Muhafazakârı böyle olursa...
Ben Peygamberimizin tavsiyesi üzerine "dini için tercih ettiğim" bir bayanla nasipse evleneceğim. Sıkıntı şu: Herhangi bir ehl-i dünyadan farksız olarak dünya metaına karşı muhabbeti var. Benim maaşlı, sınırlı bir gelirimin olduğunu biliyor ama maddi beklentileri gücümün üstünde... Ne yapayım, nişan mı atayım, devam mı edeyim? Muhafazakârlar böyle ise diğerleri nasıldır? Sadece muhafazakâr oluşu cezp etti beni, o kadar. Bir şükürsüzlük, bir doymazlık almış başını gidiyor. Arabalar, özel üniversiteler havada uçuşuyor. Devamlı nabız yoklamalar sürüp gidiyor. (Rumuz: Erdem)
Muhafazakârlıkla dindarlığı birbirine karıştırmamalı. "Muhafazakârlık" dini bir kavram değil, sosyal içerikli bir söylemdir; mütedeyyin/dindarlık dini bir kavramdır.
Bir insan muhafazakâr olabilir ama dindar olmayabilir. Dindar demek de düşüncesini ve hayatını Kur'ân ve sünnet ölçüsüne göre belirleyen demektir.
Peygamberimiz, "En hayırlı nikâh/evlilik kolay olanıdır" buyuruyor. Kendi kızı Hz. Fatıma'yı evlendirirken ne kadar mütevazı bir çeyizinin olduğu belli ve biliniyor.
Sizi olduğunuz gibi kabul etmeyen, sizden yapamayacağınız imkânlar isteyen birisiyle yuva kurmakta hayli zorluklar yaşayabilirsiniz.
Şimdiden "istek listesi" sizi zorluyorsa, evlendikten sonra daha ne gibi zorluklarla karşılaşacaksınız, Allah bilir.
Kendi imkânlarınızı, gelirinizi, hayat şartlarınızı, maddi durumunuzu çok açık bir şekilde belirtin, "Ben böyle bir yuva kurmak istiyorum" deyin. Kabul ederse, mesele yoktur, etmezse yol yakınken çizginizi gösterirsiniz, ona göre kararınızı verirsiniz.
"Dindar" demek istediğiniz, fakat "muhafazakâr" olarak tanımladığınız bütün insanlar böyle değildir. Bu bir görgü, bir anlayış meselesidir, bir hayat tarzıdır, kendini tanımlama biçimidir.
Gönlünüze yatan, ömür boyu hayatı paylaşabileceğiniz birisiye yola çıkın, huzur bulursunuz.
Ben hâlâ nikâhlı mıyım?
Ben 12 sene önce boşandım. Boşandığım şahıs bana dini nikâhımın düşmesi için 3 kere "Boş ol" demedi. Ben hâlâ dini nikâhlı mıyım? Kendi kendine dese de nikâh düşer mi? (Rumuz: Gonca Gül)
Üç kere "boş ol" demesini veya belli aralıklarla üç kere boşamasını sizin duymanız şart değil; sadece haberiniz olması ve bilmeniz yeterli.
Anlaşılan hâkim kararıyla resmen boşanmışsınız. Böyle bir boşanmadan dolayı dini bakımdan "ric'î talak" gerçekleşir, bu da tek talaktır.
Aradan uzun yıllar geçmiş. Olay nasıl cereyan etmiş, nasıl bir boşanma gerçekleşmiş kesin olarak bilinmiyor. Tekrar o kişiyle veya bir başkasıyla evlenme düşünceniz varsa, aranızda gerçekleşen "boşanma"nın şeklini kesin olarak öğrenmeniz gerekir.
Boşandığınız kişi hayattaysa ulaşın, öğrenmeye çalışın, ondan sonra hareket edin. Yoksa yanlış adım atmış olabilirsiniz.
Evliliği bitirsem mi?
Ben 22 yaşındayım, yeni evliyim. İsteyerek bir evlilik olmadı. Şu anda anlaşamıyoruz. Sevgi adına hiçbir şey yok ama evliliği bitirmek içimden gelmiyor. Günahını ve sonrasında karşıma ne gibi zorluklar çıkar, bunları kaldırabilir miyim? (Rumuz: Cansu)
Artık evlisiniz ve bir yuvanız var. Öncelikle bir insanla ortak bir hayatınızın olduğunu kabul edin.
"Evliliği bitirmek istemiyorsanız", "Günahını ve daha sonra karşınıza ne gibi zorluklar çıkacağını" bilemiyorsanız ve sonuç itibarıyla "evlenmiş, ayrılmış, dul bir hanım" olarak yaşamayı göze alamıyorsanız, bunun tek bir yolu vardır. O da "geçinme sanatını" geliştirmek, bu konuda gayret göstermek, emek vermek, anlaşabildiğiniz yönlerinizi geliştirmektir.
Eşinizin kabul ettiğiniz, hoşunuza giden ve sevdiğiniz yönlerini öne çıkarın. Sizi tartışmaya götürecek, anlaşmazlığa taşıyacak konuları ve konuşmaları gündeme getirmeyin.
Bir yerde, "Eş olarak Allah bana bu kişiyi nasip etmiş" deyin, kanaat edin. Şu ilk yılları sabır ve sükûnet içinde geçirmeye çalışın.
Bu arada "Mahremiyet Okulu" setimizin özellikle "Mutsuz Evlilikler ve Boşanmalar" kitabının size yardımcı olacağını da belirtelim.