İkisi de
En büyüğü henüz 6 yaşında olan üç oğlum var. Eşimle sorunumuz yoktu. Ancak beni aldattığını öğrendim. Bu kişi amcamın kızı...
Artık ailemle, akrabalarımla da görüşmek istemiyorum. Eşim kuzenimi, kuzenim eşimi suçluyor, ikisi de "Şeytana uyduk" diyor. Eşim boşanmak istemiyor ama bunun artık olur tarafı yok. Olayı aileler de duydu ve amcam, kuzenimle evlenmesi gerektiğini söylüyor.
Onlara göre de bu namus meselesi, ancak "Böyle temizlenir" diyorlar. Her kafadan bir ses çıkıyor. Ben boşanmakta kararlıyım. Eşimin ne düşündüğü önemli değil...
"Bir çıkar yol gösterin" diyemeyeceğim. Çünkü çıkar yolu yok. Sadece son zamanlarda uykusuz geçen gecelerimden birini yaşıyorum, dertleşmek istedim. (Rumuz: Kevser)
Ben de derdinize ortak olmak istiyorum.
Sorun için iki çözüm görünüyor. Birisi sizin düşündüğünüz. Boşanırsanız nasıl bir sonuçla karşılaşırsınız? Öncelikle annesiniz. Üç küçük çocuk var. Bunların bakımı, ihtiyaçlarının karşılanması, eğitimleri, yetiştirilmeleri oldukça sizi zorlar. Boşandığınızda babanın geliri ayrıca nafaka vermeye yetmeyebilir veya birtakım kaçamak yollara giderek gelirini gizleyebilir. Bunun için belki çalışmak zorunda kalır, hem babalık hem de annelik rolünü üstlenebilirsiniz.
Diğer yandan baba çocukların ihtiyaçları karşılasa bile bölünmüş aile olacağı için babanın çocuklarına zaman ayırması istenilen seviyede olmayacaktır. Üçünün de erkek olması baba ihtiyacını daha artıracaktır. Baba hayatta ama çocuklar babalarından gereken yakınlığı göremeyecektir. Gereken eğitimi alamadıkları için de sorunlu çocuklar olarak başınızı ağrıtabilirler.
Bütün bunlara katlanmayı ve üstlenmeyi göze alabiliyorsanız, verdiğiniz kararı uygularsınız. Çünkü eşinizin hatası bir boşanma sebebidir. İffetini kirleten bir insanla yaşama mecburiyetinde değilsiniz.
Boşandıktan sonra "Çocuklarımın başında kalırım, ikinci bir evliliği düşünmem" derseniz, bu birinci alternatiftir. Fakat ileride şartların zorlamasıyla ikinci evliliği düşünürseniz, çocuklarınızın durumu zorlanabilir.
Diğer bir nokta, sizi tenzih ederim, genç bir hanım olduğunuz için evliliğe uzak durduğunuzda, şeytan herkes için her zaman tetikte beklediği için, Allah korusun, nefsinize uyarak bir yanlışa düşme ihtimalini de göz önünde tutmakta fayda vardır.
***
İkinci çözüm: Nasıl karşılarsınız, kaldırabilir misiniz, sizin bileceğiniz bir şeydir, ama anlatmak gerekirse...
Görüldüğü kadarıyla eşiniz suçüstü yakalanmış, yaptıklarından bin pişman. Çevre de duyduğuna, hatta kendilerine göre "çözüm" üretmeye kalkıştıklarına göre, eşiniz yeterince suçlanmış, kötü gözle bakılır olmuştur.
Şayet konuşmalarıyla, hal ve hareketleriyle, yalvarıp yakarmasıyla pişmanlığını ifade ediyor, tövbe istiğfarda bulunarak kendini affettirmeye çalışıyor, aynı hataya düşmeme konusunda yemin üstüne yemin ediyor, söz yerindeyse "eline ayağına" düşüyorsa; "Şeytana uyduk" diyerek perişanlığını anlatmaya kelime bulamıyorsa; size yüzde yüz söz veriyor, sadakat yemini ediyorsa, bir fırsat tanıyabilirsiniz.
Çünkü artık bundan sonra size karşı sesi kısık, bir tarafı eksik, mahcup ve "ezik" olacağı için eskisine göre daha hassas davranacaktır. Bu süre zarfında da artık çok şeffaf olması gerekir, mesela aradığınızda telefonu "cevapsız" bırakmayacak, "meşgule" almayacaktır.
Bu arada dini yaşantısında düzelmeye gidiyorsa, tövbe ettiğinde "Allah affedeceğini" söz verdiği gibi, siz de özrünü kabul edip etmemekte serbestsiniz. Geleceğinizi, on senenizi, yirmi senenizi düşünerek hareket edin.
Bunun için karar vermekte acele etmeyin. Duruşunuzu değiştirmeyin, sebat edin, vakur davranın, üç çocuklu bir annenin azmini gösterin.
Bu arada "amcası"nın teklifi hiçbir şekilde düşünülecek makul bir "çözüm" değil, itibar edilecek, dikkate alınacak bir düşünce de olamaz. Eşiniz bekâr olsaydı, düşünülebilirdi ama hal böyleyken üstünüze bir de kuma getirmek istemeleri yaraya tuz basmak olur.