HOCASIYLA HELALLEŞTİ
Geçtiğimiz hafta sonunda iki takımda ligde rakiplerini 1-0 yenerek hedefleri yolunda bir maçtan daha kayıpsız ayrılarak yollarına devam etmişti.
İki takım içinde çok önemli bir maçtı. Zaten bu ligin ortak bir özelliği var. O da bu ligde “Cıvata” maç yok. Maddi sıkıntılar ile boğuşan Karşıyaka tüm olumsuzluklara rağmen Play-Off yarışına devam etmek, Ç.Rizespor ise bu zor deplasmandan üç puan çıkartıp, lider Erciyes’in yakasını bırakmama derdinde.
Mustafa hoca Denizlispor deplasmanında olduğu gibi bu maçta ileri üçlüyü pır pır yapmış, geçen haftanın üç puanını getiren golü atan Depetris’i yanına çekerek maça başlarken, defans Sezer, Murat ve Oğuzhan üçlüsüne dönmüştü.
Ev sahibi Karşıyaka kadın ve çocuk taraftarlarının yoğun desteği altında öyle bir ilk 45 oynadı ki, bizim takım futbol adına hani; Halterde sıfır çekerler ya, işte o misali sahada sıfır çektiler. Al, dön yanındakine ver, rakip defansa dönsün yerleşsin. Kanatlardan top gelmiyor, gelse de ne olacak, içeri ortalanan her top kaleci Necati’ye idman topu oldu.
Bizim kaleye doğru esen rüzgar altında kırmızı-Yeşilli takım bu devre ben saymakta zorlandım en az 6-7 net pozisyonu var onlar adına. Sağdan Onur Türk, o kanadı delik deşik etti. Sahanın en hızlısı Banahane’yi Murat ile marke edeyim diye düşünen Mustafa hoca sanırım “Kaplumbağa ile Çitayı” bir birleriyle eşleştirmiş olduğunu unuttu. Ganalı her topu aldığında tehlike yarattı, en önemlisinde ise 37’inci dakikada bu futbolcunun boş kaleye gönderdiği topu bu kez Murat doğru yerde, doğru zamanda çizgi üzerinden savuşturdu.
Biz “Sıfır” çektik bu devre tam tersi Karşıyaka takımı ise bloklar arasını iyi kapattı ve bizim pas trafiğini iyi engellediler. Bir başka onlar adına artı da birinci bölgeden ikinci bölgeye çıkarken hiç telaş yapmadan ayağa paslarla çıkması, buna birde kanatları çok iyi kullanmasını ekleyebiliriz
Bu görüntü altında ilk devre buna da şükür diyerek devreyi gol yemeden kapatıyor, Mustafa hoca ikinci devre C.Ahmet’i ve Eren’i duşa bırakırken, Depetris ve Orhan kartlarını açıyordu. Oyun şablonunda da değişikliğe giden Atmacada, değişmeyen tek şey basit top kayıpları, ilerde bir türlü çoğalamama boşa “Varyete”…
Basın tribün önünde benim gördüğüm Mustafa hoca futbolcusunun sahada her top kaybında ; Ya suyundan bir yudum alıyor, yada saçlarını darlıktan iki eliyle arkaya doğru taraya dursun, 71'inci dakika içinde sahada eli kolu her şeyi takım kaptanı Rumen futbolcu Cernat ; “Hocam kaç haftadır kötü oynuyorum, gel helalleşelim” bu harika gol benden sana gitsin dediğinde Alsancak’ta dişi Kafkaflar’da bu gole şapka çıkartıyor, siz sevgili Ç.Rizespor taraftarları t.v başında ne kadar havaya zıpladınız onuda az çok tahmin ediyorum derken hemen sol tarafımda şeref tribününde oturan ve maç boyunca fazla renk vermeyen Ç.Rizespor yöneticileri de bu müthiş golden sonra ayağa kalktılar, siyah gözlükler çıkartıldı ve birbirleriyle "Çak, çak, çak"......
Muhteşem gol sonrası orta sahada özellikle Cumali çift kişilik bastı, yüreğini ortaya koyan oyuncu olurken üç puanın bir başka baş mimari ise kaleci Davit Loriya oluyordu. 86’da Banahane’nin havada yarım volesini, Kazak kaleci aynı güzellikle dur dediğinde üst üste üçüncü maçtan 1-0’lık skor ile ayrılmayı başarıyorduk.
Yukarda da yazdım futbol kötü, skor iyi.. Bazı maçlar helede Şampiyonluk yolunda kritik haftalara girildiğinde böyle kötü futbol ile 3 puan futbol oyunu tabiatı içinde var olan bir şey. Önemli olan kötü oynarken kazanmak, yoksa siz zaten iyi oynadığınızda çay sepetine üçer, üçer puanları atıyordunuz, şimdi o çayları demleme zamanı.
Bu çileli yolda, bunun adı “Şampiyonluk” yürüyüşü. Az kaldı, az……Sabredin mutlu sona az kaldı….