Kurban Sırat Köprüsünde binek olacaktır
Kurban kesmenin hükmü konusunda farklı görüşler vardır.
Hadis-i şeriflerden öğrendiğimiz üzere; hayat nimetine şükür, Halil İbrahim (Aleyhisselâm)ın mirasını ihya, sırat köprüsünde binek, günahların affedilmesi ve hatalara keffaret olması için kurban kesmek, zenginler üzerine “Vacib”tir.
Bu, İmâm-ı Âzam, İmâm-ı Muhammed, İmâm-ı Züfer, Hasan ibni Ziyad (Rahimehümullâh)ın tek görüşü olup, İmâm-ı Ebû Yûsuf (Rahimehullâh)dan gelen iki rivayetten birine göredir.
BANA FARZ KILINMIŞ
İmâm-ı Ebû Yûsuf (Rahimehullâh)dan yapılan başka bir rivayete göre vacib değildir.
İmâm-ı Şâfi (Rahimehullâh)ın görüşü de budur. (Kâsâni, el-Bedâyi‛, 5/62)
Tahâvî (Rahimehullâh) demiştir ki:
Kurban kesmek, İmâm-ı Âzam (Rahimehullâh)a göre “Vacib”, Ebû Yûsuf ve Muhammed (Rahimehümellâh)a göre “Sünnet-i Müekkede”dir.
Bu görüşün sahipleri,
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)den
rivayet edilen:
“Üç şey var ki, bana farz kılınmış, size ise farz kılınmamıştır:
- Vitir
- Kuşluk namazı
- Kurban kesmek
Hadis-i şerifini delil göstermişlerdir.
(Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, no:2050, 1/498)
vacib olduğunun delillerİ
a) Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.” (Kevser Sûresi:2)
Bu âyet-i kerîmede namazın akabinde “Nahr” emredilmektedir. Bu ise kurban kesmektir.
“Nahr emri, ‘Namazda ellerini göğsünün üzerinde bağla’ manasına da gelmektedir” denilecek olursa buna şöyle cevap veririz.
“Bu bir emirdir, emir ise “Vücub”u (emredilen şeyin vacibiyetini) gerektirir.
Namazda ellerin göğüs üzerinde tutulmasının vacib oluşuyla ilgili bir icma yoktur.
Bu durumda bizim zikrettiğimiz “Kurban kesme” manası taayyün eder.
b) Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Kurban kesiniz. Zira kurban, babanız İbrahim’in sünnetidir.”
Bu hadîs-i şerifteki “Kurban kesiniz” sözü emirdir. Emir ise vücubu (emredilen şeyin, vacib olmasını) gerektirir.
c) Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bir hadîs-i şeriflerinde de şöyle buyuruyor:
“Her kim için (kurban kesebilecek) imkan olur da kurban kesmezse, bizim namazgahımıza yaklaşmasın.”
(İbni Mâce, Ezâhî:2, no:3123, 2/1044)
Hadîs-i şerifteki “Namazgahımıza yaklaşmasın” tehdidinin kurbanın terkine bağlanması, kurban kesmenin vacib olduğuna delalet etmektedir.
(Mevsîlî, el-İhtiyar, 5/16)
Kurbanın Çeşitleri
Kurban, vacib ve nafile olmak üzere iki çeşittir.
Vacib Kurbanın Çeşitleri:
a) Zengine ve fakire vacib olan kurban.
Bu kurban, “Allâh (Celle Celâluhû) için bir koyun kurban etmek, üzerime hak olsun” denilerek, adanan kurbandır.
Bu sözü söyleyen ister zengin olsun ister fakir, bir koyun kurban etmesi vacib olur.
Bu sözü fakir iken söyler sonra bayram günlerinde zengin olursa, iki kurban kesmesi gerekir.
Birisi adak kurbanı, diğeri zengin olduğu için kesmesi vacib olan kurban.
b) Fakire vacib olup, zengine vacib olmayan kurban.
Fakir bir kimse kurban etmek niyetiyle bir koyun satın alacak olsa, bu koyunu kurban olarak kesmesi onun üzerine vacib olur.
VACİB OLMAZ
Çünkü kurban kesmesi vacib olmayan bir kimsenin, kurban kesmek maksadıyla bir koyun alması, kendisine bu işi vacib kılması mesabesindedir.
