Erdoğan ile Davutoğlu ile Dünyada Asyanın Ayak Sesleri Duyulmakta!...
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüz üstü çok süründün, AYAĞA KALK SAKARYA!..
On üç yıllık iktidarı döneminde yapılan işleri Başbakanımız sayıp dökerken, birden, kendimi Bediuzzaman’ın müjdelediği o yüksek asra doğru dörtnala giden bir atın sırtında hissettim. Ayaklarımıza bağ olmuş, geçmişteki gibi söz ve hüküm sahibi olmaktan bizi alıkoyan maniler ortadan kalkıyordu. Batının izni olmadan adım atamayan bir Türkiye’den, ülkemin al-i menfaati neyi gerektiriyorsa onu yapan bir Türkiye’ye geçişin müjdesini veriyordu Rizeli Başbakan, Cumhurun Başkanı ve Devlet Başkanı..
Rivayetlerde:“Bu millet yeniden ayağa kalkacak ve İslam, bir kere daha dünyada hükümran olacaktır!.”
İşte Başbakanımızın konuşması, o rüyamın tahakkuku gibi geldi bana. Şimdi çok daha gerçekçi bir kanaatle inanıyorum ki bu millet hızla o yüksek istikbale doğru gidiyor. O yüksek istikbalin adı Asya Medeniyeti’dir. Bediuzzaman Said-i Nursi’nin müjdelediği İnsaniyet-i Kübra medeniyeti! Şöyle sesleniyordu Bediüzüzaman Hazretleri bu necip millete yıllar öncesinden:
“Ey 300 seneden sonraki yüksek asrın arkasında gizlenmiş ve sessizce Nur'un sözünü dinleyen ve gaybi bir gizli bakışla bizi temaşa eden Saîdler, Hamzalar, Ömerler, Osmanlar, Tahirler, Yusuflar, Ahmedler ve saireler!.. Sizlere hitab ediyorum. Başlarınızı kaldırınız "Sadakte" deyiniz. (Beni doğrulayınız!) Ve böyle demek sizlere borç olsun. Şu muasırlarım (çağdaşlarım) varsın beni dinlemesinler. Tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizin ile konuşuyorum. Ne yapayım acele ettim, kışta geldim. Sizler cennet-asra (cennet gibi) bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır…” Elhamdülüllih- Allah’a şükürler olsun.
İşte Başbakanı-Devlet Başkanı, kaptan-ı Derya Erdoğan’ı dinlerken böyle bir heyecana kapıldım. İster yağcılığıma verin, ister sezgilerime verin, ister toyluğuma .Ama tarih olaylara şahit ise, güneş hiçbir zaman balçıkla sıvanmaz değerli okuyucularım. 2008 Gazze katliamı sonrasında HAMAS LİDERİNİN şu sözünü elinizi vicdanınıza koyarak gözyaşlarıyla dinleyiniz:
-“Osmanlı bizim babamızdı,hasta da düşse, zayıf da düşse bizim babamızdı.Babanız gittiği zaman yetimlik duygusu yaşarsınız.Keşke Osmanlı zayıf da olsa, keşke yaşasaydı..En azından babamız olduğunu hissederdik.Şu an biz yetimiz, Osmanlı gitti ve yetim kaldık!..”
Orta Doğuda yıllarca beklenen hasretli bir baba misâli yıllar süren tedavinin ardından Hz.Allah’ın inayetiyle Rizeli Tayyip Erdoğan önderliğinde tüm Ortadoğu, Uzakdoğu ve insanlık alemi olarak hepimizin gözü aydın, işte Türkiye’m ortaya çıkmakta artık!.. Yeter ki Arap alemi ve tüm Türk-İslâm Cumhuriyetleri ful destekleriyle yanımızda yer alsınlar!...
Bu benim umudumdur, hayalimdir, aşkımdır. Ona kavuşmanın yalancı umutlarına bile canımı vermeye amade iken, şimdi sahici bir şekilde, onun gelişinin ayak seslerini duyuyorum. Bir fani için ne kadar da heyecan verici!.. O güzel ihtişamlı günleri görmeden (Dünya atımın nalları altında ezildi!..) mısralarıyla Rabbim canımızı almaz, biraz daha bizlere sağlıklı ömür verir inşallah diyorum.
Ben her efsane gibi Ergenekon’dan Çıkış efsanesini de sadece bir efsane, çocukluk duygularımla okuduğum bilgilerimle bir masal sanırdım. Meğerse milletler, tekrar edebildikleri yüksek kabiliyetlerini günü ve saati gelince Rabbimin inayetiyle efsaneye dönüştürebiliyorlarmış, işte örnek!.
Gençlik yıllarımda ardından gittiğim ve gönlümde halen yaşattığım şimdi o efsanedeki ‘Bozkurt’un ne anlama geldiğini daha iyi anlıyorum. Başbakanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan, tıpkı o bozkurt gibi, milletinin önüne geçmiş, şu sert ve haşin dağlardan nasıl aşıp engin vadilere açılabileceğimizin yollarını gösteriyor. Veya bizzat açıyor!..Türk milletine düşen görev, o bozkurdu şanlı ecdadı gibi takip edip insanlığı kucaklamak… Artık ülküdaşlarımız şunu çok iyi bilmeli ki; yıllarca suistimal edilen ve onuru liyakatsız başkanların elinde tarihte BOZKURT, artık Müthiş ikilinin emin ellerinde artık!..
