Ya Mesaj! Ya Masaj!
Asırlar önce yaşamış muhterem bir mürşidimizin;
“Allah’ın ve Müslümanların düşmanları, (İsrail, İngiltere, Fransa, Almanya, Amerika, Çin, Rusya Vs. gibi ) Devletler yeryüzünün çoban köpeklerine benzerler!
Çoban köpekleri sahibinin izni olmadan kimseye saldıramazlar!
Allah, kendisinden uzaklaşan Mümin kullarını bu çoban köpeklerinin saldırıları yoluyla geriye döndürtüp, tekrar kendisine koşturuyor!” nasihat ve uyarılarını ibretle okumuştum.
Nitekim şairimizin;
“Kula bela gelmez, Hak yazmayınca!
Hak bela yazmaz, kul azmayınca!
Hak, kuldan İntikamı kul ile alır!
Din, irfan bilmeyen bunu kul etti sanır!
Hakk’ın emri olmayınca sanki yaprak kıpranır!” şiirinde ifade ettiği gerçeği asrımızda çok acı bir şekilde yaşıyoruz!
Müslümanlar, Hak’tan, hukuktan, adaletten ve güzel ahlaktan uzaklaşınca, yeryüzünün çoban köpekleri “İsrail ve uşakları” üzerimize saldırdılar! Bu saldırılar bizi tekrar sahibimiz Allah’a koşturdu.
Elhamdulillah! Ya Mesaj, Ya Masaj!
Bosna’da, savaş öncesi Cuma günleri bile camilerde cemaat yok idi. Ama Balkanlar’ın çoban köpeği Sırp ve abilerinin saldırıları Bosnalı, Kosovalı kardeşlerimizi Allah’a koşturdu. Bugün savaş zamanları tıpkı deprem aylarında olduğu gibi, camiler dolup taşıyordu! Ya İlahi Davet Mesajıyla uyanıyoruz! Ya da felaketlerin, afetlerin, işgallerin ve savaşların mesajıyla!
Filistin topraklarında gevşeyen şımaran Arap toplumunu Allah’a döndürmekle görevli çoban köpeği Yahudilerin saldırıları de diriliş toplumunu oluşturuyor!
Ya Mesaj Ya Masaj!
Irak’ta, Suriye’de çoban köpeklerinin saldırıları yöre halkına da adeta bir diriliş masajı oldu.
Yıllarca tebliğ davet ve sohbet mesajlarıyla uyanmayanları, Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah, yine merhametinden düşman masajlarıyla uyandırıyor!
Ya Mesaj Ya Masaj!
Bugün, Balkanlar’da olduğu gibi ülkemizde de çoban köpekleri olan düşmanlarımızın saldırıları durduktan sonra, dünyevileşme hastalığı sebebiyle kalplerimiz yeniden katılaştı. Ahlaki değerleri mumla arar olduk! Haramlarla Allah’tan uzaklaşma hastalığı hızla yayılıyor!
Ve şu Ayeti Kerimelerin acı neticelerini yaşarken inanın ölümü özler olduk!;
“Allah; ahlaki değerlerinizin çökmesi sebebiyle, üzerinizden veya ayaklarınızın altından size bir azap göndermeğe ve toplumsal birlik ve beraberliğinizi paramparça ederek sizi birbirinize düşürmeğe ve kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya gücü yetendir. Bakın; insanların hakikati tüm berraklığıyla kavramaları için, ayetlerimizi nasıl farklı açılardan ve zengin örneklerle tekrar tekrar açıklıyoruz! Böylece onları uyarıyoruz ki, yarın hesap gününde hiçbir mazeretleri kalmasın..(Enam suresi 65)” “Kendilerine Rahman olan Allah’ın ayetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanan gerçek Müminlerden sonra bozuk bir toplum geldi. O toplumlar namazı terk ettiler! Ve ahlaki değerlerini yitirerek nefsi arzularına uydular! O suçlu toplum Cehennemin Gayya kuyusuna atılacak! Ancak ölüm gelmeden pişman olup, günahlarından tövbe eden, iman eden, namaz, zekât, cihad vs. gibi salih amel işleyenler affedileceklerdir! Tövbe edip, İslami hayata dönenlerin zerre kadar hakları yenmeyecek, Rahman olan Allah’ın vaad ettiği Adn Cennetlerine gireceklerdir! (Meryem Suresi 57-58-59)” İlahi mesajlarından ders alıp, başımızdaki belaların kendi suçlarımızın karşılığı olduğunu artık anlamalıyız! Ve düşmanlarımızın bizi bombalarla füzelerle masajlamasından artık birlikte kurtulmalıyız.
Evet, Ana Hayat Yasamız Kur’an-ı Kerim’in özeti “Ya mesaj! Ya Masaj ”cümlesidir!
Ya Allah’ın İlahi Mesajlarını yaşayarak tedavi olacağız, ya da afet, fitne, savaş masajlarıyla uyanacağız. Ya hayatta ölü kalpli yaşarken, ya da kabir evimizde gerçekleri gördüğümüzde! Tercih bizim!
Bunun için;
Hepimizin, Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri gibi ahlakı hamide sahibi bir mürşidi kamil muallime o kadar ihtiyacımız var ki!
Ölmüş kalplerimizi diriltecek tefekkür, tezekkür, teşekkür ve cihad ilaçlarını sunan ve şeyhine değil, sadece Allah’a çağıran gerçek tasavvuf okullarına talebe olunmadan ve fert, toplum ve devlet olarak, İslami ilkelere dönülmeden bu yangınlar asla sönmeyecek!
Çünkü; Musul’u, Kerkük’ü, Erbil’i, hatta Dünya’yı da elde etsek, ahlakını güzelleştiremeyen ve ahirete hazırlanamayan ve dengesiz zenginleştirilen toplumlar da, vallahi barışı ve mutluluğu asla elde edemezler!
Cumamız tatil olması dileğiyle mübarek olsun.
Sadece Allah’a emanet olunuz!
Selam, sevgi ve duayla.