Abdulkadir İPEKOĞLU

Abdulkadir İPEKOĞLU

TÜRKİYE BİR DÖNÜM NOKTASINDADIR

TÜRKİYE BİR DÖNÜM NOKTASINDADIR

Değerli okuyucularım,

Destan yaratmaktan, destan yazmağa fırsat bulamayan şanlı bir ecdadın torunları olarak bu güzel ülkemizde, düne kadar, gittikçe şiddetleşen bir manevi buhran içinde kıvrandığını herkese anlatmak mümkün değil iken, bugün buhranın Türki yemi tehlikeli bir dönün noktasına getirdiğini inkâr etmek artık akıl kârı değildir.

Meydana gelen son olaylarda gerçekten milletimiz, mukaddes vatan ve devletimizin bir “münevver suikastına” uğradığına şahit olmuş, tarihi ve içtimai bünyesi bu kadar sağlam bir memleketin bu duruma düşmesini başka türlü izah etmek imkânı da tarih şuurundan mahrum, insanlık duyguları kaybolmuş kimselerin sapık ideolojilere, maddi menfaat ve ihtiraslara esir olmalarını kolaylaştırıyordu. Zira, siyaset-idare-ilim-fikir-sanat ve sermaye sahalarında yüksek mevki sahibi, kalabalık bir aydın zümre teşkil etmesi, hastalığın tersine medeniyet tecrübelerine uğrayan muhitlerde yayıldığını göstermiştir.

Nitekim, kendi ölçülerine göre kültür-ahlâk-mefkure ve aklı selimini muhafaza eden halk ve işçi kitleleri arasında bir sapıklık veyahut bir hıyanet görülmemiştir ama ya aydın denen zümre!..

Bu durumda Milli eğitim ve Diyanet müesseselerinin vazifelerini doğru dürüst yapmadığına, kafası, kültürü, ahlâk ve mefkuresi sağlam nesiller yetiştiremediğine, sesli,sözlü, yazılı basının ve sanatın da yıkıcı bir istikamette rol oynadığına hükmetmekte hiçbir tereddüt olamaz…İlk okul hocasından, üniversite profesörüne  kadar sağlam bir Türkçe yazamayan, hatta konuşamayan insanların gittikçe ekseriyet teşkil ettiği memlekette artık ilim, kültür ve sanattan, üniversite ve maarifin vazife gördüğünden asla bahsedilemez!..Dünyada, ana dilinden cahil, hiçbir geri millet dahi görülmemiş ve manen gericiliği gaye edinmemiştir. Pratik ve teknik dışında sarf edilen milyarlar yalnız boşuna gitmemekte, okur-yazar bir cahil kitle haline gelen vatan çocukları gittikçe ağır problemler ve hatta tehlikeler amili olmaktadırlar. Gerçekten aydınlarla yükselmesi gereken Türkiye’nin bir aydınlar meselesi veya suikastı ile karşılaşması ne kadar hazin bir duruma düştüğünü aşikar olarak meydana koymuştur.

Türkiyemin teresine bir medeniyet  davasına zorlanarak derin bir manevi buhran içinde nasıl kıvrandığını yıllarca değerli hocalarımız, ilim ve bilim adamlarımızın konferanslarından duyduk ama, ne yazık ki devlet yöneticilerimizbu feryatlara yıllarca kulak tıkadıkları için bu günlere geldik,değil mi!.

Bu hayatı davamızı, medeniyet tarihinin ışığı altında ilmi ve milli ihtiyaçlara göre tabii mecrasına koymadıkça hiç olmazsa ihdas edilen engelleri kaldırıp aklı selimin icaplarına uymadıkça, buhranı tehlikeli patlamalara sebebiyet vereceğini ve tedavinin zorlaşacağını tüm ricallerimize duyurmak istiyoruz. Nasıl ki bir makinenin arızası, ustasını buluncaya kadar sürerse, ülkemizin bu rahatsızlığı da Türk milleti olarak inanıyoruz ki, mahir ve usta bir ricaller kadrosunun iş başına gelmesiyle inşallah son bulacak ve arzuladığımız güneş bütün sıcaklığıyla hiç batmamak üzere doğmaya başlayacaktır. Yeter ki, iktidarı ve muhalefeti ile ülkemde milli birlik ve beraberlik tesis etsin!..

Türkiye sevdalıları olarak bizler büyük kayıplardan lsonra patlak veren son hadiseler karşısında Bir musibet, bin nasihatten evlâdır” atasözüne uygun bir uyanışla artık doğru yolu bulacağımıza ve buna mecbur olduğumuza inanıyoruz. Zira buhranda iktidar ve muhalefet liderlerinin ağır mesuliyetleri ve “uluslar arası komplonun” büyük rolü olmakla beraber, Türk milleti içinden bu kadar münevver suikastçının çıkabilmesi, şahsi ve arızı sebeplerle asla izah edilemez!..Bu münasebetle hastalık amillerinin  tersine işleyen bir medeniyet davası içinde olduğu kanaati kuvvetlenmiş; musibet nasihate üstün gelmiştir. Zira, “hasta münevver” tasallutuna karşı çok şükür akıl-liyakat ve hamiyet uyanmıştır!...Bundan sonra bu toplumu kuru nutuklarla iknaya zorlamak zor olsa gerek!..

Böylece tarihi bir dönüm noktasına gelen Türk milleti, kadim hasletleri, sağlam manevi ve içtimai bünyesi ilel, bu fırsattan faydalanarak, ancak himaye ve teşvikle kulakları tırmalayan “ilericilik ve devrimbazlık” safsatalarından kurtulacak ve medeniyet yolunda, huzur içinde ilerleyecek; bunca badirelerden sonra başta Cumhuriyetimizin kurucu M.Kemal Atatürk olmak üzere büyük ataları gibi tekrar Hakkın yardımına bu asil millet mazhar olacaktır. Buna inanıyor ve bunu yürekten diliyoruz.

Son sözüm,

Türkiye’de tahsil müesseseleri, milli eğitim teşkilâtı ve üniversiteler ilim, kültür, ahlâk ve mefkûresi sağlam ve seçkin ve aydın bir nesil yetiştirmedikçe, milletimizin rehbersiz kalması, manevi ve siyasi buhranlara düşmesi kaçınılmazdır. Ülkem artık bugüne kadar çekti ama, bundan sonra çektiklerini telâfi ederek kazanmak zorundadır da ondan!..

Bu inançlı ve şuurlu kadronun Türkiye gemisinin kaptan köşkünde yerini alması ve gemiyi menzile sağ-salimen ulaştırması dileğiyle…

Hürmetlerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
1 Yorum
Abdulkadir İPEKOĞLU Arşivi