Hasan KARAKAYA

Hasan KARAKAYA

Elimizde kriz kalmadı priz verelim!

Elimizde kriz kalmadı priz verelim!

Tek “sermaye”leri ve tek “beslenme” kaynakları “kriz” olanlar, şu anda “kriz” geçiriyorlar... Kriz geçiriyorlar çünkü, umdukları dağlara kar yağdı.

Malûm; 29 Temmuz günü “Org. Işık Koşaner ve 3 Kuvvet Komutanı’nın istifası” ile başlayan süreçten “kriz” bekleyenler, avuçlarını yalamak zorunda kaldılar.
“Muhtemel bir kriz”e anında el koyan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan, meseleyi “4 saat” içinde hallettiler!..

Görüldü ki;
“İstifa” eden her komutan için “1 saat” yetti... 4 saat içinde “kriz” de bitti, “gerilim” de!..

Gel de, “kriz” geçirme!..
Bu defa, “tutuklu 14 general ve amiralin durumlarının ne olacağı” konusu masaya yatırıldı...

Öyle ya;
“Org. Koşaner ve 3 Kuvvet Komutanı’nın istifası”na, bu “tutuklu komutanlar”ın akıbeti yol açmıştı... Org. Koşaner, onların “tahliye”lerini, sonra da “terfi”lerini istiyordu.

Koşaner’in “istifa” restine karşılık Başbakan Erdoğan’ın da, “paşa keyfiniz bilir” mealindeki resti, komutanlarda “soğuk duş” etkisi yapmış ve “istifa” etmek zorunda kalmışlardı.

Peki, Org. Necdet Özel ne yapacaktı?..
Org. Özel, “makul bir talep”te bulundu ve Başbakan’a dedi ki;
“Tutuklu 14 general ve amiral ne terfi etsinler, ne de emekliye sevk edilsinler... Durumları açıklığa kavuşuncaya kadar görevde kalsınlar!”

Yani “önümüzdeki bir yıl içinde” haklarında bir “tahliye” veya “beraat” kararı çıkmazsa, gelecek yıl “emekli” edilsinler!..

Böylece “yargısız infaz”a da maruz kalmış olmasınlar!..
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan, Org. Necdet Özel’den gelen bu “makul talep” karşısında, “hay hay” dediler, haklarında “temdit” uygulansın!..

Yani, bir anlamda “donduruldu”lar!..
Ne terfi, ne emeklilik!..
Bir yıl beklenecek!..

“Özel’e özel” bir jest de, “kriz tüccarları”nın beklentilerini boşa çıkardı.
“Yeni istifalar” bekleyen “kriz lobileri”nin eli, yine böğründe kaldı!..
Derken, Çankaya Köşkü’nden dağıtılan bir fotoğraf, “kriz tüccarları”nın saçlarını-başlarını yolmasına yol açtı...

Çünkü, Çankaya’daki “iftar” yemeği öyle bir “sıcak atmosfer”de geçmişti ki; yüzlerde ne “gerginlik” vardı, ne de “öfke” ve “kızgınlık!”
Yüzler gülüyordu...

Öyle bir “fotoğraf”tı ki; “sivil”ler ve “asker”ler, dosta-düşmana “kriz yok” diyorlardı!..
Gel de, krize girme!..
Gel de, saçını-başını yolma!..
Ne biçim ülke buuu!..
Ne kriz var, ne gerilim!..

EKONOMİK KRİZ ÇIKAR MI?
“Acaba” dediler;
“Ekonomi”den vurabilir miyiz?..
Öyle ya; “Bazı Avrupa ülkeleri”nin içinde bulunduğu durum, pekalâ Türkiye’ye de sıçrayabilir ve Türkiye de “ekonomik kriz”in pençesine düşebilirdi!..

Bu “beklenti”ler pompalanmaya başlamıştı ki; Başbakan Tayyip Erdoğan girdi devreye... ABD’de patlak veren ve dalga dalga yayılan “2009 krizi”nin “teğet geçeceğini” söyleyen Erdoğan, bu defaki krizin “teğet bile geçmeyeceğini” söyleyince; “Ama nasıl olur” dediler; “Yunanistan başta olmak üzere, İspanya ve İtalya krizle boğuşurken, Türkiye’ye nasıl teğet bile geçmez?”

Öyle ya;
“Moody’s” gibi “kredi değerlendirme kuruluşu” çıkıp, Türkiye’deki “dengesizlik”lerin arttığını söylerken, kriz, Türkiye’yi nasıl etkilemez?!?..
Bu “kriz tüccarları”na karşılık, Türkiye’nin “tutarlı bir ekonomik politikası” uyguladığını söyleyen “ekonomist”ler, “Moody’s gibi kuruluşların öfkesi”nin sebebini şöyle açıkladılar:

“Bu yılın ilk altı ayında Hazine Müsteşarlığı, geçen yıla göre 5.1 milyar lira daha az faiz ödedi.

