Ben onu canımdan çok seviyordum
2010 Şubat'ında evlendim. Eşimi kendi canımdan çok seviyordum.
Balayımızda küçük bir tartışmanın sonunda "Keşke eski nişanlımla evlenseydim, o beni çok daha mutlu ederdi" deyip hayatımın en mesut gününde beni hüngür hüngür ağlattı.
6 ay sonra evdeki ziynet eşyalarını alıp babasının evine kaçtı. "Beni tatmin etmediği için terk ettim" iftirasını çevreye yaydı. Asıl amacı, benden tazminat ve nafaka koparmak. Haziran 2010'da yaşanan bir tartışma sonrasında gitti, hastaneden rapor aldı, karakola şikâyette bulundu. Şu an yargılanıyorum. Hakkımda hapis cezası verilme ihtimali var. Aklıma intihar bile geldi.
2500 kişilik ilçede herkes beni konuşuyor. İnsanların arasına çıkacak yüzüm yok. Benim de hatalarım vardır ama ben eşimi aldatmadım, içki içmedim, kumar oynamadım. Evime çok bağlı bir insanım. Kul hakkı almak istemiyorum ama eşim beni aldatıyor. Bütün bu olaylara rağmen benden yüklü tazminat ve aylık nafaka talep ediyor.
Sorum şu: 7-8 ay sonra boşanınca evlenmek istediğim birisi var. Ona "şimdiden düşün" desem, günah işlemiş olur muyum? Niyetim, helal dairede dünya mutluluğu yaşamak. Bu yaşananlar çerçevesinde önerilerinizi bekliyorum. (Rumuz: Güller açsın artık)
Sayfalar dolusu çok uzun olan sorunuzu ancak bu kadar özetleyebildim.
Karmaşık olduğu kadar çok çetrefilli hadiseler yaşamışsınız ve halen de içindesiniz, yaşıyorsunuz.
Henüz olaylar durulmadan, mahkeme safhası sonuçlanmadan, rahat bir nefes alamadan tekrar evlilik planı yapmanız çok erken. Öncelikle karşınızda duran engelleri aşmaya çalışın, onlardan kurtulun. Ondan sonra evlilik hazırlıklarına başlarsınız.
Bu zamana kadar yaşadıklarınız iki kişiyi/ikinizi ilgilendiriyor. Siz olayı kendi açınızdan anlatmışsınız. Sizin veya eşiniz hakkında bir kanaate varmak, bir hüküm vermek, "haklısın" veya "haksızsın" demek durumunda değilim. Sağlıklı bir karar vermek, eşinizin de dinlenilmesi sonucu ancak mümkün olur.
Siz haklı olarak bir savunma durumundasınız, kendi mağduriyetinizi dile getirmeye çalışıyorsunuz.
***
Anlattığınız kadarıyla "çok çekmişsiniz." Eşiniz size denk değilmiş, fiziken ve ruhen uyuşamamışsınız, anlaşamamışsınız, yıldızınız barışmamış, siz onu "canınızdan çok sevdiğinizi" söylerken, o sizi "bir eş olarak" görmemiş, 6 ay içinde yalnız bırakmış, çekmiş gitmiş ve sonunda mahkemeye verecek, sizin hapse girmenizi isteyecek kadar intikam peşinde koşmuş.
Öyle ki siz onu "ifrat/aşırı" derecede severken, o sizden aynı derecede nefret edebiliyor. Bununla da kalmıyor, duyumunuza göre, gönlü bir başkasına kayabiliyor.
Burada içinden çıkılmaz, anlaşılmaz, çözümsüz bir durum var.
Şimdi olan olmuş, biten bitmiş ama karşı tarafı tam olarak tanımadan, ailesini, çevresini, inancını, ahlakını, karakterini, yapısını, huyunu suyunu bilmeden evlilik kararı alıp evlenmek işte böyle istenmeyen olayların yaşanmasına sebep oluyor.
Size maddi manevi bu kadar pahalıya mal olan/olacak huzursuz bir evlilik yaşadıktan sonra bari ikinci bir evliliği planlarken dikkatli hareket edin. Yakınlarınızın, ailenizin bilgisini, tecrübesini ve desteğini alarak yola çıkın.
Sizi intihara sevk edecek kadar yaşadığınız travmalardan sonra uzman bir doktorla görüşerek sağlığınız hakkında bilgiler alın. Sakin bir kafayla sağlıklı bir karar vermeye çalışın.
Madem "helal dairede mutlu olmak" istiyorsunuz, sizin mutlu olmanız, karşı tarafı mutlu etmenize bağlıdır. Bunun için de evleneceğiniz kişiye ruhen ne kadar yakınsınız, ne kadar denksiniz, ölçüleriniz ne kadar uyuşuyor, ona bir bakın.
Şunu da unutmayın. Siz kendi vicdanınızda haklı iseniz, çevrenizde sizi yakından tanıyanlar, yaşadıklarınızı bilenler de size hak veriyorlarsa hiç üzülmeyin. Mektubunuzda belirttiğiniz gibi, herkesin bir imtihanı vardır. Sizin imtihanınız böyleymiş.
Bunlar size büyük bir tecrübe olur, geleceğinizi daha temkinli davranarak dikkatli temeller üzerine kurarsınız.