Hasan KARAKAYA

Hasan KARAKAYA

Rusya sana söylüyorum... İran-Suriye-PYD sen anla!

Rusya sana söylüyorum... İran-Suriye-PYD sen anla!

Her ne kadar biz;  2 Ocak ve 19 Ocak 2014’ten bu yana, yani “Hatay/Kırıkhan ve Adana/Ceyhan’da MİT TIR’larının durdurulması” ihanetinden bu yana “Bayırbucak Türkmenleri”ni konuşuyor olsak da, Bayırbucak Türkmenleri, aslında 20 Ekim 1921’den bu yana, Türkiye’nin gündeminde!.

Kısa bir malûmat:

Bugünkü Bayır ve Bucak nahiyeleri, Osmanlı döneminde İskenderun’a bağlıydı.

20 Ekim 1921’de; Lozan Anlaşması ile bırakmak zorunda kaldığımız topraklardan biri de Bayır ve Bucak nahiyeleridir!..

1937-1939 döneminde, Hatay anavatana bağlandı ama, Bayırbucak Türkmenleri, maalesef Lazkiye’ye bağlanarak, Suriye tarafında kaldı...

ŞANDIR’A SORMAK LAZIM!

MHP’nin eski Grup Başkanvekili Mehmet Şandır da, bir “Bayırbucak Türkmeni”dir!..

Dün Zaman gazetesinde yayınlanan demecinde özetle demiş ki:

“2011’den bu yana Suriye’de bir Türkmen kıyımı yaşanıyor... İktidar, Türkmenlere yardım konusunda samimi değil!.. Türkiye’nin desteği yeterli değil... Türkiye, Rusların oraya saldırmasına engel olmalıydı!..”

Tamam, farzedelim ki, “Türkiye’nin Türkmenlere yardımı yetersiz”dir, peki Mehmet Şandır’a sormak lâzım değil mi: 

“Siz, ne yaptınız?”

Öyle ya;

“MHP Genel Merkezi veya MHP’li belediyeler olarak siz hangi yardımı yaptınız Bayırbucak Türkmenleri’ne?.. Birkaç TIR gıda maddesi olsun gönderdiniz mi?..”

Tamam;

“2-19 Ocak’taki 2-3 TIR’lık yardım” elbette yeterli değil... Başbakan Ahmet Davutoğlu; “MİT TIR’larına yaklaşık 1.5 sene önce operasyon yapanlar, bugünkü katliamlardan sorumlu olan çevrelerdir” derken, herhalde “yardımın yeterli olduğunu” söylemiyor!.. Tam aksine; “Paralel İhanet Çetesi’ni deşifre” ediyor ve topluma, “Düşmanını tanı” mesajı veriyor!..

TÜRKİYE OLMASAYDI!

Kaldı ki;

Türkiye’nin “Bayırbucak Türkmenleri”ne yaptığı yardımlar, 2-19 Ocak’ta durdurulan MİT TIR’larındaki yardımlarla sınırlı değildir...

Türkmenler de ifade ediyor ki;

“Türkiye’nin yardımları olmasaydı, Bayırbucak Türkmenleri bu kadar direnemez, topraklarını bu kadar savunamazdı!”

Dile kolay;

Türkmenler şu anda Rusya, İran, Irak, Suriye ve Lübnan’a karşı, yani “5 ülke”ye karşı savaşıyor!..

Söyleyin Allah aşkına;

“Türkiye’nin desteği” olmasaydı, Türkmenler bu kadar direnebilir miydi?.. 

Hele de o Türkmenler; 

“Rusya”nın da “ABD”nin de sinsi plânlarına “takoz” oluyorsa!..

O Rusya ki, Türkmenlere saldırmakla, aslında “ABD’nin plânlarına hizmet” ediyor, iyi mi?..

RUS UÇAĞINI VURDUK!

Şu tevafuka bakın ki;

MHP’li Mehmet Şandır’ın demeci “Paralelci Zaman’ın manşeti”nden yayınlandığı gün, yani dün “Türkiye bir Rus uçağını düşürdü” iyi mi?..

Hani, MHP’li Mehmet Şandır ve onun gibi düşünenler, oturdukları sıcacık koltuklarda ahkâm kesip; “Türkiye, Rusların oraya saldırmasına engel olmalıydı” diyorlardı ya; daha ne yapsın Türkiye?..

İşte, “Türkmen Dağı’nı bombalayan” Rus uçaklarından birini düşürdü...