Bu 5.1 milyar lira ne anlama geliyor biliyor musunuz?
Tanesi 2.5 milyon liradan 2040 okulun yapım maliyetini karşılıyor bu para. Kısaca bu kadar okulu, bu yıl faiz lobisinin cebine aktarmadık.

İşte Türkiye’nin geçen yıla göre daha az faiz ödemesi, kolay yoldan büyük paralar kazanmaya alışmış faiz lobisini ve onun destekçisi olan derecelendirme kuruluşlarını çok sinirlendirdi.

Yıllarca Türkiye’nin kaynaklarını kendi kasalarına aktarmaya alışmış bu lobinin şimdi bütün sıkıntısı kazançlarının azalması!..

İşte Moody’s isimli derecelendirme kuruluşunun yaptığı açıklama, faiz lobilerinin talebi üzerine yapılmış olan, Türkiye ekonomisiyle ilgili beklentileri olumsuza çevirme açıklamasıdır.

Borcunu ödeyemeyen, batmış Portekiz, İrlanda, G.Kıbrıs gibi ülkelerin notu Türkiye’nin üzerinde tutulurken, Türkiye gibi kamu maliyesi sağlam, enflasyonu beklentiler doğrultusunda seyreden, büyüyen bir ekonomiyi, gerçek dışı riskler yaratarak sürekli ‘kriz geldi, geliyor’ diye tehdit etmek bir usulsüzlüğün belirtisidir.”
Sizin anlayacağınız;

Moody’s ve Fitch gibi derecelendirme kuruluşlarının yaptığı, tam bir “manipülasyon”, tam bir “yönlendirme”dir!.. Ama Türkiye, ayağını yere “sağlam” basmaktadır!..

Erdoğan’ın dediği gibi;
“Kriz, teğet bile geçmeyecektir!”
Gel de, krize girme!..
Gel de, saçını-başını yolma!..

Şu hâle bakın;
Açıklanan “enflasyon” rakamları da, “beklentilerin çok çok altında” çıktı ve “kriz tüccarları” yine “hayal kırıklığı”na uğradı!..

Ne yapsın şimdi bu adamlar?..
Başlarına karalar bağlamasın, oturup dizlerini dövmesinler de ne yapsınlar?..
Oysa, ne güzel “korku” pompalıyorlar, ne güzel “Genelkurmay’ın sabaha kadar yanan ışıkları”ndan bahsediyorlardı!..

Öyle bir “korku” pompalıyorlardı ki; hemen herkes “diken üzerinde”ydi!.. Herkes, akşamları “demokrasi” ile yatıp, sabahleyin “tankrosi” ile uyanmaktan korkuyordu!..

Birçok insan, “takım elbiseleri” ile yatıyordu... Öyle ya; bir “geceyarısı operasyonu” ile yatağından “dipçik darbesi” ile kaldırılıp, “bilinmeyen bir yer”e götürülebilir ve hatta “işkence”ye maruz kalabilirdi!..
“Kriz tellâlları” için, o günler de çok çok gerilerde kalmıştı...
Ne “Laiklik”in gittiği vardı,
Ne de “İrtica”nın geldiği.

ÇİÇEK’İN İTİRAFLARI
Artık ortaya çıkmıştı ki;
Bu işler “Karargâh” tarafından kurulan “internet siteleri” vasıtasıyla yapılıyor ve hemen herkes “internet andıçları” ile karalanıyordu...
Baksanıza; Albay Dursun Çiçek bile, bunun böyle olduğunu “itiraf” ediyor, “üstlerim emretti, ben yaptım” diyordu!..
Demek ki;
Her şey “sanal”mış!..
“Laikliğin ve Cumhuriyet’in elden gittiği” de, “irticanın hortladığı” da!.. Hepsi sanal, hepsi uydurma, hepsi palavra!..
Eldeki “malzeme”ler tükendikçe ve dahi “itiraf”lar peş peşe geldikçe, ne yapsın kriz tüccarları?..
Elbette krize girecekler,
Elbette saç-baş yolacaklar!..

BAŞBAKAN, EŞBAŞKAN DEĞİL!
N’aapsınlar “kriz”e girmeyip de!..
Hemen her yıl yapılan “30 Ağustos törenleri”nde, “milli irade”nin temsilcileri olan Başbakan ve bakanlar; resmen ve alenen “hiza”ya sokuluyorlardı!..

Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları bir yerde duruyorlar, Meclis Başkanı, Başbakan, ana muhalefet lideri ve bakanlar, komutanları “tebrik” için, adeta “kuyruk”ta bekliyorlardı!..

