordu ya, herhalde “uçak”larından sonra, “uşak”larını saldı ortalığa!..