Hasan KARAKAYA

Hasan KARAKAYA

Hafıza erimesinin ilacı: CHP’li figüranlar!

Hafıza erimesinin ilacı: CHP’li figüranlar!

Malûm, belirli bir yaştan sonra, insanın en büyük problemlerinden biri “kemik erimesi”dir... 

Sapasağlam kemikler öyle bir erir ki, “dev” gibi bir insan küçülür küçülür, adeta bir “cüce”ye dönüşür!..

Dedim ya; insan için en büyük sağlık problemlerinden biri “kemik erimesi”dir!..

Çünkü, “insanı küçültür!”

Ama “kemik erimesi”nden daha kötüsü, “hafıza erimesi”dir!..

Hafıza, “erimeye” başladığında; insanın “Kelkitli” olduğuna filân bakmaz!.. Çünkü, “hafıza erimesi” ile birlikte, insanoğlu, “Gel-Gitli” olur!.. Yani; aklı gider, gelir!..

Olayların bir kısmını hatırlar, bir kısmını unutur!

ÖZKÖK HÜRRİYET OKUMUYOR MU?

İşte bu yüzden; gerek “79 yaşındaki Aydın Doğan”ın, gerek “68 yaşındaki Ertuğrul Özkök”ün, bazı toplara girmemesi gerekir!..

Çünkü, “unutkan”lar!..

Meselâ, önceki akşam Beyaz TV’de Osman Gökçek’in konuğu olan Hürriyet eski Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök; “Taksim Gezi Platformu” tarafından Bülent Arınç’a dayatılan “7 Şart”ın haber kupürü kendisine sorulunca, “bu haberi inandırıcı bulmadığını” ima eden sözler sarfetti ve sordu Osman Gökçek’e;

“Haber, hangi gazetede çıkmış?”

Osman Gökçek, “dersine pek çalışmamış” olacak ki, gazete kupürünün önüne-arkasına baktı ve “Galiba Sabah” dedi...

Ertuğrul Özkök; yüzündeki “istihza” ifadesiyle “Sabah’ı aşağıladı” ve aklımda kaldığı kadarıyla dedi  ki;

“Sabah bu!.. Elbette böyle bir haber yapacak!.. Gezi Platformu’nun böyle bir dayatması olmadı ki!.. Bu haber, Sabah’ın uydurması!”

Osman Gökçek, “dersine iyi çalışmış olsaydı”, derdi ki;

“Ertuğrul Bey; siz Sabah’ı aşağılıyorsunuz ama, aynı haber Hürriyet’te de çıkmış!..

Bakın, bu da 6 Haziran 2013 tarihli Hürriyet gazetesinin kupürü!..”

Der ve morartırdı Özkök’ü!..

Hürriyet’in haber başlığı şöyleydi:

“Gezi’den 7 talep”

İç sayfadaki başlık da şuydu:

“7 Gezi Şartı”

Hürriyet; Başbakanlık’ta, dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’la görüşen “Taksim Dayanışma Platformu üyeleri”ni de şöyle tanıtmıştı:

“Başbakanlık’ta yaklaşık 1,5 saat süren görüşmeye Taksim Dayanışması adına Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul, DİSK Genel Başkan Yardımcısı Celal Ovat ve TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Süleyman Solmaz katıldı.”

GEZİ’CİLERİN 7 ŞARTI!

İşte bu şahısların Bülent Arınç’a dayattığı ve Tayfun Kahraman’ın okuduğu “7 şart” da şunlarmış:

l 1- Gezi Parkı, park olarak kalmalıdır... Topçu Kışlası projesinin iptal edildiği resmen açıklanmalıdır!

l 2- Atatürk Kültür Merkezi’nin yıkılmasına ilişkin girişimler durdurulmalıdır!

l 3- İstanbul, Ankara, Hatay Valileri ve Emniyet Müdürleri görevden alınmalı, Gezi’cilere gaz bombası atılması, biber gazı ve su sıkılması yasaklanmalıdır!

l 4- Direnişe katıldığı için gözaltına alınan yurttaşlarımız  derhal serbest bırakılmalı, meydanlarda eylem yapmamızın önündeki engeller kaldırılmalıdır!

l 5- Yaşam tarzımıza ve inançlarımıza müdahale edilmemelidir!

l 6- Alevi yurttaşlarımızın hassasiyetleri dikkate alınmalı, üniversite, yargı ve sanatçılar üzerindeki baskı kaldırılmalıdır!

l 7- Başta 3. Köprü, 3. Havaalanı, Kanal İstanbul, AOÇ ve HES’ler olmak üzere, savaş siyasetinin simgesi olan projelerden bir an önce vazgeçilmelidir!

Evet, Osman Gökçek, bu “şart”ları da okuyup, şunu diyebilirdi Ertuğrul Özkök’e;

“Bu haberi Sabah’tan değil, sizin bir zamanlar Genel Yayın Yönetmenliği yaptığınız Hürriyet’ten okudum!.. Ne o, yoksa siz Hürriyet’i hiç okumuyor musunuz?.. Okusaydınız, Sabah’taki haberin Hürriyet’te de yayınlandığını hatırlardınız!”

