ATATÜRKÜN SUBAYLARA SESLENİŞİNDEN DERS ALMALIYIZ!..
Destan yaratmaktan destan yazmağa fırsat bulamayan şanlı Türk milletin torunları olarak ülkemizin bekası olarak gördüğümüz kahraman Türk Silâhlı kuvvetlerimiz hakkında Cumhuriyetimizin kurucusu Atamızın sözlerini arzediyorum. Lütfen başta ricallerimiz olmak üzere tüm halkımızın ordumuza sahip çıkması kaçınılmazdır.
-Millet, bağımsızlığının korunmasını ordudan,ordunun ruhunu teşkil eden subaylardan bekler..İşte subayların yüce olan vazifesi budur.., Milletin bağımsızlığı ihlal edilirse bunun vebali subaylara ait olacaktır..
-Arkadaşlar!! İngilizler ve yardımcıları milletimizin bağımsızlığını imhaya karar vermişlerdir. Milletler bağımsızlıklarını hiç kimsenin lütuf ve atıfetine borçlu değildir..Hiç kimse kimseye, hiçbir millet diğer millete hürriyet ve bağımsızlık veremez..
-Milletlerden tabiaten ve yaradılıştan mevcut olan bu hak, milletlerce kuvvetle, mücadele ile muhafaza bulundurulur. Kuvveti olmayan, dolayısıyla mücadele edemeyen bir millet, mahkum ve esir vaziyettedir. Böyle bir milletin bağımsızlığı gasp olunur..
-Dünyada hayat için, insanca yaşamak için bağımsızlık lâzımdır..Bağımsızlık sahibi olmak için kuvvet sahibi olmak ve bunun için mevcudiyetini ispat etmek icap eder.Kuvvet ordudur. Ordunun hayat ve saadet kaynağı,bağımsızlığı takdir eden milletin, kuvvetin lüzumuna olan vicdani imanıdır...
-İngilizler, milletimizi bağımsızlıktan mahrum etmek için, pek tabii olarak evvela onu ordudan mahrum etmek çarelerine giriştiler.Mütareke şartlarının tatbikatı ile silahlarımızı, cephanelerimizi, bütün müdafaa vasıtalarımızı elimizden almaya çalıştılar.. Sonra kumandanlarımıza ve subaylarımıza tecavüze ve taarruza başladılar.. Askerlik izzeti nefsini yok etmeye gayret ettiler. Ordumuzu tamamen lağvederek milleti, bağımsızlığını muhafaza için muhtaç olduğu dayanak noktasından mahrum etmeye teşebbüs ettiler.. Bir taraftan da müdafaasız, ordusuz bıraktıklarını zannettikleri milletinde izzetinefsine, her türlü haklarına ve mukaddesatına taarruzla milleti alçaklığa, boyun eğmeye alıştırmak planını takip ettiler ve ediyorlar..
-Herhalde ordu, düşmanımızın birinci taarruz hedefi oldu. Orduyu imha etmek için mutlaka subayı mahvetmek, aşağılamak lâzımdır. buna da teşebbüs ettiler. Bundan sonra milleti koyun sürüsü gibi boğazlamakta engeller müşkülat kalmaz...Bu hakikat karşısında ve içinde bulunduğumuz vaziyete göre subaylar heyetimize düşen vazifenin mahiyeti, ehemmiyeti ve kıymeti kendiliğinden meydana çıkar..
-Milletimiz hür ve bağımsız yaşamak huzuruna tam bir iman ile kani olmuş ve buna kati azim ile karar vermiştir.
Zaman zaman şurada burada üzüntü verici karaktersizliklerin görülmüş olması hiçbir vakit milletimizin genel kanaatine, hakiki imanına sekte vurmamıştır ve vurmayacaktır...
Dolayısıyla kuvvetin, ordunun vücudu için lâzım olduğunu söylediğim kaynak-ki milletin vicdanı imanında-mevcuttur..
Ordu ise, arkadaşlar; ancak subaylar heyeti sayesinde vücut bulunur...Malum bir askeri hakikat, felsefesi hakikattir; " ordunun ruhu subaylardadır" O halde subaylarımız, düşmanlarımız tarafından yıkılmak istenilen ordumuzu tamir edecek ve canlandıracak ve ordu ve milletimizin bağımsızlığını muhafaza edecektir..
-Millet, bağımsızlığının muhafazasından ibaret olan hayatı gayesinin teminini ordudan, ordunun ruhunu teşkil eden subaylardan bekler..İşte subayların yüce olan vazifesi budur...
-Allah göstermesin milletin bağımsızlığı ihlal edilirse bunun vebali subaylara ait olacaktır!.. Subaylar, izah ettiğim yüce, mukaddes ve bütün açılardan üzerlerine düşen vazife itibariyle, bütün mevcudiyetleriyle ve bütün dikkat ve felsefeleriyle, giriştiğimiz bağımsızlık mücadelesinde birinci derecede faal ve fedakâr olmak mecburiyetindedirler..
