Genel manada terör; belli bir hedefte şiddet, baskı, korkutma ve yıldırma amaçlı takip edilen yol ve yöntem anlamında kullanılır. Terör, organizeli olursa terör örgütü, bireysel olursa terörist eylemi olarak karşımıza çıkar.

Terör ve terörist kavramları insanlığı en çok meşgul eden kavramlardan olmasına rağmen, ortak kabul görmüş bir tanımı da yoktur.  Kimilerine göre terör sayılan eylemler kimilerine göre de terör sayılmayabiliyor…

Tam burada bir soru sormak durumundayız. Terör, ama kime ve neye göre terör? Terörist içinde aynı soru geçerlidir...

Mesela; bize göre terörist olan, başkasına göre bir kahraman olabiliyor. Köroğlu,  devletin nezdinde bir eşkıyadır, günümüz tabiriyle teröristtir. Köroğlu, Bolu Beyi’ne karşı babasının intikamını almak için dağa çıkmıştır. Ama halka sorsanız, o bir halk kahramanıdır. Tıpkı haydut Robin Hood gibi. O da bir İngiliz baronuna baş kaldırmış, Köroğlu’nun Batı versiyonu halk kahramanıdır…

Bu gün dünyanın jandarmalığını yapan ABD’ye göre Kızılderililerin meşhur şeflerinden “Geronimo” bir teröristtir. Ama Kızılderililere sorsanız o bir halk kahramanı, özgürlük savaşçısıdır. Kızılderililer, ABD’nin Ladin Operasyonu’na “Geronimo” ismi vermelerinden ötürü rahatsız olmuşlar ve Başkan Obama’ya kınama  mektubu yazmışlardır…

İsrail’e göre HAMAS bir terör örgütüdür. Filistinlilere sorsanız, HAMAS kurtuluş savaşını veriyordur…

 ABD’nin Afganistan’a ve Irak’a müdahalesini Müslümanlara sorsanız “işgal” harekâtıdır. Kendilerine sorsanız “dünya barışı” adınadır…

Türkiye’ye göre Kıbrıs’a yapılan çıkarma bir ‘Barış Harekâtı’dır. Yunan’a sorsanız ‘işgal’ harekâtıdır...

Dün ABD için Taliban Rusya’ya karşı bir numaralı müttefikti. Hatta Taliban Hareketi’ni bizzat ABD kendisi tesis ettiği söylenir. Bu gün ise ABD’nin bir numaralı düşmanı oluveriyor. Dün Taliban dünya barışına hizmet ediyordu, bu gün ise terörist. Menfaat bitti, ortaklık bitti… 

Dindar, vatanını seven, milli duruş gösteren devlet adamı oldunuz mu, “radikal İslamcılıkla” yaftalanırsınız. Rahmetli Erbakan Hoca’ya yaptıkları gibi! Hatta bazı Batı dergilerinde terörist listesine bile almışlardı. Bu gün Fethullah Hoca, “evrensel barışa hizmet eden” kanaat önderlerindendir. Yarın “terörist başı” ilan ederlerse hiç şaşmayın…

Demek ki terör ve teröriste bakış açısı devletten devlete, halklardan halklara, coğrafyadan coğrafyaya, şartlara göre değişiklik arz etmektedir. Terörün evrensel dilinin aynı olduğunu söyleyenler, mesela, Türkiye’nin terör ve teröristlerle olan mücadelesine nasıl bakarlar?

Bunu yüksek sesle dillendirdiğiniz zaman ezberleri bozuluyor. “One minute” olayında olduğu gibi…

Ezberi bozan birileri çıkınca “terörist, radikal” oluveriyor.  Dünyanın kabul ettiği en büyük dini otoritelerin başında gelen El Ezher Camiası’nın en büyük imamı Ahmet el Tayyip, bu ezberi bozanlardan biridir. Dünya Müslümanlarının hissiyatına da tercüman olmuştur. El Ezher, ABD’yi telin ederken Müslümanların yüreğine su serpmiştir. 