Ne oldu?..
“Yönetmelik” değiştirildi... Artık Meclis Başkanı ve Başbakan da “kabul”de bulunacak yani “komutanların astları” görünmek gibi bir “ayıp”tan kurtulacaklar!..
Şu işe bakın ki;
Yine “kriz” çıkmadı!..
Malûm;
YAŞ toplantısındaki “oturma düzeni” değiştirilip, Başbakan, bir anlamda “eşbaşkan” olmaktan kurtarılıp, masanın başına “tek başına” oturduğunda da kriz çıkmamıştı...
Ne biçim ülke bu!..
Ne kriz çıkıyor, ne gerilim!..

ASKERİ YARGI DA KALKIYOR!
Dahası da oldu...
“Yargıdaki iki başlılığı kaldıracaklarını” ifade eden Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Askeri yargı sivil yargı ayrımı demokratik değil. Devlet bir ise, yargı da bir tanedir. İki tane yargı olmaz” dedi, yine kriz çıkmadı!.. “Genelkurmay’ı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlamak istediklerini” söyleyen Bozdağ, “Genelkurmay, ne Başbakan’a ne de ‘Başkomutanı’ olan Cumhurbaşkanı’na bağlı değil... Sadece Başbakan’a karşı sorumlu. Bağlılığın olmadığı yerde sorumluluk ne kadar olur?” dedi, yine kriz çıkmadı!..

Ne yapsalar acaba?..
Yine ABD’ye “selâm” çakıp, “duruma el koymasını” mı isteseler?..
Ama, orada da ekmek yok!..
Baksanıza; ABD Senatosu’nda “son Türkiye gözlemleri”ni aktaran ABD’nin Ankara Büyükelçisi Frank Ricciardone demiş ki;
“4 orgeneralin görevden ayrılmasını Türklerin kendileri de analiz edip, tartışıyorlar... Ama bunun Türk-Amerikan ilişkilerini geriletmeyeceğinden çok çok eminim... Her şeyin yolunda gideceğinden son derece eminim!”
Sizin anlayacağınız;

Artık “dış destek” de yok!..
Oysa, eskiden, “bizim oğlanlar, yine başardılar” derlerdi!.. Bu defa başaran ise, ABD’nin değil, milletin evlâtları!..
“Kriz tüccarları” ne yapsın şimdi?..
Ne “malzeme” kaldı ellerinde, ne de “dış destek”leri!..
Onun içindir ki;
Saç-baş yolup, “kriz” geçiriyorlar!..
Zavallılar, saç-baş yolmaktan, dizlerini dövmekten bütün “enerji”lerini harcadılar, “takatsız” kaldılar!..
Ne yapsak acaba;
Kendilerini bir “priz”e bağlayıp, “enerji” depolamalarını mı sağlasak?!?..
Tamam, böyle yapalım.
“Kriz” kalmadığına göre;
“Priz”e bağlayalım da, hiç olmazsa “bitkisel hayat”a girmesinler!..
Zira, “keriz” de lâzım memlekete!..

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
¥ Ukrayna eski Başbakanı ve 2004’teki Turuncu Devrim’in yıldızı Yulya Timeşenko’nun; “yolsuzluk”tan ve “görevini kötüye kullanmak”tan dolayı tutuklandığını ve 30 polis eşliğinde cezaevine götürüldüğünü...

¥ Almanya’daki Deniz Feneri e.V. soruşturması kapsamında gözaltına alınan sunucu Uğur Arslan’ın serbest bırakıldığını ve bu haberi yakınlarına “sevinç gözyaşları” arasında verdiğini...

¥ ABD ekonomisindeki daralma AB ülkelerine de ecel terleri döktürüp, İtalya ve İspanya’yı iflasa sürükleyeceği endişesi Avrupa’yı sarsarken, Yunanistan’ın To Vima gazetesinde; “Keşke bizim de bir Erdoğan’ımız olsaydı... Bir Papandreu’nun Yunanistan’ına bakın, bir de Erdoğan’ın Türkiye’sine” diye yazdığını...

¥ Seçimlerden önce; “Oylarınızı CHP’ye verin” çağrısında bulunduğu için büyük tepki toplayan İngiliz The Ecomonist dergisinin, “Son YAŞ toplantısı ve atamalar” üzerine; “Bir zamanlar her şeye hakim olup, 1960 yılından bu yana 4 hükümeti deviren ordunun artık borusu ötmüyor... Bu, Erdoğan’ın büyük başarısı” diye yazdığını...

¥ PKK ile mücadelede, “asker”den sonra “polis”in de “insansız hava aracı” olarak bilinen Heron’lara sahip olacağını, bunun için Emniyet’in ihale hazırlığında olduğunu... Biliyor muydunuz?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Hasan KARAKAYA Arşivi