Bu, örfte kurban kesmeyi adamak anlamına gelir.
Şayet bir insanın koyunu olsa ve onu kurban etmeye niyet etse veya bir koyunu satın alırken, kurbana niyet etmese, sonra onu kurban etmeye niyet etse, ister zengin olsun ister fakir, onu kurban etmesi vacib olmaz.
c) Zengine vacib olup, fakire vacib olmayan kurban.
Adak niyeti ve kurban için satın alma kastı olmaksızın kurban bayramı günlerinde vacib olan kurbandır.
Nafile Kurban:
1) Seferi mesafede yolcu bulunanın kestiği kurban,
2) Kesme adağında bulunmayan ve kurban etmek maksadıyla da hayvan satın almayan fakirin kurbanıdır.
Çünkü bu kişiler için kurbanın vacib olma şartları gerçekleşmemiştir.
KENZUL-ARŞ ( ARŞ'IN HAZİNESİ) DUASININ FAZİLETİ
Peygamberimiz Hz. Muhammed(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)den rivayet edilmiştir.Şöyle buyuruyor……
-Cebrail bana dediki:“Ey Muhammed,kim ömründe bir kere bu duayı okursa,Allah´u Teala onu,kıyamet gününde yüzü ayın ondördü gibi parlak haşreder.
Hatta bütün insanlar onu,bir peygamber veya melek sanırlar.
Ben ve sen onun kabrinin üzerinde dururuz.
Ona hesapsız ve azapsız,üzerine binip Cennete girmesi için Cennetten bir Burak getirilir.
Sırat köprüsünden şimsek gibi geçer.
BİN UMRE SEVABI
Onun günahı denizlerden suyundan, yağmurların damlasından, ağaçların yapraklarından,kumların adedinden, taşlardan daha fazla olsa bile,kendisine kabul olunmuş(nafile)hac ve bin umre sevabı yazar.
Korkan kimse olursa,Allah onu onu korktuğundan emin kılar.
Susayan kimse okursa,Allah onun susuzluğunu giderir.
Aç olan okursa, giyindirir, hasta okursa şifa verir, hastanın üzerine okunursa,hastalığından kurtulur, dünya ve yahut ahiret ihtiyaçlarından okursa Allah istediğini verir.
HASTALIĞA ŞİFA
Bir düşmandan veya sultandan korktuğu için okursa, Allah onların şerrinden korur ve Allah´ın mahlukatından gelecek olan tüm zarar ve eziyetleri kendisine ulaşmaktan meneder.
Borçlu olan okursa,Allah onu,borcunu ödemeye muvaffak kılar,hiçbir kimseye muhtaç olmaz.
Eğer onu hasta olan yazan üzerinde taşırsa iyileşir.
Kadın taşırsa kocası ona ikram eder.
Cinden,insden ve şeytandan,sancı ve hastalıklardan emin olur.
Kayıp ise ailesine sağ,salim kavuşur: Bu duayı okuyan için cin, melek istiğfar ederler.
Ömrü bereketli olur.
ÇALINAN MAL DÖNER
Kim beş defa bu duayı okursa Peygamber Aleyhisselamı rüyasında görür
Kim ki Fatiha’yı,İhlas Suresi’ni,Kafirun ve Felak ve Nas Suresi’ni üç kere okuyup sonra da bu duayı okursa Allah onu karşılaştığı bütün varlıkların şerrinden korur ve her türlü hastalıktan,her zalimin şerrinden onu emin kılar ve bütün isteklerini verir. Kim ki okuduğu gibi onu yazıp üzerinde taşırsa ve kim ki başının altına koyup uyursa Allahü Teala o kimsenin malından çalınanı ve evinden kaçanı geri iade eder.Akan suya okursa su durur yahut yanan ateşe okursa ateş söner. Dağ üzerine okursa dağ paramparça olur. Kim ki iki rekat namaz kılıp her rekatında Fatiha ve bir de İhlas okuyup selam verdikten sonra bu duayı okursa dünya ve ahirete ait ne isterse tüm istediklerine nail olur. Bu duanın fazileti sayılamayacak kadar çoktur. (Nevadir-i Kaylubi’den alındı.)
Duaya yarınki sayfada yer verilecek