Malûm olduğu üzre;

Geçtiğimiz aylarda Türk hava sahasını defalarca ihlâl eden Rus uçaklarıyla ilgili Rus yönetimi uyarılmış, Türkiye’nin hava sahasını tam bir kararlılıkla savunacağı, çevre ülkelere karşı yürürlüğe soktuğu angajman kurallarına bağlı kalacağı hatırlatılmıştı. 

Rusya ise sınır ihlallerini önce kabul etmemiş, ardından “iklim şartları” bahanesine sarılmıştı!..

Türkiye, dün Rusya’ya sınır güvenliği hususunda ne kadar ciddi olduğunu ortaya koyan sert bir mesaj verdi. Suriye’nin Lazkiye kentinden kalkıp angajman kurallarını hiçe sayan Rusya Federasyonu’na ait SU 24 tipi bir savaş uçağı Hatay sınır hattında Türk F-16’ları tarafından vuruldu. 

Hasar alan uçak sınırın Suriye tarafına düştü.

UYARILARI DİKKATE ALMAYINCA!

İstihbarat Şefimiz Murat Alan’ın güvenilir kaynaklardan aldığı bilgiye göre; operasyon, dakika dakika şöyle gerçekleşti:

l Saat 09.24: 2 Rus jeti, sınırın 15 mil gerisinde uyarılmaya başlandı. SU-24 tipi oldukları ve Lazkiye’deki Rus Hava Üssü’nden kalktıkları belirlenen jetlerin uyarıları dikkate almaması üzerine İncirlik’ten kalkan ve havada devriye görevi icra eden 2 Türk F-16’sı bölgeye gönderildi. F-16’ların angajman kurallarına ilişkin ikazlarına aldırış etmeyip telsiz çağrılarına cevap vermeyen Rus uçakları, bir süre sınıra paralel uçup daha sonra Türk topraklarına girdi. 

l 09.23’te saldırı pozisyonu alan Türk jetleri peş peşe Türk hava sahasına giren SU-24’lerden (geride olan) birini havadan havaya güdümlü füze atışıyla vurdu. Kaynakların ifadesine göre uçak 09.24’te ateş alıp sınırın öte tarafına düştü. 

İki pilotun fırlatma sistemini kullanarak uçaktan atladığı, birinin Türkmen güçler tarafından alınarak bilinmeyen bir noktaya götürüldüğü, diğer pilotun ise arandığı ifade edildi. 

LAVROV GELSEYDİ!

“Rus jetinin düşürülmesi” üzerine, Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin dedi ki: “Bu, çok ciddi bir olay!.. Sırtımızdan hançerlendik!”

Bu olay üzerine, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov da, Türkiye’ye sert bir suçlamada bulunarak, bugünkü Türkiye ziyaretini iptal etti...

Lavrov, eğer gezisini iptal etmeyip de Türkiye’ye gelmiş olsaydı, kendisine şunlar söylenecekti:

l “Türkmen Dağı’nda DAEŞ yok, o halde o bölgeyi niye bombalıyorsunuz?”

l 3 Ekim 2015’te Rusya’nın Ankara Büyükelçisi’ni, Dışişleri Bakanlığı’na çağırıp, “ilk ikazı” yaptık, niye dikkate almadınız?

l 5-6 Ekim 2015 tarihlerinde ise; Askeri Ataşenizi Genelkurmay Karargâhına çağırarak ikinci ve üçüncü ikazı yaptık, ama dinlemediniz!..

l 7 Ekim 2015’te, bu defa Rusya Federasyonu Büyükelçiliği Müsteşar Vekili Alexander Kantermirov, Genelkurmay Başkanlığı’na çağrılarak uyarıldı.

l 15 Ekim 2015’te ise, bir Tuğgeneral başkanlığında 12 kişilik Türk heyeti, Genelkurmay Karargahı’nda Rus heyetiyle görüşüp angajman kurallarına sonuna kadar bağlı kalacaklarını hatırlattılar!..

Peki, Rus tarafı olarak siz ne yaptınız?.. Ya Türkiye’yi ciddiye almadınız, ya da kendinize çok güvendiniz ki, Türkmen kardeşlerimizi bombalamaya devam ettiniz...

Tahammülün de bir sınırı vardır...

Türkiye, gerek “uyarı”larının dikkate alınmamasına, gerek Rus uçaklarının “Türkmen Dağı’nda sivil halkı vurmasına” daha fazla tahammül edemedi ve “Rusların anladığı dilden” cevap verdi!..

Olay budur!..

AYAKLARINI DENK ALSINLAR!