Ama, hatırlamadı Özkök!..

Aklı sıra Sabah’la alay ederken, aynı haberin Hürriyet’te de aynen yayınlandığını hatırlamadı!..

Dilerim;

“Hafıza erimesi” başlamamıştır!..

SABAH’IN HİLTON HABERİ

Aynı durum, Doğan Holding’in patronu Aydın Doğan için de geçerli!..

Aydın Bey, yine de “Ertuğrul’dan akıllı” bir adam... Hakkındaki iddialara “kendisi” cevap verince nasıl tepki ile karşılandığını görmüş olmalı ki; bu defa “maşa” kullanmış!..

Önce, olayı anlatalım:

Sabah gazetesi, 21 Ekim ve 22 Ekim 2015 tarihli haberlerinde demiş ki;

l “Medya patronu Aydın Doğan, 2013’ün Mayıs ayında Taksim Gezi Parkı’nda başlatılan ayaklanmaya tüm medya kuruluşlarıyla destek verdi. Doğan medyası, 563 ağacın bulunduğu Gezi Parkı’ndaki birkaç ağacın sökülerek başka yere taşınmasını, ‘AK Parti hükümeti yeşil katliamı yapıyor’ algısıyla dünyaya servis etti...

Taksim Gezi Parkı’ndan birkaç ağaç söküldüğü için Türkiye’yi ateşe vermeye kalkışan vandallara sponsor olan Aydın Doğan’ın, Hilton’un bahçesindeki anıt değeri taşıyan bin 56 ağacı kesmek için plan yaptığı ortaya çıktı... Aydın Doğan’ın, Orman Fakültesi’nden 5 öğretim üyesine, 30 ile 150 yaş aralığındaki ağaçları kestirmek için hazırlattığı sipariş rapora Sabah ulaştı... Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Kurulu’nun, Doğan’ın hışmından kurtarmak için anıt değeri taşıyan ağaçları tescillediği ortaya çıktı.”

l “Medya patronu Aydın Doğan, Fetullah Gülen’in Paralel terör örgütüyle bir oldu, Türkiye’nin geleceğini karartmak için elinden geleni yapıyor... Doğan’ın Türkiye’nin istikrarına kastetme nedenlerinden biri olarak, Hilton arazisine inşaat izni alamaması gösteriliyor... Doğan’ın Hilton arazisinden 3 milyar dolar rant elde etmek için çevirdiği dolapların ve bugüne kadar gizli tutulan inşaat projesinin ayrıntılarına ulaştık... Doğan, İstanbul Boğaz siluetine en hâkim Harbiye’de, Hilton Oteli’ni, 2005’te, sadece 250 milyon dolara satın aldı. Aynı dönemde, Zincirlikuyu’da benzer ölçülerdeki Karayolları arazisi, Zorlu Grubu’na 805 milyon dolara satılmıştı. Aydın Doğan; Hilton’u Emekli Sandığı’ndan satın aldığında, otelin içinde bulunduğu 64 dönümlük araziye bir çivi dahi çakamayacağını biliyordu. Bu durum, 2003’te Şişli bölgesi için hazırlanan 1/5000’lik imar planında açıkça vurgulanıyordu.”

CEVAP, CHP’Lİ ADAY’DAN!

Sabah’ın iddiaları doğrudur, yanlıştır; elbette bilemem... 

Ama, bildiğim şu: Bu iddialara; “Bizzat Aydın Doğan’ın cevap vermesi” gerekmez miydi?..

Ama, hayır!.. İddialara, “Aydın Doğan” yerine, bir “CHP’li” cevap veriyor!.. Hem de, “milletvekili” filan değil ha; “milletvekili adayı!”

“CHP İstanbul Milletvekili Adayı Aykut Erdoğdu” bazı iddialarda bulunmuş, Hürriyet de, “dün” bu sözleri, “Havuz patronuna CHP’den şok iddialar” başlığı ile manşetten vermiş...

Demişler ki;

l “Kalyoncu Ailesi’ne ait Zirve Holding’in Türkiye’nin Azerbaycan’dan doğalgaz alım işinin aktörlerinden biri olduğunu iddia eden CHP İstanbul Milletvekili adayı Aykut Erdoğdu, ortaklık bağlarında Kalyoncu Ailesi’nin yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eniştesi Ziya İlgen ismine rastladıklarını da öne sürdü.”

Merak ettim; 

Aydın Doğan niye kendisi cevap vermedi de, Aykut Erdoğdu’yu “dublör” olarak kullandı?..

HÜRRİYET’İN 2. ADRESİ CHP!

Bana öyle geliyor ki;

Zaten “Hürriyet’çilerin 2. adresi olan CHP”ye bir adam daha sokmaya çalışıyorlar!..

Malûm, daha önce “Hürriyet çatısı” altında “yazarlık” veya “yöneticilik” yapan birçok insan, daha sonra “CHP’ye transfer” olmuştu!..

