Toparlandılar ve Gitmeyecekler!
“Tahrir” hürriyet manasına gelmektedir. Evet, hürriyet…
Tahrir Meydanı; demokrat maskeli darbetörlerin, kiralanmış beyinlerin, kısacası baltacıların meydanı oldu…
Artık Tahrir meydanında tuz da ifsat olduğuna göre yemeğe tadını verecek olanlar düşünsün, meydan onların olsun!
Rabiatul Adeviye kavşağı, namlunun ucunda nöbet bekleyen Müslüman Kardeşler Cemaati’nin inanmış insanlarıyla dört ucu açık kilometrelerce uzunlukta bir meydan halini aldı. Adeviye Meydanı…
Mısır genelinde 33 milyonu aşkın insan sokakta. Müslüman Kardeşlerde de “bunca yalan dolanı, bunca dezenformasyonu artık CİHAD temizler” diye kanaat oluşmaya başladı. Bu olayların sonu maazallah iç savaş gözüküyor…
Muhammet Mursi’ye diktatörlük yaftası vurmaya çalıştılar. Halk artık bu iftiralara aldırmıyor. Mursi döneminde bir tane gazeteci tutuklanmadı. Halk, cumhurbaşkanını seçimle başa getirdi. Eski baltacı yönetimden demokrasiye önemli bir adım atıldı. Mursi, Askeri yönetimi tasfiye etti…
Bu adama diktatör yaftası tutar mı?
Tutmaz…
Oma olan oldu. Meğersem Firavunlar hazır kıta bekliyormuş. Tahrir meydanında Selefiler, Şiiler, Yahudiler, Hıristiyanlar, Laikçiler sırt sırta vermiş planın bir parçası oluvermişlerdi. Asker yönetimi devraldı. Yaşasın demokrasi, yaşasın özgürlük, peeee…
Bu arada El- Ezher Şeyhi Muhammet Tayyip, Selefiler ve Kıptilerle beraber Firavunların, hainlerin yanında saf tuttu. Ezher Uleması ise Şeyhin aksine tüm Müslüman Kardeşlerle beraber Adeviye meydanında direniyor…
Bu meydanda devrime inanan insanlar var…
Demokrasi dedikleri şeyin “helvadan put” olduğuna inanan Tahrir’deki baltacılar, kendi putlarını acıkınca yediler. Şimdi farklı bir meydan var Kahire’de!
Adeviye Meydanı…
“Özgürlüğü gerçek özgürlüğün tutsaklığında” arayan inanmış insanlar orada…
Demokratik maskeli imitasyon devrimciler gibi askerden medet uman değil, dipçiğe direnen, namlunun ucunda şahadeti bekleyen cesaret timsali müminler var…
Fikrin fahişeliğini yapmadan, kıvırmadan, dans etmeden, gerçek niyetlerini haykıran inançlı insanlar var…
Tıpkı şehit Hasan El-Benna gibi…
Tıpkı şehit Seyyid Kutup gibi…
Canlarıyla, kanlarıyla, “yeniden dirilmek” adına, “hesaba ve kitaba” olan bağlılıklarını Adeviye meydanında gösteriyorlar…
Çünkü onlar Adeviye Meydanında; Allah'ın Kur’an da “onların hileleri dağları yerinden oynatacak olsa bile Allah bundan haberdar”(İbrahim 46) ayetinin muhatabıdırlar…
Onlar; sabah namazını eda ederken namlunun ucuna taktıkları güllerin ardından kurşun yediler...
Onlar; Tahrir meydanındaki gericilere “darbetörlüğün ve darbenin insanlık suçu” olduğunu haykırıyorlar…
Onlar; bu meydanda “uluslar arası güçlerin diplomatik fahişeliğine rağmen” dünyaya seslerini duyuruyorlar…
Onlar; İslam’ın bir hayat nizamı olduğuna iman ettiler…
Çünkü onlar ölümün “ölümsüzlüğe ölmek” olduğunu biliyorlar…
Onlar; namaz kılarken özgürdürler. Sadece Allah’a kul olup kurşun yağmuru altında ırkçı emperyalizmin oyunlarını bozuyorlar. Onları uykuları bile ibadettir. Çünkü onlar, özgürlüğü gerçek özgürlüğün gölgesinde arıyorlar. Tahrir meydanındaki imitasyon demokratlar bunu anlayamaz, idrak edemez, şuuruna varamaz…
Onlar İsmet ağabeyin(özel) ifadesiyle toparlandılar ve gitmeyecekler…
Selam, barışa inananların üzerine olsun.