Bu olay, sadece Ruslara verilmiş bir cevap değildir... Bundan, İran da, Irak da, Suriye ve Lübnan da gereken dersi çıkarmalı ve ayaklarını denk almalıdırlar!..

Çünkü Türkiye;

“Eski Türkiye” değil!..

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Obama ile görüştü... Görüşmede bundan sonra da diyalog halinde olmaya karar verildi...

Dün İngiltere Başbakanı David Cameron ile görüşüp, “Rus uçağının düşürülmesi” ile ilgili bilgi vermeden önce, “81 ilden gelen öğretmenler”le buluşup, onlara hitap eden Başbakan Ahmet Davutoğlu da, son derece kararlı bir şekilde dedi ki:

“Sınırlarımızın güvenliği söz konusu olduğunda, ülkemizin bu ateş çemberi içinde bekası, vatandaşlarımızın hayatı ve izzeti söz konusu olduğunda her türlü fedakarlığı yapacağımızı ve her türlü tedbiri alacağımızı da cümle alemin bilmesini isteriz. 

Bugün Türk hava sahasını ihlal eden uçaklara dönük olarak silahlı kuvvetlerimizin anında gösterdiği tepkiyi de bu çerçevede ele almak lazım.” 

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bu “ifade”leri; bir “söz”, bir “lâf” olmanın çok çok ötesinde, bir “hodri meydan”dır ki, anlayan anlasın!..

İran anlasın, Irak anlasın!..

Suriye anlasın, Lübnan anlasın!..

Ve elbette;

DAEŞ anlasın, PKK anlasın!..

PYD anlasın, YPG anlasın!..

BU İŞİN ŞAKASI YOK!

“Uyarı”ları dinlemeyen Rusya nasıl “vuruldu” ise, hiç şüpheniz olmasın ki; “Fırat’ın batısına geçmeye” yeltenen PKK ve PYD de anında vurulacaktır!..

Vuruluş şekline de;

Selahattin Demirtaş başta olmak üzere bazı HDP’liler, herhalde “bön-bön, mal-mal” bakacaklardır!..

Denemesi bedava!..

Rusya denedi, ne olduğunu gördü...  İsterse PKK ve PYD de denesin ve başına ne geleceğini görsün!..

Rusya lideri Putin, Türkmen Dağı’nı bombalayarak, “ABD ve Avrupa’ya karşı pazarlık gücünü arttırmak, Suriye’deki üssünü sağlama almak” isteyebilir!..

“Kendi halkının katili Esed” de, “18 ay sonraki Butik Devleti’nin sınırlarını şimdiden belirlemeye” çalışıyor olabilir!..

Ama,  bundan sonra “Türkiye’nin ne dediğini” de dikkate almak zorundalar!..

Aksi halde; vuran, vurulur!..

 ************************************************************************

64. Hükümet üyelerinin yolları açık, yüzleri ak olsun

“64. Hükümet” konusunda; sadece ve sadece “Hayırlı olsun... Allah; yollarını açık, yüzlerini ak etsin” demek herhalde yeterli olacaktır...

Bana göre, Kabine’de “sürpriz” yok!

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da ifade ettiği gibi; “tecrübeli, dinamik, dengeli bir kabine” teşekkül ettirildi ki, milletimize-memleketimize hayırlı olsun... Bu kabineye; aynı zamanda, “genç ve enerjik” demek de lâzım... Meselâ; Berat Albayrak (37), Çağatay Kılıç (39), Fatma Güldemet Sarı (45), Kabine’nin en genç bakanları...

Öyle zannediyorum ki;

Kabine’nin en çok konuşulan ismi, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı’na getirilen Berat Albayrak olacaktır... Tabiî, “eğitim”inden veya “iş tecrübesi”nden dolayı değil, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı” olmasından dolayı konuşulacaktır!..

Bu atamayı; en çok da, “Sözcü kafalılar” takacaktır kafalarına!.. Ne var ki; böyle bir bakış açısı; hem “haksızlık”, hem de “insafsızlık” olacaktır!.. Ne yani; bir insan; Cumhurbaşkanı veya Başbakan’ın “oğlu, kızı, damadı veya yakını” diye hiçbir göreve gelemeyecek mi?..

Bu “eski kafalılığı” bırakalım artık!..

Dedim ya, Kabine’de “sürpriz” yok... 

Hepsi, tanıdığımız, bildiğimiz insanlar...

Hepsinin de; yolları açık, yüzleri ak olsun!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Hasan KARAKAYA Arşivi