Ali TEZEL

Ali TEZEL

Anayasa Mahkemesi’nin emekliye tazminat kararı kimlere emsal olacak?

Anayasa Mahkemesi’nin emekliye tazminat kararı kimlere emsal olacak?

Vakıfbank emeklileri, emeklilik haklarını 506 sayılı Yasa’nın geçici 20’nci maddesine göre kurulmuş olan Vakıfbank Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı’ndan alıyor. 2002 yılı öncesinde Sandık sözleşmeleri gereği Vakıfbank çalışanları diğer SSK'lı çalışanlara göre daha fazla emeklilik sigorta primi ödüyorlar ve dolayısıyla daha fazla emekli maaşı alıyorlardı.
 
Sandık emeklilerine yapılacak zammın da 506 sayılı Yasa’nın geçici 20’nci maddesi gereği SSK emeklileriyle aynı miktarda olması gerekiyordu.
 
SANDIK TAVANI İNDİRDİ
 
Fakat 2000 yılında SSK aylık bağlama sistemini memur maş katsayısı ile bağı koparılıp “TÜFE+Gelişme Hızı” ile güncelleme formülüne geçildikten sonra Vakıfbank Emekli Sandığı 2002 yılında bir karar alıp sözleşme değişikliği yaparak emeklilerine emsali SSK emeklilerinin en yükseğinden daha fazla maaş vermeme kararı aldı. Bunun doğal sonucu olarak da 2002-2005 yılları arasında emeklilerine durumuna göre ya hiç zam vermedi ya da eksik verdi. Bu şekilde en yüksek emeklisine verdiği emekli aylığını emsali SSK'lının en yüksek maaş alanına eşitledi.  

Bu durumda Vakıfbank emeklileri 2002-2004 yılları arasında gerçekleşen tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) zam farklarının emekli maaşlarına yansıtılmaması üzerine İş Mahkemelerine 600’ün üzerinde dava açmışlardı. Sulhen itirazla durumu düzeltilmemesi üzerine yoğunlukla 2006 yılından itibaren açılan bu davalar İş Mahkemelerinde ve Yargıtay’da devam etti.
 
HÜKÜMETTEN DESTEK GELDİ
 
Bu davaların sonuçlanma aşamalarına yakın iken Hükümet 2011 yılında 6111 sayılı Kanun’la 506 sayılı Kanun’un geçici 20’nci maddesine bir fıkra ekledi: "Birinci fıkranın (b) bendinin uygulanmasında, yardımların sağlanması ve bağlanması yönünden alt sınırın belirlenmesinde muadil miktar karşılaştırması esas alınır. Ancak gelir ve aylıkların artırılmasında 506 sayılı Kanun’a göre bağlanan gelir ve aylıkların artırımına ilişkin hükümler devir tarihine kadar uygulanmaz. 5510 sayılı Kanun’un geçici 20’nci maddesinin on ikinci fıkrasında yer alan sınırlama dâhilinde sandıkların kuruluş senetlerinde yer alan hükümler ve sandıkların uygulamaları saklıdır. Bu hüküm, yürürlüğe girdiği tarihten önceki artışlarda ve görülmekte olan davalar hakkında da uygulanır" hükmünü taşıyan bu fıkra ile devam eden davaların kararları etkilendi. Yargıtay bu düzenleme üzerine davaları açanların aleyhine olumsuz sonuçlandırdı.

Zira 5510 sayılı Kanun’un geçici 20’nci maddesinin on ikinci fıkrasında "30/4/2008 tarihinden itibaren, sandıklarca bağlanmış/bağlanacak olan gelir veya aylıklara yapılacak artışlar, 506 sayılı Kanun’a göre bağlanan gelir veya aylıklara yapılan artışlardan fazla olamaz" deniyor ve bu sınırlamayı içeren Sandık uygulamalarının saklı olduğu, bu hükmün konu hakkında daha önce açılan davalar hakkında da uygulanacağı özellikle vurgulanıyordu.  
 
ANAYASA MAHKEMESİ’NE TAŞINDI
 
Bunun üzerine davacı Vakıfbank emeklileri tabiri caizse "Maç devam ederken meydana gelen bu aleyhlerindeki kural değişikliğini" Anayasa Mahkemesi’ne taşıdılar. Anayasa Mahkemesi de 18.06.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 25.03.2015 tarihli ve 2013/1426 Esas sayılı kararıyla; 6111 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin devam eden davalar uygulanmak suretiyle davacının adil yargılanma hakkının ihlâl edildiğine vurgu yapılarak tespit edilen ihlâl nedeniyle 23 bin 200 lira tutarında tazminat ödenmesine karar vermiş bulunuyor.

Bu karar Vakıfbank emeklisi olup da 2002-2005 yılları arasında Vakıfbank Sandığı tarafından en yüksek SSK aylığı gerekçe gösterilerek eksik veya sıfır zam verilen emeklilerden 25.02.2011 tarihinden önce dava açanlarla ilgili bulunuyor.   
 
Bilindiği gibi 2000 yılında yürürlüğe giren 4447 sayılı Yasa ile süper emekli denen Üst Gösterge Tablosundan emekli edilen kişilerde en fazla olan ama tüm SSK emeklileri ile 2000 sonrası Bağ-Kur emeklilerinin emekli aylıklarının düşük olmasına sebep olan ana uygulama, emekli olanlara sadece TÜFE oranı kadar zam yapılmasıdır. Emeklilere (SSK ve Bağ-Kur) bu ülkenin gelişme (büyüme) oranından fark verilmemesinden kaynaklı olarak emekli olunan yıl ile bugün arasındaki süre uzadıkça emekli aylıklarının reel olarak gerilemektedir.
 
Bu farkın açılması 2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun ile bir miktar hızını azaltsa da bu azalma “Yoksunlukta eşitliği” hedeflediği için emekliler için kaybı daha da büyütmüş oluyor.
 
SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin 2000 yılından sonra alamadıkları büyüme hızı rakamlarından kaynaklanan hak kayıplarını giderecek iptal talebi Anayasa Mahkemesi’nin önünde bulunuyor. Anayasa Mahkemesi de bu dosyaları bir türlü gündemine alıp sonuçlandırmıyor. Bunda gerçek bir intibakla çıkacak faturanın 160 milyar lirayı aşacak olması başrolü oynuyor.
 

Durum bu iken yerli yersiz her içtihadın emsal karar diye ortaya atılıp durulmasını, emeklilerin avutulmasından başka bir şeyle açıklamak kabil bulunmuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Ali TEZEL Arşivi