Artık Ortadoğu’da tüm irili ufaklı İslâm âleminin hava ve su kadar acil ihtiyaç duyulan süper ülke Türkiye, Tayyip Erdoğan ve Davutoğlu ile görev başına artık, gözümüz aydın!.
Hele İngiliz siyasetiyle İslam âlemi ile aramıza sokuşturulmuş nifak ve nefretleri giderir ve Müslüman milletler arasında ‘ittihad-ı kulub’u sağlar, orta doğudaki zulmü sona erdirir ve bir de Ayasofya’nın açılmasına öncülük ederse, onun tarih nezdinde layık olacağı makamın ne olacağını ancak Allah bilir dostlarım!.. Ama Muhalefet,bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ülkemin “muasır medeniyet seviyesine yükselmesini” kaptan Tayyib önderliğinde ne yazık ki ihtiraslarından dolayı istemez!.
ONE MİNUT’le başlayan ve şu anda gerek ülkemiz ve gerekse dünyada geldiğimiz son durumu görmemezlikten gelen gözlerin TAM MİNÜT’le kör, duymazlıktan gelen kulakların sağır olmaları kadar doğal bir şey olabilir mi?.. İlahi adaletin tecelli edeceği o güzel günler kapıda artık dostlarım.
AB’nin yıllarca bizleri görmemezlikten geldikten sonra ORTADOĞU BİRLİĞİ niçin kurulmasın ki!... Allah aşkına böyle bir birlik olsa olsa ancak Atatürk’ün kurduğu TÜRKİYE CUMHUHRİYETİ önderliğinde kurulur. Bu birliğin bizzat Türkiye’mdeki bazı siyasi ve sosyal kurumlarca da istemeyenlerin sayısı çokça!... Herkesin bir plânı varsa, Hz. Allah’ın da bir plânı var ve sonuçta Hz.Allah’ın dediği muhakkak olacaktır!.. T.C.Devleti artık Türk-İslâm âleminin bir lokomotifi, bu ülkeler vagonumuzdur artık!..
Ah Türkiye’m ahhhhhhh!. Hak ve hakikat yolunda kaderin size verdiği en kutsal görevleri ifada atacağın her adımının kutsal olması bu milletin ve insanlık âleminin tek dileği sayın başbakanımız…
Ne diyelim, “Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler..” yeter ki inanalım efendim.
Birlik-beraberlik ve kardeşlik duygularıyla gelecek günler çok ama çok daha güzel olacaktır inşallah..
Rabbim sizi samimi ve içten duygularınız olduğu müddetçe her türlü kazadan-belâdan-suikastlardan koruması dileğiyle cumhurun başı olarak gerek Çankaya ve gerekse tüm İslâm âleminin yüreğinde, gönlünde taht kurmanızı, katil İsrail ve kankalarının yüreğinde uykuları kaçıracak bir korku salmanızı Rabbim tüm kefeni koltuğunun altında seninle yola çıkan ekibinle nasip etsin Sayın Başbakanım.
“Denenmişi denemek, millet içün kayıptır-Dünyanın son umudu, o da Recep Tayyiptur.”
Bütün dünya bilsin ki, Türkiye artık vagon değil-LOKOMOTİF bir ülke olmuş, gözümüz aydın. Bu gidişle TÜRK-İSLÂM BİRLİĞİ kaçınılmaz olacak ve bu birlik bütün Ortadoğu ve asya ülkelerini kucaklayarak tarihe tekrar TÜRK MÜHRÜNÜ İTTİHAD-I İSLÂM (İslâm kardeşliği) bayrağı ile MÜTHİŞ İKİLİ ERDOĞAN ve DAVUTOĞLU ile dünyayı titretircesine Allah ve Rasülü aşkına vurmanın mutluluğunu tadacaktır.
BİLİYORUZ Kİ;
SİYASET ADAMI=GELECEK SEÇİMLERİ,
DEVLET ADAMI, GELECEK NESİLLERİ DÜŞÜNÜR!..(R.Tayyip Erdoğan ve Davutoğlu gibi!..)
Bir değişimin önünde gidenler LİDER, ortasında gidenler durumu kavramış, sonunda gidenler ise sürüklenmiş olurlar; karşı çıkanlar ise tamamen yok olup giderler ki, inşallah bundan sonra LİDER RUHLU ERDOĞAN+DAVUTOĞLULAR yaşayacak, muhalefet silinecektir!..
Hz. Adem ve Hz.Muhammet’ten bu güne kadar bu ilâhi nizamın savunucularına, Anadolu’yu bu millete vatan eden ve İlahi kelimetullah uğruna her türlü tehlikeyi göze alıp, bizleri bu günlere taşıyan, VATANIN HA EKMEĞİNİ YEMİŞİMM-HA KURŞUNUNU diyen herkese selam olsun… ALLAH-Ü EKBER…
Bu duygu ve inançla şu tablonun ardından herkesi iki rekât şükür namazı kılmaya davet ediyorum…
Saygılarımla.