Sondan başlayalım:

l Hürriyet’in eski Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu şu anda “CHP Milletvekili”dir!..

l Kanal D’de Yayın Yönetmenliği, Milliyet’te yazarlık yapan Tuncay Özkan, o günlerde “CHP Parti Meclisi”ne seçilmişti!..

l Hürriyet’te “başyazarlık” yapan Oktay Ekşi, geçen dönem “CHP’den milletvekili” olmuştu!

l Hürriyet gazetesinde çalışan muhabir Şaban Sevinç ise; CHP kontenjanından RTÜK üyesi seçilmişti.

l Rekabet Kurumu Başkanlığı yapan Aydın Ayaydın, Aydın Doğan’ın sahibi olduğu dönemde Vatan gazetesinde köşe yazarlığı yapmış, 2011 seçimleri için CHP’den İstanbul milletvekili adayı olmuş ve seçilmişti. 

l Kanal D televizyonunda muhabir olarak çalışan Melda Onur da, CHP İstanbul Milletvekili olarak görev yapıyor.

l Doğan Holding’in eski CEO’su Nebil İlseven de, “CHP İstanbul İl Başkanlığı” görevinde bulunmuş ancak 53 gün sonra başkanlıktan ayrılmıştı.

l Cumhuriyet Halk Partisi’nde bir süre Genel Başkan olarak görev yapan Altan Öymen de eski bir Doğan grubu yazarı... Öymen, Milliyet’te onlarca yıl muhabir, röportajcı, yönetici, yazar ve başyazar olarak çalıştı. 

l CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş de Aydın Doğan’ın sahibi olduğu dönemde Milliyet gazetesinde ekonomi yazarlığı yaptı. 

l CHP Genel Sekreterliği yapan Tarhan Erdem de Doğan’ın müflis gazetesi Radikal yazarı olarak aynı grupta çalışmıştı. 

l Doğan’ın haber kanalı CNN Türk’te Aykırı Sorular programını sunan Enver Aysever de, bir süre CHP Parti Meclisi üyesi olarak görev yaptı.

Sayalım bakalım;

“CHP’de kaç Hürriyet’çi var?”

Yanlış saymadıysam; “11 kişi!”

Demek oluyor  ki;

Aydın Bey, “futbol takımı”nı kurmuş!..

Şu anda “parlattığı” CHP Milletvekili Adayı Aykut Erdoğdu gibi “CHP’li”leri de Meclis’e taşıyabilirse, herhalde TBMM’de bir “Aydın Doğan Grubu” kurabilir!..

Haa, buna rağmen; “Hürriyet bağımsız ve tarafsız bir gazetedir” mavalını okumaya devam edeceklerdir!..

Artık, kim yerse!..

POAŞ, DIŞBANK, KADIKÖY, MERTER!

En başta dedim ya; “Hafıza erimesi” yaşıyorlar!

Ertuğrul Özkök, verdikleri “haber”leri unutuyor, patronu Aydın Doğan da, “CHP’ye gönderdiği adamları”nı!..

“Kemik erimesi” bir dert!..

Ama, “hafıza Erimesi” ondan çok daha büyük bir dert!..

“Hafıza erimesi” olmasa; Aydın Bey, POAŞ’tan tutun Dışbank’a, “Kadıköy’deki 160 dönümlük arazi”den tutun “Üzerine Migros oturtulan Merter’deki yeşil alan”a kadar bütün “rant alanları”nı hatırlar ve “derenin taşıyla, derenin kuşunu nasıl vurduğunu” tek tek anlatırdı!..

Ama, belli ki; yaşadığı “hafıza erimesi”nden dolayı, “figüran”lar ve “dublör”ler kullanmaya başlamış!..

Ahh “hafıza” ahh!..

“Gel-Git... Gel-Git!”

Sahi; Hürriyet ne, ben kimim?!?..

***************************************************************************

Erdoğan diktatör, bunlar demokrat öyle mi?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kendisi ile ilgili “diktatör” tartışmasında; çıtayı, her gün biraz daha yükseltip, “postal kafa”lara “demokrasi dersi” vermeye devam ediyor.

Malûm, “Siz diktatör müsünüz?” diye soran Finlandiyalı gazeteciye verdiği cevapta; “Ben diktatör olsam, sen bana bu soruyu soramazdın” demişti!..

Dün de, dedi ki: “Bana diktatör diyenler, 12 Eylül Darbesi’nin lideri Evren’e diktatör diyebildiler mi?”

Aslında örnekler çoğaltılabilir:

Kendilerine “demokrat” veya “liberal” diyen bu “mankurt”lar; kendi halkının katili Suriye Celladı Esed’e ya da Mısır’ın Firavun’u Sisi’ye “darbeci, despot, diktatör veya zalim” diyebildiler mi?..

Ama ben, kime söylüyorum ki?..

“12 Eylül ne bir darbedir, ne de bir ihtilâl!” diyen Nazlı Ilıcak’ların “demokrat” sayıldığı bir ülkede, Erdoğan’ı savunmak mümkün mü?!?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Hasan KARAKAYA Arşivi