Siyasetin yeni dengeleri
Bu seçimin en keskin sonucu kendisini ileride daha fazla belli edecek: 29 Mart seçimi, Türkiye'de varolan üç partili yapıyı biraz daha pekiştirerek sağ-sol çelişkisi üzerine oturan siyasi dengeleri farklı bir zemine kaydırdı.
29 Mart'ta CHP'nin kayda değer kazanımlarına biraz daha yakından bakmakta yarar var: CHP bu seçimde az da olsa oyunu artırmayı başardı ve bunu şimdiye kadar erişemediği kitlelere uzanarak gerçekleştirdi; bu bir... CHP'nin potansiyel liderlerini kendi içinde barındırdığı da ortaya çıktı; bu iki... Üçüncüsü de anlamlı: Ak Parti'nin her seçimde büyüyen ve toplumun en geniş kesitini içinde barındırabilecek bir parti olduğu önyargısı yıkılmakla kalmadı, o yargıyı yıkmak için Ak Parti dışındaki partiler (özellikle CHP ile MHP) sandıkta uzlaşabildi.
Deniz Baykal seçim sonrası değerlendirmeleri istikametinde tavır alır ve partisini dönüştürme yolunda adımlar atarsa, yeni parti arayışı hevesi kimsede kalmaz...
Skalanın karşı tarafında da benzer bir gelişme söz konusu... 'Sağ' veya 'merkez sağ' denildiğinde akla ilk gelen partiler bu seçimde hiçbir varlık gösteremediler; Ak Parti yüzde 40 civarında oyuyla merkezin en geniş yerine kuruldu.
MHP bu denklemde nereye düşüyor?
Elbette 'sağ' bir parti MHP, ancak Türkiye'nin bugününe özgü şartlar 'sağ' ve 'sol' kavramlarını hayli 'flu' hale getirdiği için, 29 Mart MHP'yi denklemin farklı bir ucuna fırlatmış görünüyor. Ak Parti seçim kampanyasını CHP ve MHP'ye eşit oranda yüklenme üzerine kurmasaydı durum ne olurdu, bilemeyiz; ancak kampanyanın üslubu CHP ve MHP tabanlarını birbirine hayli yaklaştırdı. CHP'yi biraz daha sağa, MHP'yi de CHP'ye doğru iterek...
Bu geçişlilik önümüzdeki dönemde de sürerse, bir sonraki seçim öncesinde bu iki partinin ortak hükümet kurmak üzere ittifaka girdiklerini bile görebiliriz. Hatta bu seçimin 'yükselen yıldızlarından biri' sayılabilecek Saadet Partisi'ni de yanlarına alarak... Garip kaçsa da gerçek şu: Ak Parti bu seçimde kendi iktidar alternatifini kendisi oluşturdu.
CHP ile MHP'nin birbirine yakın konuşlandığı siyaset zemininin adına ne diyeceğiz peki? CHP ile 'sağ', MHP ile 'sol' kavramları birbirlerine ters bakıyorlar, ama CHP ile MHP, hiç değilse tabanda ve Ak Parti'ye karşı oluşta birbirlerine hiç de ters bakmıyor. Tek başına 'AKP karşıtlığı' fazla bir anlam taşımadığına göre, bu iki partiyi siyaset zemininin neresine yerleştireceğiz?
İki parti de sağ ve sol gibi geçmişe ait dar kapsamlı kavramları unutmamız gereken bir yakınlaşma içerisinde. Artık siyasete yeni kavramlar getirmek gerekiyor. Ak Parti'yi merkezde tutan, buna karşılık diğer iki partinin (CHP ve MHP'yi) onun karşısında saf tutmalarını anlamlandıran kavramlar...
'Ulusalcı', ya da 'sağ ulusalcı' - 'sol ulusalcı' kavramları meramı anlatıyor, ama kısmen anlatıyor. 'Küreselleşme' karşısındaki tavırları da önemli bu partilerin; her ikisi de bu gelişmeyi 'tehdit' olarak algılıyor ve öyle tavır alıyor. Çok-yönlü dış politika konusunda da çekinceleri var her iki partinin, Avrupa Birliği üyeliği konusunda da... Ortak paydalar üzerinde durulmaya başlayınca, arada, pek az ortak-olmayan nokta olduğu anlaşılıyor. Biri kırsalı diğeri kentliyi daha fazla temsil ediyor... Çarşaf ve Kur'an Kursu açılımını yapan CHP bir adım daha atabilirse 'üniversitelerde türbana özgürlük' isteyen MHP'yle orada da buluşabilir.
İlginç bir gelişme bu ve daha ilginç gelişmelere de gebe.