Özel Bir Gün, Özel Bir Tarih / 29 Ekim
29 Ekim Cuma, Cumhuriyetimizin 98.kuruluş yıldönümü. Kutlu olsun. Nice yıllara.
Başta, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, tüm şehitlerimizi, gazilerimizi rahmetle, minnetle ve saygıyla anıyoruz.
Böyle bir günde, iki komşu takım, ligin zirvesiyle, ligin dibindeki takım, haftanın ilk maçında karşı karşıya geldiler. Çaykur Rizespor ellerinde Türk bayraklarıyla sahaya çıkarken ıslıklandı.
Neden ?
Anlayabilen olmadı. Türk bayrakları ıslıklanmayacağına göre.
Neyse bu konuyu, kendi akışına bırakalım. Ama unutmayalım. Yakışmadı.
Hafta boyu, gerek başkan ve yöneticiler, gerekse teknik kadrolar dostane sportmence mesajlar verdiler. Anlaşılan o ki , bu mesajlar bir şey ifade etmiyor. Her kes kendi bildiğini okuyor ve söylüyor.
Maça gelince, Çaykur Rizespor açısından sezonun en diri ve mücadeleci bir müsabakası oldu.
Maçın başlarında iki taraf orta alanda, yüksek bir tempo ile oynamaya çalıştı. İki takım da çok fazla top ve pas kaybı yaşadı.
Çaykur RİZESPOR , 20.dakikada hakemin göremediği pozisyon sonrası VAR uyarıyla oluşan penaltı sonrası Djokovic ìn vuruşuyla 1-0 öne geçti.
İlk yarının bu skorla bitmesini beklerken bu sefer benzer bir pozisyonda hakem Halil Umut MELER, Trabzonspor lehine penaltı düdüğü çaldı. İlk yarı 1-1 sona erdi.
İkinci yarı, ilk yarıya göre Trabzonspor'un topa daha fazla sahip olduğunu gördük. İlk yarıya göre pas hataları azaldı ve baskı kurmaya çalıştı. Rizespor bu baskıya karşı ciddi bir direnç gösterdi. Ancak geriden çıkarken bilinci bir çıkış olmadı. İleri vurulan toplar duvardan geri döner gibi dönmeye başladı. Rahat bir pozisyonda topu uzaklaştırabilecekken, Selim AY, topu kornere gönderdi.
Sezon başından beri duran toplardan en çok gol yiyen takım zaafiyeti bu maçta da görüldü.Kaleci Gökhan, topu ancak çelebildi. Nwakaeme topu ağlara gönderdi. 2-1
Bu dakika sonrası karşılıklı ataklar ve kora kor bir mücadele oldu. Başka gol olmadı.
Ligin zirvesi ve dibindeki takımların mücadelesi sonucunu, kaliteli ayaklar ve eldivenler belirledi.
Sezon başından beri benzer goller yiyen bir Çaykur Rizespor.
Futbol hatalar oyunudur. Doğru. Ancak bu hatalar süreklilik kazanıyorsa buna hata denmez. Yetersizlik veya yeteneksizlik denir.
Çaykur Rizespor kalesine gelen her duran top, kaleye tehlike yaratıyor. Takım savunmasında, ciddi zafiyet yaşanıyor.
Aynı şekilde rakip kaleye atılan serbest vuruşlar genellikle kalecinin üzerine atılıyor.
Bireysel olarak, yetenekli ve kaliteli oyunculara sahip olmakla beraber ,bunları takım bütünlüğü içinde kullanamıyoruz. Birbirlerinden kopuk, yardımlaşmasız oynama isteği, gereğinden fazla top kaybına, bunun sonucu aynı topları kalesine tehlike yaratmasına neden oluyor.
Bu işin şakası yok.
Başa baş mücadele edildi. Ancak sadece mücadele etmek puan almak için yeterli değil. Bu ligde kalabilmek için defans bloğunu toparlayacak, hava toplarına hakim olacak oyun lideri şart.
Maçın hakemi, Halil Umut MELER, Rizespor lehine olan penaltı pozisyonunu, VAR uyarısyla verebildi.
Aynı hakem , daha zor ve ancak kale arkası yüksek kamera ile görülebilen ve arkası dönük olan pozisyona direkt penaltı düdüğü çaldı.
Bunu niye söylüyorum. Çaykur Rizespor, zayıf halka diye görülüyor.
Lehinde olabilecek pozisyonları vermekte zorlanan hakem triosu, aleyhindeki pozisyonlara çekinmeden cesurca karar verebiliyor.
Ligin başından beri defans göbeğinde görev yapan stoper Holmen bugün ilk sarı kartını görmüş. İnanılır gibi değil.
İş her geçen zaman daha da zor zorlaşıyor. Evet mücadele, reaksiyon iyi. Ancak yeterlimi? Bu takım savunmasıyla kesiklikle hayır.
Bazı futbolcuların ilk fırsatta gönderilmesi gerekiyor. Varlıklarıyla takıma katkıdan çok, zararları oluyor.
Kimseyi zorla sahaya çıkartıp verim aldıramazsınız. İnanmayan, takıma bütünlüğe katkı sağlamayan futbolcunun bu takımda yeri olmaması lazım.
Sağlıcakla kalın.