Asırlık çifte başlılığa çifte tokat!
Başkanlık Sisteminin Merkezi, Medine-i Münevvere’ye bizi ulaştıran Allahımıza hamd, Baş öğretmenimiz, Önderimiz ve Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, Ehli Beytine, Ashabına ve İzinden gidenlere selam olsun!
Problemlerimizin çözümünde, Sevgili Peygamberimizle başlayan Asr-ı Saadet yıldızlarının hayatlarında hepimiz için doyumsuz örnekler var!
Bu çıkış yollarından biri de Asr-ı Saadet’teki Başkanlık Sistemidir!
Dünya devletlerinin Krallık ve Padişahlık ile yönetildiği dönemde, Saltanatı kaldıran ilk örnek, Asr-ı Saadet’teki Dört Halife devridir!
Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali (r.a.) Efendilerimiz, istişare yoluyla seçilerek Devlet Başkanı oldular.
Şehadetlerinden sonra hiçbirinin yerine evladları getirilmemiştir. Babadan oğula miras malı gibi devredilen saltanata, yani Kral ve Padişahlığa asla izin vermemişlerdi!
İşte, bugünlerde tartışılan Başkanlık sisteminin temelleri dört büyük Halifelerimiz döneminde atılmıştır!
Ve çifte başlılığa da asla izin verilmemiştir!
Devlet Başkanımız Hz. Ali (r.a) Efendimizin, çifte başlılığı ortadan kaldırmak ve devletin birliği ve istikrarı adına Sıffın’da, iktidar gasıbı Muaviye ve taraftarlarına karşı savaşmak mecburiyetinde kaldığını asla unutmayalım!
Amerika ve Avrupa, seçim yoluyla Başkanlık sistemini asırlar sonra ancak Rönesans ve Reform hareketlerinden sonra uygulamaya başladılar!
Osmanlı Padişahları da ŞÛRAya dayanan yönetim ilkelerine dayalı Başkanlık sistemiyle kıtaları yönetmeyi başardılar!
Ve öz kardeşleri hatta evladları da olsa, Devleti zayıflatıcı çifte başlılığa asla izin vermediler!
Asrımızda ise Başkanlık otoritesinin planlı bir şekilde sarsıldığı Afganistan, Suriye, Irak ve Libya’da çifte başlılığın felaketlerini bizzat yaşayarak görmüyor muyuz?
Bu ülkelerdeki çoklu başlılıklar nedeniyle işgal, kan, göç ve gözyaşı belalarıyla Mazlum Coğrafyalar yok ediliyor!
O ülke halkları; başlarındaki Saddam, Kaddafi gibi otoriter idareleri bile mum ışığıyla arar oldular!
Osmanlı Cihan Devletini otoritesiyle beraber yıkanlar, sultanı ve aile mensublarını kovmanın resmi bayramını yaptırttılar!
Hanedanı, “Padişahlığı yıktık” diye bu topraklardan kovarken; başımıza, TSK, AYM, Danıştay, Medya ve Derin Sermaye gibi, birden fazla Padişah musallat ettiler!
Ve yüz yıldır savaşmayan Türkiye’mizi, savaşlarında yenilmiş Avrupa ülkelerine muhtaç hale düşürdüler!
Çifte başlar sebebiyle Şehidlerimiz Adnan Menderes, Özal ve Necmeddin Erbakan Merhumlar gibi nice başları yok ettiler!
Batı, Başkanlık sistemimizi çökerterek İslam Alemini paramparça etti!
Ve bu sistemi Vatikan’a taşıdılar!
Şimdi yüz yıldır; Ülkelerimiz, Kültürümüz, Akıllarımız, Maddi devasa imkanlarımız, Vatikan Merkezli Yahudi kökenli Papalar eliyle işgal edildi!
ABD ve diğer beşli çete, Vatikan’ın emrinde birer haçlı ordusudur!
Papa’nın Başkanlık sistemine hayır diyorsak; her Vatansever birey olarak, Türkiyemizin Başkanlığına “EVET!”diyeceğiz!
Hem de ülkemizdeki Padişahlıkları çifte tokatla yıkarak Başkanlığa “EVET” diyeceğiz!
Mandacı ve Mandacı Siyaset’in adalet şirazesinden fırlamış Yargının, Tekelci Sermayenin, Firavunların sihirbazları karanlık Odaların, satılmış Medya’nın, darbeci Silahlı ve Sivil Bürokrasinin üç yüz yıllık saltanatını yıkmak için “Evet” diyeceğiz!
Süper Güç bir Türkiye’nin oluşması adına, ayağındaki siyasi, ticari ve adli prangaları kırmak için Başkanlık Sistemine “EVET!” diyeceğiz!
Nisan ayındaki Referandum tarihi bir seçimdir!
Bu referandum da oylarımızla; Dünya’yı, Roma Merkezli Başkanlık mı yoksa İstanbul yani Türkiye Merkezli Başkanlık mı yönetecek? sorusuna cevap vereceğiz!
Akl-ı selim sahibi Vatanseverler olarak İstanbul Merkezli bir Dünya için “EVET”diyeceğiz İnşaAllah!
Allah(cc); Dinimize, Vatanımıza, nefislerimize ve nesillerimize savaş açanlara karşı bizim daim yar ve yardımcımız olsun!
Başkanlığın, aşkın, sevginin merkezi Medine-i Münevvere’den selâm ve dua ile!
Selam, sevgi ve duayla