Bakara’nın aşırı güncel hikayesi
Çiftlik Bank, Çılgın İnekler, Anadolu Farm vs.
Bu saadet zincirlerinin logolarında inek figürü olması sizce tesadüf mü?
Hindular kadar değil elbette ama toplumumuzda da hatırı sayılır bir inek sevgisi olduğu bir gerçek.
Son olayların da ortaya koyduğu gibi “ineği ” görür görmez ev, araba ne varsa satıp savuşturup parayı ineğe yatırmaya hazır çok insan var.
Hafife almayın…
İnekten medet ummak çok eski bir kültür.
İnek demek, kolay para demek…
Ve dolayısıyla başarı, şehvet, lüks, eğlence, saygınlık ve kudurgan dünyevi hislerin tatmin olduğu müreffeh bir gelecek demek…
İneği gösterip hayal satanlar, “ineklere” inanmak için daima nedenleri olanların servetleriyle tüydüler.
Gülmeyin…
Umudu ineklere bağlamak yalnızca bu tamahkarlara has değil aslında…
Çünkü öyle ya da böyle herkesin bir ineği var modern toplumda.
Dahası insanların bir kısmı, birkaç ineğe iman ediyor ve onlarsız yaşanamayacağını düşünüyorlar.
O HALDE, İNEK NEDİR?
İnek neşe ve hayal kaynağı televizyondur, izlemekten kaçamadığın şeytani dizilerdir mesela…
Sosyal medyayı bir uyuşturucuya dönüştürmektir.
Yanıp tutuştuğun mevkiidir, makamdır.
Hayatını feda ettiğin siyasettir.
Ruhunu şeytana sattığın şöhrettir.
Gençliğini yitirdiğin eğitimdir.
Kibrine denk bir statüdür.
Benzemek istediğin ünlü kişidir.
Krallara layık lüks bir hayattır.
Hayallerini süsleyen yardır…
İlah edindiğin heva ve hevesindir…
Modern toplumun zayıf inançlı bireyleri olarak hepimiz, bütün bunları, yani çeşit çeşit ineği, hayatlarımızın tam merkezine oturtmuş bulunuyoruz. Medeniyetin geldiği bu noktada artık onlarsız bir hayatın mümkün olamayacağına inanıyoruz.
Çünkü “ineklerin” bize mutluluk verdiğinden ve vermeye de devam edeceğinden hiç şüphe duymuyoruz.
Hırsla peşinden koştuğumuz bu amaçların hayatlarımızı, toplumumuzu, dünyamızı bir uçuruma sürüklüyor oluşu bile ineklere duyduğumuz bağlılığı zayıflatmıyor doğrusu.
Bir ineğe kurban etmek üzere tüm birikimimizle, hayatımızla pusuda bekliyoruz.
İnançlarımızla “ineklere” duyduğumuz bağlılık çeliştiğinde, “inekler” için dinle bile çatışmayı göze alabiliyoruz…
“Söz konusu ‘inekse’ gerisi teferruattır!” diyoruz.
Ve sonra Kur’an-ı Kerim’e bakıp, onun en uzun suresinin adının neden Bakaraolduğunu soruyoruz kendimize…
Bakara da nedir diyoruz?
Bakara’nın bir sığır/inek oluşu ve surenin adını, bir sığırın/ineğin kesilmesi hadisesinden aldığını bilmekle de ikna olmuyoruz.
Ayetlerde İsrail oğulları ifadesi geçtiği için üstümüze alınmıyoruz…
Bakara hadisesinin nasıl bir insan gerçeğine dayandığını bir türlü idrak edemiyoruz.
BAKARA’NIN AŞIRI GÜNCEL HİKAYESİ
Bakara suresi 67’de şöyle deniyor: "Allah size, bir inek kesmenizi emrediyor."
Elbette bu emir, dünyanın hemen her yerinde, her an cereyan eden alışıldık kasaplık işlerle ilgili bir emir değil.
Said Nursi Hazretlerine göre, söz konusu emrin toplumsal arka planı aşığı yukarı şöyle…
Bilindiği üzere Mısır’ın etrafı çöllerle çevrilidir...
Ancak Nil Nehrinin iki yakası boyunca da bereketli topraklar uzanmaktadır...
Nil nehrinin etrafında yaşayan insanlar doğal olarak çiftçiliğe çok rağbet göstermektedirler.
Söz konusu çiftçiler için ziraat en önemli geçim kaynağı olduğundan ve ziraatdasığır gibi hayvanlarla yapıldığından sığıra kuşaklar boyunca büyük önem atfedilmiştir. Onu geçimlerinin, geleceklerinin, mutluluklarının yegane sahibi olarak görmüş insanlar. Yine Said Nursi Hazretlerinden öğrendiğimize göre bu konuda o kadar ileri gitmişler ki “Bakara (sığıra), ibadet etmek derecesinde bir kutsiyet verir” hale gelmişler.
İşte Musa Aleyhisselam vasıtasıyla İsrail oğullarına gelen “emrin” bu toplumsal psikolojiyi, insanların karakterlerinde kökleşen bu sapkın inancı hedef aldığını söylemek mümkün. Cenabı Allah insanların karakterlerine çöreklenmiş putperestliğin o dönemdeki nişanesi olarak, en çok sevdikleri şey olan “İneğin kesilmesini emrediyor” onlara…
Kendisi yerine ikame edilen putun yok edilmesini istiyor…
Bugün de insanlara hayatlarını adadıkları modern putlarla ilgili bir şeyler söylediğinizde içten bir dirençle karşılaşıyorsunuz. Hemen, ineği kesmemek içintürlü teviller yapılıyor, bahaneler uyduruluyor.
Peki Allah’ın söz konusu emrine karşılık İsrail oğulları Peygamberlerine ne diyorlar dersiniz?
Musa Peygambere ilkin “Ay! Sen bizimle alay mı ediyorsun.” dedikten sonra ne tür bir inek kesileceğiyle ilgili sorular sıralıyorlar…
“Peki öyleyse Rabbine yalvar da onun ne olduğunu bize açıklasın.”
“Peki öyleyse Rabbine yalvar da onun rengini bize bildirsin.”
“Peki öyleyse Rabbine yalvar da onun nasıl olacağını bize iyice bildirsin.” diyorlar…
Allah’ın ne istediğini bildikleri halde, kesmemek için adeta zaman kazanıyorlar.
Tıpkı toplumumuzda yapıldığı gibi…
Bu inek/bakara bahsine boşa gelmedik.
Malum, mübarek üç aylara girdik...
Olup biteni Allah’tan değil de kendisinden bildiğimiz, ‘onsuz olamaz!’ dediğimiz ne kadar “İnek/Bakara” varsa şimdi onu kurban etmenin tam zamanı…