Ergenekon sürecinin önü kesilir mi?

Ergenekon sürecinin önü kesilir mi?

Nedense hemen herkes Ergenekon sürecinin bir biçimde önünün kesileceğinden endişe ediyor. Neden acaba? Kimininki 'endişe' de değil; sürecin gün gelip bir duvarla karşılaşacağından âdeta adı kadar emin olanlar var aramızda. Etrafınızda bir yoklama yapın, göreceksiniz: Pek az kişi “Bu defa sonuna kadar gidilecek” kanaatini taşıyor.

Son günlerde Başbakan Genelkurmay Başkanı ile birkaç kez biraraya geldi ya; herbiri öncesi ve sonrasında aynı olumsuz beklenti tavana çıktı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül devlet erkleri yöneticileriyle buluştu; pek çoğumuz, “Hah işte, bu iş artık sarpa sarar” kanaatini dillendirdik.

Elbette süreçten mutlu olmayan, bu sebeple de önünün kesilmesini arzu eden, bunu sağlamak için her şeyi yapabilecek durumda insanlar var. Bazıları durdukları yerde 'formül' icat ederek devreye girmiyor da değil. Geçmişte cumhurbaşkanlığı seçimini engellemek üzere bulunan 367 formülü gibi formüller havada uçuşuyor.

Şimdi burada durup başlıktaki kaçınılmaz soruyu yüksek sesle sorayım: Ergenekon durdurulabilir bir süreç midir?

Kural olarak her sürecin 'durdurulabilir' olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Susurluk da benzer bir süreçti ve orada neredeyse hepimiz “hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak” dendiğinde inanmıştık. O inançla yapılan eylemler de hepimizin hafızasında.

Oysa sonucu biliyoruz: Hayal kırıklığı yaşadık; Susurluk fazla ileriye gitmedi, bir noktadan sonra akim kaldı. Hem de, TBMM konuyu araştıracak bir komisyon kurduğu, o komisyon da bayağı kapsamlı bir rapor hazırladığı halde... Hem de, Mesut Yılmaz'ın talimatıyla görev üstlenen Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanı Kutlu Savaş özellikle sansürlü sayfalarında devlet adına gerçekleştirilen yasadışılıkları hazırladığı raporda birer birer sergilediği halde... O arada MİT de kendi raporunu kamuoyuyla paylaştığı halde...

'Susurluk' denildiğinde hemen zihnimize üşüşen pek çok alengirli bilgiye sahipsek, bunu, o yarım kalan sürece borçluyuz.

İyi de, Susurluk hakkında gerçeklere vakıf olmamız, Ergenekon sürecinin yarıda kalmayacağının garantisi olmuyor. Kamuoyu Ergenekon'la ilgili sağlam bilgilere sahip hale gelebilir, ama kural gereği, süreç yine de durabilir.

Her şey bir yana, Ergenekon bir yana... Kurallar ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın, geçmişte neler yaşanmışsa yaşansın, Ergenekon süreci her şeye rağmen durdurulamayacağa benziyor.

Tek bir sebepten: Türkiye'nin geleceği açısından bu sürecin sonuna erişmesi olmazsa olmaz şart; sürecin durdurulması, Türkiye'nin geleceğinin karartılması anlamını taşır. Durdurma gücüne sahip kişi, kesim ve kurumlardan hiçbirinin ülke aleyhine böylesine şaibeli bir riski göze alabileceğini sanmıyorum.

Son zamanlarda kamuoyunun bilgisi dahiline giren konulara ve özellikle yakın tarihlerde tam tersi görüşler ifade etmiş kişilerin Türkiye'de neyin olabilip neyin olamayacağına dair şimdilerde açıkladığı görüşlere bir de bu gözle yaklaşabilirsiniz.

Korkuya, endişeye, tedirginliğe mahal yok (ya da geçmişte yolunuz örgütle kesişmiş ise 'korksanız da, endişelenseniz de, tedirginlik duysanız da' diye okuyabilirsiniz bu satırları), Ergenekon süreci başladığı kararlılıkla bitecektir.

Herkes kendisini buna göre hazırlasın.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi