Apo bir yol arıyor
Türkiye’nin en büyük meselesi Kürt meselesidir.
Ülke, insanını, zamanını, enerjisini, parasını bu mesele yüzünden kaybediyor.
Meselenin çözülmesi gerekiyor.
Ama çözüm ihtimali ortaya çıktığında bazıları “çözüm istiyoruz ama böyle çözüm istemiyoruz” diye bağırıyorlar.
Peki, nasıl çözüm istiyorsunuz?
Milliyetçi Türkler, Kürtlerin “Türk” olduklarını kabul ettikleri, kendi kimliklerinden vazgeçtikleri, PKK’nın kayıtsız şartsız bir şekilde silah bırakacağı bir çözüm istiyorlar.
Yirmi beş yıl devlet bu saçmalık peşinde binlerce insanın ölümüne yol açtı, silahla meseleyi çözmeye çalıştı, olmadı.
Yirmi beş yıl daha uğraşsa gene olmaz.
Kürtlerin bir kısmı ise, çeşitli “isimler” altında bölgenin yönetiminin hemen “Kürt yöneticilere devredileceği”, PKK’nın silahlı bir örgüt olarak bölgede özgürce dolaşacağı bir çözüm peşindeler.
Mümkün mü?
Mümkün olsa yirmi beş yılda gerçekleşirdi, gerçekleşmedi.
Yirmi beş yıl, binlerce ölü, yüz milyarlarca dolar kaybederek neyin olmayacağını hep birlikte gördük.
İki taraf da “aklındakini” silah zoruyla kabul ettirebileceği bir güce sahip değil.
Bu pozisyonlarda direnmek savaşı uzatır, sonuç da getirmez.
Başka bir yöntem bulmamız gerekiyor.
Türkler, Kürtlerin varlığını, kimliğini, dilini, kültürünü kabul etmek, Kürtler de bölgenin yönetimini “seçimle” kazanmak zorunda.
Kürtlerin Kürt olduğunu, çocuklarına anadillerinde eğitim yaptırma hakkına sahip olduğunu kabul etmek neden bu kadar zor?
Kürtler Kürt, Kürtler Kürtçe konuşur.