Yakın Kınalarınızı !
Mısır kan ağlıyor. Adeviye Meydanı kan gölüne döndü. Görüyorum ki Kahire’deki Gize Platosu’nda Sfeks(korku babası) heykeli yerini General Sisi ve köpekleri aldı.
Mısır meydanlarında bütün dünyanın gözü önünde insanlığa karşı işlenen cinayetlere bir bakın. Birde bu darbetörlere kanları ve canlarıyla direnenler var.
Adeviye Meydanı haykırıyor, duyan var mı?
Allah duyuyor!
Allah, zalimlere mühlet veriyor ki azgınlıkları tavan yapsın, ta ki yok oluşlarına mazeretleri kalmasın!
Adeviye meydanı bu yüzden ‘Mısır İntifadası’nın adı olmuştur.
İntifada; silkinmek ve ayağa kalkmak…
“Bir kesimin” anlayamadığı, anlayıp ta kavrayamadığı, kavrayıp ta anlamazlığa verdiği Mısır İntifadası…
Neden “İSLAM” sizi rahatsız ediyor ki?
Siz kimlerle pazarlık halindesiniz?
Böylesi bir tavır ancak “şeytanla yapılan pazarlıkta” ortaya çıkar. Allahtan korkmuyorsanız bari kuldan utanın. O da yoksa...
Her fırsatta “halkların kardeşliği” edebiyatı yapıp, “demokrasi-özgürlük havarisi” kesilenler, sıra Müslüman halkların özgürlüğüne gelince şeytanlarınızı tatile mi yolladınız?
Elin Meksikalısıyla, Kübalısıyla özgürlük mücadelelerini bayraklaştırabiliyorsunuz da sıra Müslüman halkların özgürlüğüne gelince niçin safları değiştiriyorsunuz, neden gönlünüzden zift akıtıyorsunuz?
Sizin “din-iman” diye bir kaygınız olmayabilir. Ama hiç mi insanlık adına sorumluluk hissetmiyorsunuz. Sizin dünyaya gelmeniz için bilmem kaç milyon insan seferber oldu. Sizin hiç mi insanlığın bu emeğine saygısı yok?
Sizin insanlığa karşı sorumluluğunuz şeytanla işbirliği mi?
Siz ne cibilliyetten yoksunmuşsunuz, sizin ne mal olduğunuzu Tahrir Meydanı’nda öğrenmiş olduk…
Sevinin; ey iki karış sakalıyla utanmadan darbetörlere destek çıkan Mısırlı Müslüman suretindeki Selefiler, Şiiler…
Ey El-Ezher’in “zalimlerin yanında izzet ve onur arayan” satılmış şeyhi; bil ki sen bundan sonra “Şeyh Al-Azhar” değil “Şehy Al-Akbat” yani “Kıpti’lerin Şeyhi” unvanına layıksın. Bundan böyle Kuran’la değil İncil’le hükmedesin! O yüzden Ezher uleması seni ulemanın başı olarak görmüyor. Sen ihanetin önde koşanlarıyla sevinebilirsin…
Sevinin; ey “ne darbe ne Şeriat” deyip darbeye destek veren imitasyon özgürlükçüleri, solcular, laikler ve bilumum Allah ve Din düşmanları…
Sevinin; Müslümanlara “terörist” diyen, ırkçı emperyalizmle aynı dili kullanan çok yüzlü fikir fahişeleri…
Sevinin; “İhvan’da şiddete karışmamalıydı, teröre kapı aralamamalıydı” diyecek kadar cahil, yalaka yazarçizerler…
Sevinin; insanlık onurunu Adeviye meydanında gömenler…
Sevinin; Mısır’ın 27 vilayetin meydanlarında 30 milyonu aşkın halk hareketini “özgürlük mücadelesi” olarak görmeyen kalemşorlar ve çok yüzlü politikacılar…
Sevinin; bu dünyanın birde maverası olmadığına inanıp insanlık suçuna ortak olan ehli dünya sakinleri…
Sevinin; İslam davasını mezhep davasına tercih edenler, İrancı, mezhepçi, takiyeci Müslümanlar…
Sevinin; “Yahudilerin milli kahramanı” Sisi ve muhipleri…
Sevinin; şimdiye kadar 4 bini aşkın Müslüman yaralandı ve 500’ü de şehit oldu…
Sevinin; demokratik maskeli kan emici smokinli vampirler…
Sevinin; Mısır’ın Frankeştayn kılıklı imitasyon solcuları, laikleri, Selefileri, Kıptileri, Şiileri ve Türkiye’deki muhipleri…
Sevinin; Mısırda istediğiniz oldu, Adeviye Meydanı kan gölüne döndü…
Ama unutmayın!
Musa’nın taraftarları Firavun’u Kızıldeniz’de boğdu. Şimdi özgürlük direnişçileri diyor ki; kanlarımız ve gözyaşlarımızla çağdaş firavunları Adeviye Meydanında boğacağız…
Ve yine diyorlar ki; sevinin zira son gülen biz olacağız…
Biz sevinemiyoruz. Ta ki zafer inananların olana kadar, ta ki insanlığın onurunu kurtarana kadar…
Gerekirse bu yolda malımızla, canımızla gayret gösterip dünya cennetini feda edeceğiz. Ama unutulmasın ki sizin dünya cennetinizi de karartacağız…
Yuh olsun alayınıza…
Tüh olsun ervahınıza…
Bakalım kınaları nerenize yakacaksınız…