-Şahsi ve hususi itibariyle de subaylar, fedakârlar sınıflarının en önünde bulunmak mecburiyetindedirler... Çünkü düşmanlarımız herkesten önce onları öldürürüler. Onları aşağılar ve hor görürler. hayatında bir an olsa bile subaylık yapmış, subaylık izzeti nefsini, şerefini duymuş, ölümü küçümsemiş bir insan, hayatta iken, düşmanın tasarladığı ve reva gördüğü bu muamelelere katlanamaz.Onun yaşamak için bir çaresi vardır; şerefini korumak! halbuki düşmanlarımızın da kastettiği, o şerefi ayaklar altına almaktır!.. Asla buna izin verilimeyecektir.
-Dolayısıyla subay için " ya istiklal, ya ölüm" vardır.. Fakat arkadaşlar ölmeyeceğiz, bağımsızlığımızı muhafaza ederek yaşatacağız ve milletimizi daima mutlu ve müreffeh yaşatmak için çalışacağız...M.K.ATATÜRK,,
Değerli okuyucularım,
Türk subayının görevini bu şekilde açıklayan Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK, son günlerde basından öğrendiğimiz kadarıyla Genel Kurmayca hazırlanan “İrtica Belgesi” adlı belgeyi yaşayıp görseydi acaba ne yapardı diye asıl Türk milletinin bir ferdi olarak kendimize sormak zorundayız!.. Sürekli Türk milletini canından daha fazla seven Atatürk, Türk milletini kaosa sürükleyen bu plan karşısında büyük ihtimalle kalemini kırardı !..
ATAMIZ:"BİR ORDUNUN CEVHERİ NE OLURSA OLSUN, SİYASETE KARIŞIRSA BİRLİKTE HAREKET VE SAVAŞMA KABİLİYETİNİ ESASINDAN KAYBEDER VE VATANIN MÜDAFA GÜCÜNÜ HİÇE İNDİRİR. SİYASETE KARIŞMIŞ BİR ORDUNUN, KARIŞMADAN ÖNCEKİ DİSİPLİNİNİ VE SAVAŞMA KABİLİYETİNİ YENİDEN KAZANABİLMESİ İÇİN ÇOK ZAMAN İSTER!1918" (Geliniz, şimdi tarafsız bir gözle ve şuurla şu ıslak imzalı irtica eylem planıyla ilgili kaybettiğimiz manevi değerlerimizi, kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin itibarını düşünelim ve bu itibarın iadesi için çok çalışalım, hiç değilse duacı olalım)
Türkiye Cumhuriyeti demokratik-laik-sosyal bir hukuk devleti ise, inanıyorum ki, İlker Başbuğ paşamız her şeyimizden daha değerli bulduğumuz bu kutsal peygamber ocağını da halkına karşı güçlerin tasallutundan ve dedikodulardan korumak için aynı yönteme başvurup, her geçen gün halkımızın nezdinde itibarı zedelenen bu kutsal ocağımızı layık olduğu yere taşımak, Türk milletinin gönlüne su serpmek için gereğini acilen yapmalıdır.
Zira herkes biliyor ki, biz insanlar ve koltuklar fanı; baki olan kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizdir de ondan.
-Cennet kadar güzel şu güzide vatanımız, asil Türk milleti ve kutsal bayrağımız yolunda, şehitlerimiz ve gazilerimizle halkımızın teveccühünü kazanarak demokratik bir ülkeye yakışır tarzda yapacakları bütün çalışmalarda Mehmetçik=Küçük Muhammed’i temsil eden, başta İlker BAŞBUĞ paşamız olmak üzere bütün asker-i erkânımıza dünya durdukça bu kutsal yolda kendilerine Hak ve hakikat yolunda üstün başarılar diliyorum. İşleri gerçekten zor.
Bir ayet meali: “Herkesin bir planı vardır, Allah’ın da bir planı var ve sonuçta Allah’ın dediği olacaktır!.. “
Bir ata sözünde ise: “GELİN NE KADAR KIVIRTIRSA KIVIRTSIN, KAYNANA KADAR HORON EDEMEZ!..” Benim cennet ülkemi sahipsiz kabul edip at koşuşturan gelinler, uyanık kaynana karşısında şaşkına dönmüşlerdir!.. Şehitler ocağı ordumda olup bitenlerden muhakkak inançlı kaynanalarımızın haberi vardı ve gereği de yapılıyor.
Lütfen Rabbimizin ve Peygamberimizin her zaman sahip çıktığı ordumuza yürekten sahip çıkalım efendim.
M.Âkif’in ifadesiyle:
TEFRİKA GİRMEDEN BİR MİLLETE DÜŞMAN GİREMEZ
TOPLU VURDUKÇA YÜREKLER , ONU TOP SİNDERİMEZ!.. (Lütfen birlik-beraberliğimizi zedelemeyelim!..)
Hz.Allah kahraman Türk Silâhlı kuvvetlerimizin her zaman hak ve hakikat yolunda, halkının hizmetinde yâr ve yardımcısı olsun… Bu kutsal ocağın ruhunu henüz kavrayamayanların planlarını da aleyhlerine tebdil eylesin..
Ordum içinde milletimin inancına ters, değişik şer oluşumlar içinde olanlara da asla fırsat vermesin(amin)