Baş ağrınız psikolojik olabilir
Ruhsal sorunlar, çözümlenemediği ve kronikleştiklerinde başınızı ciddi şekilde ağrıtabiliyor.
Başımızı ağrıtan pek çok şey var. Bunların kimi önemli, kimi de önemsiz şeyler.
Can sıkıcı bir baş ağrısı; bir beyin tümörü, yaklaşan bir anevrizma patlaması veya felç atağının ilk işareti olabildiği gibi, yediğiniz yiyecekler, içtiğiniz içecekler, kullandığınız ilaçlar, kafanıza taktığınız sorunlardan da kaynaklanıyor olabilir.
Size garip gelecek ama ağrı kesicilerin bile baş ağrısı yapabildikleri biliniyor. Dahası kulaktaki, gözdeki, sinüslerdeki, hatta boyundaki sorunlar da varlığını size baş ağrısı şeklinde ifade edebiliyor.
Özetle; baş ağrılarının bir değil, birçok nedeni var. Kiminin önemli, tehlikeli, kiminin önemsiz olduğunu bilmeliyiz.
EN SIK NEDENİ: RUHSAL SORUNLAR
Psikolojik kökenli baş ağrıları, en yaygın olanları. Ruhsal sorunlar, çözümlenemediği ve kronikleştiklerinde başınızı ciddi şekilde ağrıtabiliyor.
Stresli kişilerde, yoğun bir tempoda çalışanlarda, aşırı iş yükü altında ezilenlerde, çözülmesi güç problemleri tek başına üstlenenlerde, belirli bir konuya takılıp kalanlar, sorunlarını çözmede başarısız olanlar, üzülenler, kızanlar, içsel gelgitler yaşayanlar, derdini anlatmayan veya aşırı dert depolayanlar, depresyon eğilimi başlayanlarda bu tür ağrılara sık rastlanıyor.
FARKI NE?
Psikolojik baş ağrılarının temel özelliklerinden biri, ağrının genellikle hep aynı yerde hissedilmesi.
Diğer bir özellik ise ağrının gündüz ortaya çıkıp genellikle gün boyunca devam etmesi, gece olunca da adeta bıçak gibi kesilmesi.
Hastalarla biraz dikkatli konuşup yaşam tarzları, işleri, güçleri, hayata bakışları araştırıldığında ağrının psikolojik kökenli olduğunu anlamak pek de zor olmuyor.
Dikkat edilmesi gereken şey, özellikle entelektüel kapasitesi yüksek -okumuş, yazmış, eğitimli- kişilerde hastaların ağrılarının psikolojik olduğunu kabul etmeyip sizi daha komplike nedenlere yöneltmeleri.
Bir başka önemli nokta da şu: Eğitim düzeyi düşük olanlar da bu tür baş ağrılarını pek kabul etmek istemiyorlar ve sorunlarının daha önemli nedenlerden kaynaklandığı konusunda ısrar ediyorlar. Çoğu zaman da MRI, tomografi gibi ileri araştırma yöntemlerinden faydalanmak istiyorlar.
Genetik danışmanlık alın
Genetik danışmanlık almak son zamanlarda sık konuşulan sağlık konularından biri. Hastalıkların önemli bir kısmının genetik mirasımızla ilişkili olduğunu öğrenmemiz imkânı olanları genetik profillerini anlamaya ve bazı genetik testlerden faydalanmaya yöneltti. Ancak genetik miras konusu son derece karmaşık bilimsel kavramlarla dolu. Bu nedenle de ciddi ölçüde kafa karıştırabiliyor, bir genetik danışmandan testlere ilişkin bilgi almak daha doğru bir yaklaşım gibi görünüyor.
Bu danışmanlar sizi veya ailenizi etkileyebilecek kalıtsal hastalıkların neler olabileceği konusunda yönlenmenize de yardımcı oluyor. Özellikle yeni çocuk sahibi olmayı düşünen ailelerde genetik danışmanlık biraz daha öne çıkıyor, fenilketanüri, Down sendromu gibi önemli doğumsal hastalıkları önlemede ciddi ölçüde işe yarıyor.
BANA GÖRE
Ne yapmalı?
Prensip olarak “baş ağrısı” deyip geçmemekte, özellikle tekrarlayan, dozu-sıklığı giderek artan baş ağrılarını ciddiye almakta fayda var.
Baş ağrılarının bazen gerçekten de çözümsüz kalabilen ve umutsuzluk duygusu yaratabilen bir problem olabileceğini unutmamak lazım.
Eğer kronikleşen, tekrarlayıp duran baş ağrılarından şikâyetçiyseniz, bu konuda uzmanlaşmış nörologlardan yardım istemeye çalışın.
Baş ağrılarınıza bulantı, kusma, denge bozukluğu, el ve ayaklarda güç kaybı, ateş gibi işaretler eşlik ediyorsa, tıbbi yardım istemekte ihmalkâr davranmayın.
DİKKAT
Başka nedenler de var!
Psikolojik baş ağrılarını sık görülen bir başka baş ağrısı tipinden; “günlük baş ağrısı”ndan ayırt etmek gerekir ki bu pek kolay değil.
Burada da “başı ağrıtacak” belirli bir neden (çoğu zaman) bulunamaz. Ağrı neredeyse her gün vardır. Genellikle sabah kalkar kalkmaz başlamaktadır.
Psikolojik ağrıdan farklı olarak ağrının yeri de, tipi/karakteri de sık sık değişiklikler göstermektedir.
Çoğu zaman yorgunluk, bellek eksikliği, odaklanma güçlüğü, uykusuzluk gibi sorunlar da şu veya bu şekilde tabloya dâhil olma eğilimindedir.
Kısacası psikolojik olmasa da ona yakın nedenlerden kaynaklanan ve ruhsal kökenli olduğu bilinen başka baş ağrıları da var.
BİR NOT
Kalp hızı önemlidir
Kalp hızı düşük biri olmak daha mı avantajlı, kalp hızı yüksek olanların sağlık riskleri daha mı fazla? Sık gündeme gelen bu sorunun yanıtı uzun zamandır biliniyor, uzmanların çoğu –ve mevcut veriler- yüksek seyir eden kalp hızının sağlık açısından riskli olduğunu gösteriyor.
Sağlıklı bir kalbin ortalama dakikada 60 ila 80 vuru yaptığı biliniyor. Rakam 80’lerin üzerine çıktıkça risk artıyor. Kardiyovasküler risk de, ölüm riski de artıyor.
Kalp hızının zaman zaman –seyrek olarak- yükselmesi, 80’li rakamları geçip 90’lı 100’lü rakamlara ulaşması ciddi bir sorun yaratmıyor ama eğer kalp hızınız artar ve öyle kalırsa bu bazı sağlık sorunlarının –özellikle kalple ilişkili sorunların varlığına işaret edebiliyor.
Böyle durumlarda o kişinin ciddi bir araştırmadan geçirilmesi gerekiyor. Yüksek kalp hızına kalp damar hastalıkları dışında kalp kası iltihaplanmaları, kalp kapak hastalıkları ve iletim sistemi bozukluklarında rastlanabiliyor