“Sabır acı, meyvesi tatlıdır!”
26 Ağustos 1071’de Anadolu topraklarını İslam Medeniyetine açan Ulu Önder Sultan Alpaslan’ın zaferinin 943. yıldönümünü,
25 Ağustos 1514’te Pers İmparatorluğunun Osmanlı Cihan Devlet’ini arkadan hançerleme arzularını kursaklarında bırakan Ulu Önder Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Zaferinin 500. yıldönümünü,
Ve 30 Ağustos’ta ülkemizi işgale gelen haçlı ordularını kovarak elde ettiğimiz İstiklalimizin zaferinin 84. yıldönümünü kutladığımız bu ağustos ayında Milletin Mandacılara karşı elde ettiği zaferin 13. yılını da Cumhurbaşkanlığı seçimiyle de taçlandırdık elhamdülillah.
Bu başarıya İttihat Terakki çeteleri, masonlar, rotaryan ve lionsçu uluyancılar üzüntülerinden parmaklarını ısırıp ağlarken, milletimiz ve tüm yeryüzü Müslümanları olarak hepimiz de sevinçten ağlıyoruz.
Asırlık kavli, fiili ve kalbi dualarımızın kabul oluşunu gösteren ve ağustos ayındaki zaferlerin bir yenisini daha görmeyi ve neticesini yaşamayı nasip eden Allah’ımıza hamd olsun.
Dün, Cumhurbaşkanı kardeşimizin andiçme törenine bizzat giderek sevinçlerine ortak olduk. Mütevazı ve heybetli duruşuna ve okuyuşuna sevinç gözyaşlarıyla şahid olduk.
Sadık ve vefakâr dava arkadaşı Abdullah Gül kardeşimizden görevi devralan bizzat halkımızın seçtiği ilk Cumhurreisimiz Recep Tayyib Erdoğan kardeşimize başarılar diliyorum.
Allah, Hak ve adalet ilkeleri doğrultusunda daim yar ve yardımcısı olsun.
Emanet, ehliyet, sadakat, müşavere ve sabır daim ilacı olsun. Dostlarına yakın, dalkavuklarından daim uzak olsun. Ve düşmanların şerrinden ve hasedinden emin olsun İnşallah.
Ve ülkemize, milletimize, İslam âlemine ve diğer tüm İnsanlık âlemine hayırlı olsun.
Yeni Başbakanımız Prof. Ahmed Davutoğlu kardeşimizin ülkemiz ve diğer halkı Müslüman âleminin maddi ve manevi sahada güçlenmesi için sunduğu reçetenin tatbiki için hepimiz seferber olmalıyız.
Bu ülke hepimizin. Ve bu ülkeyi süper güç haline getirme görevi de hepimizin.
Ama bu büyük hedefe kadar daha çok işimiz ve zamanımız var. Elde edilen zaferler bizi şımartmamalı ve sarhoş etmemeli.
Komşumuz Suriye, Irak, Filistin vs. ülkelerdeki mazlumlara sadece gıda yardımı götürebilen Kızılay Devleti konumdayız!
Yani kardeşlerimiz vurulurken aç karnına değil de sadece tok olarak şehid olmalarına sadece şahitlik yapıyoruz!
Henüz Sultan Alpaslan’ın, Sultan Fatih’in, Sultan Yavuz’un işgalleri önleyecek güçteki Süper Devleti konumunda değiliz.
Sultan Abdülhamid’in iktidardan alınıp Selanik’e mahkûm edilişinden yüz yıl sonra ilk defa Türkiye gemisi korsanlardan kurtarılıp kaptan oğlu kaptanlarına teslim edilmiştir.
Daha evvel ülke gemisini teslim alan Merhum Menderes, Erbakan ve Özal gibi kaptanlar devrinin korsanları tarafından yok edilmişti.
Şimdi tüm cemaat, tarikat, parti ve sivil toplum örgütlerinin görevi;
Bismillah ile göreve başlayan Kaptan Recep Tayyib Erdoğan kardeşimizin ve iktidarımızın, dinimiz ve milletimiz adına yapacağı hizmetlerini uyarı görevlerimizle beraber desteklemektir.
Bu gelinen noktaya şükretmeyerek nankörlük yapıp köstekleyenlerin vay haline!
Yaratıcımız, yöneticimiz ve yaşatıcımız Allah, “Nimetlere şükrederseniz mutlak ama mutlak artırırız. Şayet nankörlük ederseniz azabım çok şiddetli olur!! (İbrahim S.7)” İlahi mesajıyla hepimizi uyarmaktadır. Unutmayalım ki, bugün birlik olmayı başaramayanlar yarın birlikte ağlayacaklardır.
Ve yine unutmayalım ki; zafer yalnız Allah’tandır. Zafer inanların ve inandığını yaşayıp yaymak için çalışanlarındır.
“Sabır acı, meyvesi tatlıdır!” Hadisi Şerifinin teşvikiyle oluşancihad ve şehadet ruhuyla bu güzel dini ve vatanı bize emanet eden şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle anıyoruz!
Ruhları şâd, makamları Cennet olsun!
Selâm ve duayla