Türkiye’yi kuşatma ve yalnızlaştırma stratejisi hız kazanırken...
Küresel sistem, ancak Türkiye’yi bölgede devre-dışı bırakabildiği zaman, bölgedeki varlığını ve küre üzerindeki hegemonyasını sürdürebileceğini iyi biliyor.
O yüzden hem içerden hem de dışardan gerçekleştirilen, dışardan da bir kaç cephede birden hayata geçirilen çok yönlü, karmaşık bir kuşatma ve yalnızlaştırma stratejisi izliyor.
Bu nedenle, bu saatten sonra, büyük hata yapma ve tuzakları görememe lüksümüz olamaz.
ÇOK YÖNLÜ KUŞATMA
Türkiye’yi kuşatma ve yalnızlaştırma planları, önümüzdeki süreçte hız kazanarak artacak. Özellikle de Türkiye’nin savunma sanayisinde attığı önemli adımlar, Fırat Kalkanı’ndan sonra hem arazide hem de diplomaside gerçekleştirdiği çok yönlü açılımlar, küresel sistemin lordlarının tepesini attırmaya yetiyor.
Tam da bu tür nedenlerle, çok yönlü bir kuşatmayla karşı karşıya Türkiye.
Son aylarda Arap halklarında oluşan Türkiye sempatisini tersine çevirmek için yoğun adımlar atıldığı gözleniyor. Sadece “Arap sokağı”nı değil, Arap dünyasını da Türkiye’ye düşmanlaştırmak için her tür şeytanî yola başvuruluyor.
Bu adımlardan biri, Körfez’de yapılan bir gizli toplantıyla gün ışığına çıktı.
Önceki gün Yeni Şafak’ta yer alan bu kritik toplantıyla ilgili “Şer İttifakının Hedefi Türkiye” başlıklı haber pek dikkat çekmedi, nedense! Oysa bu haber, hem Türkiye-Arap dünyası ilişkileri hem Türkiye-İran ilişkileri hem de Türkiye-Batı ittifakı ilişkileri gibi hayatî konularda küresel sistemin ne tür tezgâhlar peşinde olduğunu gözler önüne seren çok kritik ipuçları sunuyor bize.
İRAN BAHANE, HEDEF TÜRKİYE!
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve İsrail’in istihbarat yetkilileri Körfez’de bir yerde yaptıkları bu gizli toplantıda, Suriye yönetimini Arap Birliği’ne çağırma kararı alıyorlar.
Arap dünyasını da, dünyayı da aptal yerine koymak demek bu!
Suriye, bitirildikten, cehenneme çevrildikten sonra mı aklınıza geldi Suriye’ye el uzatmak?
Tiksinti verici, karmaşık, iğrenç ilişkiler bunlar!
Mossad’ın istihbarat şefinin kilit rol oynadığı anlaşılan bu toplantı’nın bilgilerinin Londra merkezli Middle East Eye başlıklı bir sitede duyurulması da çok ilginç!
Toplantıda Mossad’ın şefi Yossi Cohen’in bölgede “asıl tehlikeli ülke”nin İran değil de Türkiye olduğunu vurgulamasına özellikle dikkatinizi çekmek isterim.
Başından beri söylüyorum: İran varlığını İsrail’e, İsrail de varlığını İran’a borçlu.
Emperyalistler yüzyıllık, iki yüzyıllık stratejik planlamalar yapıyorlar.
Emperyalistlerin en önemli stratejilerinden biri, her ne suretle olursa olsun İran’ın önünü açmak, dolayısıyla İslâm dünyasının ana omurgasını ortadan yarmak, dolayısıyla Türkiye’nin bölgenin şekillenmesinde belirleyici olmamasını sağlamak!
İran devrim olduğundan bu yana Türkiye’de kaç darbe tezgâhladı emperyalistler ama İran için “kem küm etmek”ten başka bir şey yapmadılar! Mısır’da Mursi’yi darbeyle gönderdiler ama İran’a Yemen’e kadar yol verdiler, İran’ı Arabistan yarımadasına yerleştirdiler!
Dikkat ederseniz çok yönlü bir kuşatmayla karşı karşıya Türkiye: Bir yandan Türkiye ile İran ilişkilerinin bozulması için her yolu deniyorlar.
Emperyalistler, İran’ın önünü açıyor olabilirler ama Türkiye, İran’la ilişkilerini bozmamalı; İran’a aslâ tam olarak güvenmemeli fakat İran’la ilişkilerini güçlendirmeli, böylelikle İran’ı Batılıların kucağına itmemeli, Batılılar tarafından ayartılmasının önüne set çekmeli.
“TÜRKİYE’YE KARŞI ARAP CEPHESİ” TEHLİKESİ!
Öte yandan da Türkiye ile Arap dünyasının ilişkilerini bitirmek, dahası Arap dünyasını Türkiye’ye düşman etmek, Türkiye’ye karşı bir Arap cephesi inşa etmek istiyorlar.
Türkiye’nin burada izleyeceği strateji, Türkiye’ye karşı Arap cephesi oluşturulması stratejisini yarmak, boşa çıkarmak olmalı.
Bunun için hem Körfez ülkelerinde hem de Sudan’a ve Fas’a kadar uzanan Arap coğrafyasında özellikle Suud ve BAE’nin başını çektiği -emperyalistlerin tepe tepe kullandığı- kukla ülkelerin hem Arap dünyasını hem de genelde İslâm dünyasını nasıl cehennemin eşiğine sürükleyecek iğrençliklere imza attıklarını anlatmalı.
KAMU DİPLOMASİSİ OLMADAN ASLÂ!
Arap dünyasındaki müttefiklerini çoğaltmak için azami gayret göstermeli ve bu tezgâhı öncelikle Arap dünyasının içinde püskürtmeli.
Tabiî bütün bunların en önemli ayaklarından birini kamu diplomasisi oluşturuyor. Türkiye’nin en zayıf olduğu yer burası. Türkiye, bu konuda çok önemli ve hayatî hazırlıklar yapmak zorunda.
Medyada kaybedilen savaş, meydanda kazanılan savaşın da kaybedilmesi anlamına gelir çünkü.