Şeyh El Tayyip, "Ölüye eziyet vermek gayrimüslim ve hayvan bile olsa haramdır. Bu ahlak dışı bir davranıştır, kabul edilemez. Ölüye saygı, İslam fıkhında yaşayan insana saygı ile aynıdır. Ölü, hayatta olan insanın eziyet çektiği şeylerden eziyet çeker. İslam fıkhı, medeniyet fıkhıdır. İslam sistemi, medeniyet sistemidir. Ölüyü denize atmak ve buna benzer uygulamalar ahlaki cürümdür, suçtur. İslam, bu tür uygulamalardan, böyle şeylere yeltenen medeniyetlerden beridir, uzaktır" diyor.

En azından Diyanet işleri Başkanlığı bir açıklama yapabilirdi.  Diyanet Teşkilatımız,  “İslam Dini sevgi ve kardeşlik dinidir”  retoriğinden öteye geçememektedir.

Kuvveti üstün tutan medeniyet ile hakkı üstün tutan medeniyet arasında bir mücadele var. Sizin haklı olmanız bir şey ifade etmiyor. Onlar “güce tapındıkça” biz zulme uğruyoruz.   Birilerinin yalanları üzerine düşüncelerimizi inşa ediyoruz. Olayları istedikleri gibi manipüle edebiliyorlar. Yalanı doğru, doğruyu yalan yapma yetenekleri çok gelişmiştir...

Irkçı emperyalizm ve Siyonizm,  sadece toprakları inhisar etmiyor. Bizim zihinlerimizi de kuşatıyor.  Bize ne telkinde bulunuyorlarsa, zihinlerimizde ona göre şekil alıyor. Egemen güçlerin zihin bombardımanından fazlasıyla taciz ediliyoruz. Unutmayalım ki,  mutlak güç ve kuvvetin sahibi Allah’tır. Onlara o mühleti veriyor ki, biz kendimize çekidüzen verelim diye!

“Mazlumlar ayağa kalkmadıkça zalimler diz çökmez” 

ABD “terörist” dedi diye biz de Usame Bin Ladin’e terörist demek zorunda hissediyoruz. Yanlışlar varsa bunları biz tahlil etmeliyiz. 11 Eylül olaylarının nasıl ve neden gerçekleştirildiği hususunda bunca şaibeler var! Ladin’e yapılan operasyonda da durum aynı. Silahsız bir adamı ailesinin önünde niçin öldürmüş olabilirler ki? Bu operasyonu Beyaz Saray’dan canlı olarak izleyenler arasında ABD Dışişleri Bakanı Bayan Clinton’da vardı.  Silahsız bir kişinin kafasına mermi sıkarlarken dehşete düşmüş olmalı ki eliyle ağzını kapatıyor.

 ABD, Usame’yi terörist ilan etti. Tamam, etti etmesine de olayın insani yönünü yok sayıp memnuniyet mi duyacağız?

Sayın Cumhurbaşkanımızın “yüksek memnuniyetini”  doğrusu anlamakta zorluk çekiyoruz.

Hadi bakalım, öyle olsun, bakalım nereye kadar…

O halde bizim için ölçü ne olmalıdır. Terör nedir ve terörist kime denir, değerlendirmelerimiz neye göre olmalıdır?

Bizim tek ölçümüz vardır. Kuran ve Sünnetin öngördüğü “adalet” temelli bir dünya görüşüdür. Onun adı da İslam’dır. Bütün insanlığa ışıktır. Son dindir. Müslüman ise, inanarak bu uğurda çalışan, gayret eden, “cihad eden” kişidir.

Onlara “yeryüzünde fesat(terör) çıkarmayın, bozgunculuk yapmayın” denildiğinde “Bizler sadece ıslah edicileriz, biz barışçıyız” derler. Dikkat edin, onlar ifsat edicilerin, (teröristlerin) ta kendileridir, lakin anlamazlar. (Bakara 11-12)