Akaryakıt zammının kaymağını kim yiyor?
Dün benzin ve motorine yine zam geldi. Petrol fiyatları yükselince kur düşmüş olmasına rağmen Türk halkı yine zamla karşı karşıya kaldı.
Kim yapıyor zamları? Kim zamlardan besleniyor? Neden Türk halkı yüksek fiyattan akaryakıt almak zorunda kalıyor?
Halka açık olmaları nedeniyle iki şirketin bilânçosuna bakarak bu zamların kime nasıl yaradığını inceleyeceğiz. Bir tarafta hammaddeyi rafine eden TÜPRAŞ ve diğer tarafta dağıtımcı lider şirket POAŞ.
30 Eylül 2008'de Brent petrol 99,6 dolardan işlem görüyordu. Oysa 31 Aralık 2008'de petrol 45,6 dolara düşmüştü. Türkiye'de ise akaryakıt fiyatlarına, bu hızlı gerilemeye rağmen indirimler yeterince yansıtılmamıştı.
Petrol fiyatlarının yükselişlerini kısa sürede fiyatlarına yansıtan sektör, fiyat düşüşlerinde oldukça temkinli davranışlar sergilemişti. Adeta fiyat düşüşlerinde geçiştirme hareketleri gözlenmişti.
Dağıtımcı şirketler rafine şirketinin öne sürerken rafine tarafında ise bu iddialar reddediliyordu.
Petrol fiyatlarının hızla düştüğü 2008 yılı son çeyreğine ilişkin bilânçolar açıklandı. Ve kimin bu dönemi nasıl kapattığı ortaya çıktı.
Rafine şirketi TÜPRAŞ son üç ayda 5 milyar 790 milyon liralık satış yapmış. TÜPRAŞ'ın son üç aydaki satışlarının ise 5 milyar 800 milyon liralık maliyeti oluşmuş. Yani şirket son üç ayda satışlardan mal maliyetini (hammadde maliyeti) dahi karşılayamamış.
TÜPRAŞ aldığı fiyattan petrolü satarak satış dağıtım giderlerini ve finansman giderlerini karşılamak durumunda kalmış. Nitekim şirket mal satış kârı olan 1 milyar 899 milyon liradan, Eylül 2008'de 1 milyar 457 milyon lira faaliyet kârı oluşturmuş. Ama son üç ayda kâr olmayınca artan giderler faaliyet kârını 1 milyar 283 milyon liraya geriletmişti. Kısaca petrol fiyatlarının hızla düştüğü son üç ayda TÜPRAŞ 174 milyon lira kaybetti.
Aynı yaklaşımı POAŞ'a uyguluyoruz. Şirketin petrol fiyatlarının gerilediği dönemde brüt kârı 875 milyon liradan 1 milyar 212 milyon liraya 337 milyon liralık artış gösteriyor. Faaliyet giderleri de düşüldüğünde ortaya çıkan faaliyet kârı 557 milyon liradan 789 milyon liraya yükseliyor.
Petrol fiyatları hızla gerilerken POAŞ'ın faaliyet kârı 232 milyon lira artmış ama TÜPRAŞ'ınki 174 milyon lira azalmıştır. Üretici kaybetmiş, dağıtıcı kazanmıştır. Ama üretici firma yine de 110 milyon lira kurumlar vergisi öderken dağıtıcı firma 31 milyon lira kurumlar vergisinde kalmıştır.
Akaryakıt fiyatlarına zam geldiğinde kimin kazandığını veya kimin kaybettiğini bu bilânçolar göstermiyor mu? Piyasa artık serbest işliyorsa, zam veya indirim süreçlerinin kullanılma aralığında neden farklılaşmalar yaşanıyor?
Üç günlük farkla milyarlarca liralık paranın nasıl el değiştirebildiğini akaryakıt şirketlerinin bilânçolarından görebiliyoruz. "Yürü ya kulum" dendiğinde üç gün ne fark eder ki!
İşte bu noktada şu soru geliyor aklımıza: Acaba bağımsızlaştırılan kurullar ve kurumlar kime hizmet ediyor? Bağımsızlaştırıyor muyuz yoksa gözden kaçırıp birilerine mi bağlıyoruz?
Vergi denetiminde şimdi taraflı bulunan uygulamayı yıllarca neden tarafsız bulmuştuk? Başına geldiğinde mi adalet ister bunlar?
Koç TÜPRAŞ'ta zarar ederken POAŞ kârına kâr kattı. Ama seçimlerde de Baykal sadece TÜPRAŞ'ı gündeme taşıdı. Acaba neden?