YANILMADIK!
En son yazımızda “Ümmet, Millet ve Atatürk” başlığını atmıştık. Atatürk üzerinden “din bezirgânlığına” dikkat çekmiştik. İyi de oldu...
Zaman zaman “Kemalizm’i bilmediğimizi iddia eden” adabımuaşeret yoksunları ile karşılaşmıyor değiliz. Bir fikir, bir kuram, mutlaka bilgi temelli olmalıdır. Akılları sıra bizi Kemalizm tedrisatından geçirecekler ya!
Bu topraklarda Kemalizm’i sittin sene öğretemediyseniz, hiç kusura bakmayın siz iflas etmişsiniz. Müflis tüccar edebiyatı yapıyorsunuz. Müflis tüccarın namı vardır, gerisi avunmaktır. Varın siz oyalanın biraz, bir yolumuza devam edelim emi…
Bizim tarihi şahsiyetlerle “husumet davamız” olamaz. Tarihe sövülmez, tarihten ders çıkarılır. Atatürk; “bu devletin banisidir ve bu toprakların ortak paydasıdır” diye defaatle söylemişizdir. Goethe; “Üçbin yıllık geçmişin muhasebesini yapamayan kişi günübirlik yaşar” der. Bizim tarihe bakış açımız bunun bile ötesindedir!
Adam Atatürkçülüğü “iman esasları” gibi görüyorsa bizim yapacak bir şeyimiz yok. Zira kalplere hükmeden Allah’tır. Sadece bizim konuştuklarımızı anlamakta zorlananlara şunu tavsiye ederiz; özünüze dönün…
Yazımızda “Atatürk üzerinden politik rant devşirmeyi, dine saldırmayı, dini değerlere küfretmeyi” görev addedenlere karşı tavizsiz olduğumuza vurgu yapmıştık. Hemen yazımızın akabinde(iki gün sonra) internet haber portalına konumuzla alakalı iki haber düştü. Tevafuk bu ya…
Bir haberde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Başbakan Tayyip Erdoğan’a; “Hadi Mustafa Kemal Atatürk’ten korkmuyorsun, utanmıyorsun diyelim, bari Allah’tan utan” diyor. http://www.ensonhaber.com/kilicdaroglundan-basbakana-allahtan-kork-tweeti-2013-02-19.html
Demek istiyor ki; “korkulması ve utanılması” gereken önce Mustafa Kemal sonra Tanrı!
Politika neler söyletiyor. Söylerken de hangi anlam yüklediğini bir idrak etse!
Böyle bir yöntem, böyle bir kıyas, böyle bir tümevarım olur mu?
“Allah’tan korkmuyorsan kuldan utan” deseydi, sarf ettiği cümledeki garabet de ortadan kalkardı…
Alın bir örnek daha; tiyatro sanatçısı Gülriz Sururi; roportajında “kendi kutsallarını yarattığını” söylerken “Nutuk” için “dünyaya indirilmiş son kitap” nitelemesi yapıyor. Atatürk için; “peygamberdir” demeye getiriyor. http://www.ensonhaber.com/gulriz-sururi-dunyaya-inmis-son-kitap-nutuk-2013-02-19.html
Bir örnekte tarihten verelim. Yıl 22 Kasım 1938. Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’dan Ankara’ya nakli söz konusudur. Cumhuriyet Gazetesi “Ebedi Şef, Büyük Ölü” üst başlığıyla yer alan yazıda Mustafa Kemal Paşa için “O’nun mukaddes naşını günlerden beri bir Kâbe gibi tavaf eden İstanbullular” diye bahsediyor…
Mübalağanın bu kadarına pes doğrusu…
Diyoruz ya; kraldan çok kralcı geçinmek diye!
Bunlarda aynı hesap; Atatürk’ten daha Atatürkçü…
Bu örnekler geçen yazımızdaki tespitlerimizi fazlasıyla teyit diyor. Keşke bizi yanıltsaydı…
Hiçbir zaman Atatürk üzerinden ne bir nüfuz, ne bir rant ne de bir gelecek hesabımız olur. Sadece istismara kapalıyız. Dünya görüşümüzü İslam’ın evrensel öğretileriyle belirleriz. İdeolojilere, siyasi oluşumlara daima bu zaviyeden bakar ve değerlendiririz. Bu inancımızın gereğidir. Nihayetinde ölüm var ve hesap vereceğiz. Hakkı söylerken de “kınayanın kınamasından çekinmeyen” bir üslup takınırız.
Unutmayalım!
Üslup ve nezaket daima kazanılan bir şeydir. Doğuştan olmaması insan için bir lütuftur. Bu yazımız; dedikoduyu yöntem olarak benimseyenlere, çapsız ve seviyesiz yorum yapanlara kapak olsun.
Selam ve dua ile.