Ceza Verir Gibi Yapma RTÜK, Ver!
Pazartesi günü Çukur’u izlemek için ekran başına geçenler onun yerine Hacı Bayram Veli belgeselini izlediler. Çünkü RTÜK, Çukur’un 3.12.2018 tarihinde yayımlanan bölümünde, 6112 sayılı kanun’un 8.maddesinde yer alan, yayın hizmetleri “şiddeti özendirici ve kanıksatıcı olamaz” ilkesine aykırılık tespit etmişti.
Merak edip hemen ilgili bölümü açtım…
Ceza kesildiğine göre Çukur’un diğer bölümlerindekinden daha kanlı, daha vahşi bir bölüm olmalıydı diye düşündüm…
Öyle ya “Bu dizide şiddet yüceltiliyor, katiller, psikopatlar kahraman gibi gösteriliyor” diye onlarca kez bu köşede Çukur’un adını anmış, RTÜK’ü göreve çağırmıştım. Olmadı ama, neyse…
Boşuna değildi bu çağrılar. Bu çağrılar yapıldıktan sadece aylar sonra 15 yaşındaki Mertcan Karagöz Bahçelievler’de okul çıkışı pompalı tüfekle öldürüldü. Katilin sosyal medya profilinde, bu dizinin o dönem çok popüler olan oyuncusu Vartolu Saadettin’in fotoğrafı vardı.
Konuya dönelim.
İlgili bölümü izledim…
Açık söylemek gerekirse izlediğim şey, özellikle Çukur’un Youtube’a düşen çatışma, baskın, operasyon, sokak savaşı videoları düşünüldüğünde oldukça rutin sayılırdı.
Çukur’da değişen bir şey yoktu yani.
Dizinin girişinde bir eve baskın yapıldı.
Dizinin başından beri yapılan 90’ıncı baskın olabilirdi bu…
Ve aynı baskında absürt yöntemlerle -sadece- on, on beş adam öldürüldü…
Dizinin geri kalan kısmındaysa sıra dışı hiçbir şey olmadı.
****
Baskın sahnesinden sonra kaçma, kovalama, saklanma, bakışma, ağlaşma, meydan okuma gibi klasik Türk dizisi uylaşımları devreye girdi.
Finale kadar hepsi hepsi 30- 40 adam öldürüldü.
Yemek masasında katliam planları tasarlandı.
Aile sıcaklığı arayan katil güzellemeleri yapıldı.
Başarılı sonuç veren infaz taktikleri hakkında konuşuldu.
Yani Çukur için sıradan bir gün, sıradan bir bölümdü…
Bölüm bitti ama RTÜK üyelerinin bu bölüme 6112 sayılı kanunun 8 maddesine göre ceza verme nedenlerini hala anlayamadım.
Bu bölümde olup da diğer bölümlerde olmayan ne vardı acaba bizim göremediğimiz?
Bu bölümde olandan daha fazlası, daha önceki ve daha sonra ki bölümlerde de vardı mesela. Neredeyse ellişer kişilik grupların katıldığı, davullu zurnalı, sopalı, hip hop’lu kanlı çatışma sahneleri bile izledi seyirci; IŞID’e klavuzluk yapabilecek sadistik işkence gösterileri de…
6112 sayılı kanunun 8. Maddesinde ne için “yapmayın!” deniliyorsa bu dizi onları ilk bölümden beri yapıyor zaten. Bu dizinin hikaye kurulumu ve karakterleri bile şiddeti özendirici, kanıksatıcı olması dolayısıyla söz konusu kanunu ihlal ediyor. Daha tehlikeli yanı bu dizinin esas izleyici kitlesinin 10-25 yaş aralığındaki gençler olması. Hani şu elimizden kayıp gittiğini düşündüğümüz kuşak…
Fakat bildiğim kadarıyla RTÜK ilk kez bu diziye yayın durdurma cezası veriyor. Üstelik sezondaki yayın gününde de değil. Çünkü dizi zaten 27 Mayıs’ta sezon finalini yapmıştı. Yani yayın durdurma cezası dizinin tekrar bölümlerinin yayımlandığı bir güne denk getirildi.
E bu durumda ceza yerini bulmuş oldu mu? Hayır.
Dizinin yapımcıları, kanal yöneticileri reklam kaybına uğradılar mı?
Sezon içindekiyle kıyaslanmayacak kadar küçük bir meblağ kadar ancak.
Ama RTÜK’e hesap sorduğumuz zaman bize pekala “Ben gerektiğinde ceza da kesiyorum” diyebilecek bu durdurma kararıyla.
Peki bizim toplum, gençlik ve toplumsal gelecek konusunda ki kaygılarımızla böyle “dostlar alışverişte görsün” şeklinde bir denetim yönetiminin örtüşmesi mümkün mü?
Hayır elbette.
****
Şiddetin ekrandaki fütursuz ve özendirici temsili konusunun ne kadar ciddi olduğuyla ilgili sanırım RTÜK yetkilileri ile aynı şeyleri düşünmüyoruz.
Öyle olsaydı bu yayın durdurma kararı, bir çok kez alınır ve karar normal yayın dönemi içinde uygulanırdı ki dizi yapımcısının, kanal yönetiminin canı hakikaten yanmış olsun.
Sadece Çukur’la da kalmaz, başrolünde şiddetin olduğu Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Sen Anlat Karadeniz, Söz vb. dizilere, gündüz kuşağındaki cinayet programlarına da ceza verilirdi.
Çünkü ekrandaki dizilerin, programların büyük kısmı 6112 sayılı kanunu açıkça ihlal eden öğelerle dolu. Bunların denetim ve cezalandırmaları da örnekte olduğu gibi yapılıyor! Sorun sadece bununla da sınırlı değil. Bir de Cinsel şiddet meselesi var. Kadın, Gülperi, Bir Zamanlar Çukurova gibi dizilerde cinsel şiddet öğesi bir reyting garantileyici olarak kullanılıyor. RTÜK’ün aynı kanun kapsamında bu tür dizilere de ciddi olarak müdahale etmesi gerekiyor. Kliplerdeki, reklamlardaki pornografik öğeler, eğitici yayınların azlığı gibi daha bir sürü aciliyeti olan sorunu mevcut ekranın… Bu sorunlar da ancak kararlılıkla ve ciddiyetle çözülür.
Elbette ceza ve yasaklar tek başına çözüm değil. Ekranların daha temiz ve nitelikli hale gelmesinin, Medya Okur Yazarlığı dersi gibi unsurlar kullanılarak seyirciyi küçük yaştan itibaren eğitmekle mümkün olabileceğini düşünüyorum. Ancak ne yazık ki şu an böyle bir imkana sahip değiliz. Medya Okur Yazarlığı dersi sadece kağıt üzerinde var olan hayalet bir derse dönüşmüş durumda. (Buradan Sayın Milli Eğitim Bakanına duyurmuş olalım...) Seyirciyi eğitemediğimiz gibi ekran başında geçirilen sürenin artmasına da mani olamıyoruz. Diğer yandan ürkütücü bir şiddet dalgasının sokaklarımızı, şehirlerimizi istila ettiğini, gençliğimizi kötü yollara sevk ettiğini görüyoruz. Bu süreçte RTÜK’ün toplum adına yürüttüğü denetim görevi daha büyük bir önem arz ediyor.
RTÜK bu görevi yasaların kendisine verdiği bütün yetkiyi, tam ve yerinde kullanarak yerine getirmeli.
O koltukların gelecek ve toplumumuz açısından vebali, sorumluluğu çok büyük.
Herkes bu sorumluluğun bilincinde olarak hareket etmeli.